Bir aydır muhalefetin ağzından “Ne oldu gitsin de gitsin gitmezse küseriz” sözleri duyulmaz oldu. 

Muhalefetin gündem zavallılığına bakar mısınız?

Sayın Berat Albayrak’ı ve hükümeti yıpratmak için hemen her fırsatta başarılarına bakmaksızın “Damat gitsin!” naraları atan acizler gittikten sonra da “böyle gidilir mi?” gevezeliği ile muhalefet ettiklerini zannettiler.

Amaçlarının hiçbir zaman üzüm yemek olmadığı ve bağcıyı dövmek ile koltuk bulduğu aşikâr olan muhalefet kalabalığı, iktidarın sözde yumuşak karnı olarak nitelediği ailesine saldırmaktan hiçbir zaman ar etmediği gibi edebi de kuşanmadı.

Ne oldu?

Damat gitti…

İstifanın ardından bir ay geçti ve muhalefet şimdi de aile içi kargaşa varmış, falanmış, filanmış tarzında dedikoduları ile birbirleriyle gündem yapma yarışına girdiler.

Ekonomiden bir haber olan ve parti tabelalarının dahi parasını ödeyemeyen muhalifler, başımıza iktisatçı kesildiler. İktisatçı kesildikleri yetmezmiş gibi muhasebeciliğe de soyunan bu kalabalık, meselenin ne olduğunun farkında dahi değil.

Bu memleketin ekonomik sorunları mı yoksa bu memleketin beka sorunlarımı önceliğimiz?

Hedefe koyuyor ve hiçbir ahlak barındırmaksızın yok etmek için her şeyi yapıyorlar. Buna karşı akılcı ve istikrar ile hem ülkemiz dışında hem de topraklarımız içinde dik durmaya çalışan iktidar bu yıpratmalardan daima güçlenerek çıkıyor.

Muhalefet bu çürümüşlüğü ile iktidarı onarma vazifesini aslında layığı ile yerine getirdiğini söyleye biliriz.

Fakat mesele “damat” değil mesele “Albayrak…”

Sismik araştırma gemilerini tüm “gemicik” geyiği çeviren muhalefete rağmen ülkemize kazandıran, neredeyse kibirdendir denecek mütevaziliği ile saygınlığı ve kalitesini hiçbir zaman bozmamış olan Sayın Sadık Albayrak’ın oğullarına karşı bir operasyon tertip ediliyor.

Bunlara pirim vermeyen iktidar erki, bu ailenin yetiştirdiği evlatlardan bu memleketin faydasına birçok kazanım elde etmiştir. Dolayısı ile ülkemiz ve milletimizedir bu kazanım. Fakat yorgunluk dinlenmeyi gerektirir.

Evet…

Yorulduğunda dinlemesi ve dinlenmesi gerekir insanın…

Koltukçu değil, Rantçı değil, Vahşi değil, İllacı değil…

İnsan kalabildiğimizin hakikatidir vazgeçişlerimiz. Vazgeçebilme ferasetinden dolayı hürmet görmeli insan. Hatadan azade olmaz ya insan.

Hele ki genç bir bedene yüklenirse yaşlı ve hatta kanlı belalar… Belamların naraları elbette ki incitir.

Damat gitti efendiler…

Peki şimdi kim gitsin istiyorsunuz?