Yaşayıp giderken ömür yolunda, her insanın bir araya geldiği, toplandığı sebepler, haller vardır. Hastaneler, okullar, temsil salonları, cezaevleri, düğünler, nişanlar, kurslar, sosyal aktiviteler. Örneklemeye çalıştıklarım uzun süreli bir arada olma halleridir ki, bir de uçak, gemi, vapur, otobüs, metrobüs, metro yolculukları vardır, kısa süreli de olsa insanları bir arada tutar. Toplum olarak kısa bir araya gelişlerimizde daha kısa diyaloglar içine gireriz, her insanın ortak etik kurallara uygun hareket ettiği birkaç dakika, saatle sınırlı kaldığı kısa geçiş anlarıdır. Halk ortak değerlerini ve eğilimlerini, kültür birikimini, yaşama bakışını, duruşu, tavrı, hareketleri ve kısa konuşmaları ile ortaya koyar.

Yaşanma tarihi günlerimize isabet eden bir güzel anıyı aktarmak istedim sizlere ;

“İstanbul’da metro büste öpüşen gençlere müdahale eden bir yolcuya, diğer yolcular tepki gösterdi...

Öpüşen gençleri hedef alan vatandaşa tepki gösteren bir başka vatandaş,

“Aladağ’da 18 tane kız çocuğu öldü.

Onlarca kız çocuğu yanarak öldü.

Yazık, kimseden ses çıkmadı ya. 
Şuradakiler öpüşsün, boş ver, çevir başını.

Ne olur yani, ne olur… Bak buna tepki gösteriyorsun…

Sen onlarca çocuğa tecavüz edilirken ses çıkardın mı çıkarmadın mı?

Tecavüzden rahatsız olmuyor. Tecavüz edilirken, başını çevirip gidiyor.

Bırak öpüşsün, tecavüze karşı gel" diye belirtti.

Bir kadın yolcu ise,

“Bu çocuk bu kızı dövseydi rahatsız olmazdın.

Sevgiden rahatsız oluyor insanlar dayaktan rahatsız olmuyor” diyerek duruma tepki gösterdi.”

Değerlerimizi yüksek tutar isek, ortak doğrularımızı artırır isek, yaşamak, toplum olarak bir arada yaşam sürmekte farklı ve zevkli olacaktır. İnsanlar için basit ayrıntılarla uğraşmak yerine, ilkeli ve yüksek değerlerimiz, önemsediklerimiz sıralamasın da ilk sıraya oturacaktır. Bireysel tercihlerimiz farklı olsa da, kot pantolon ya da kumaş pantolon, uzun saç ya da kısa saç, küpe takan erkekler ya da takmayanlar, çevre rahatsızlığı yaratmadan öpüşenler, sarılanlar, sana ne, bana ne, kime ne. Asıl müdahil olmamız gerekenler küçük yaşanmış olay, anlatım da vurgulanmış değil mi ? Nasrettin hocanın güzel mesajları olan anekdotuna bakalım ;

Hoca bak bir tepsi baklava gidiyor

·  Bana ne

Hocam tepsi sizin eve gidiyor

·  Sana ne

Mesaj bazen çok kısa ve nettir, anlamak, algımızı yüksek tutmakta bizim sorumluluğumuz, mecburiyetimiz değil mi ?