Keşke, çok acı, Allah Kimsenin başına vermesin diye niyaz ettiğimiz, yürekten sabırlar dilediğimiz, elim bir kayıp ile biraraya gelmeyip, ferahlarla, mutluluklarla bir araya gelseydik…

ANAP Genel Başkanı, TC. Başbakanı, Sn. Mesut Yılmaz’ın ve eşi Sn.Berna Hanım’ın bir tanesi, Canı, Kıymetlisi, oğlunun ebebiyete intikali başta, biz Anavatanlılar (ANAP) olmak üzere, tüm sevenlerini, onların tarifsiz acılarını paylaşmak üzere, bir araya getirdi. Türkiye’nin her yanından, herkes kopup gelmişti. Mesut Bey seviliyor, unutulmamış yüreklerde yaşıyor. Bizim ANAP’lı, Milletvekilleri, Bakanlar, İl/İlçe Başkanları, teşkilatlar, delegeler, velhasıl hepimiz, bu acı gününde, Genel Başkanımızın yanındaydık…

Mesut Bey, Özal’dan sonra, ANAP bayrağını devraldı, elinden geleni yaptı. Koalisyonlar yolu ile, Anap iktidar ortağı yaptı, Başbakan oldu. Mesut Yılmaz, kendisini çok iyi yetiştirmiş, Mülkiyeli, Dış ülke eğitimli, bilgili, kültürlü, görgülü lisanlara hakim. Medeni, çağdaş eşi, ileri ülkelerde bulunabilecek, gerçek bir devlet ve siyaset adamıdır. Hep söylenir…

Milletvekili, Bakan, Başbakan, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, ancak, Devlet Adamı olamazsınız… Devlet adamlığı, önce adamlığı, herkeste bulunmayan vasıfları, üstün meziyetleri gerektirir…

İşte, Mesut Yılmaz, tüm bu nitelikleri taşıyan, gerçek bir liderdir…

Ne yazık ki, Türkiye kendisinden yeteri kadar yararlanamamıştır. Diğer bir deyimle, Mesut Bey’in Türkiye’ye hizmet borcu, henüz bitmemiştir…

Hariciyeci arkadaşlarımdan dinlemişimdir. Mesut Bey’in Dışişleri Bakanlığı ülkemiz için şans olmuş, fevkalade başarılı Hariciye Bakanlığı deruhte etmiştir…

Dışişleri Bakanları, hükümetlerde çok önemlidir. Devletin Dış Politikasını  oluşturur ve tatbik ederler. Bazen, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar aykırı tutum ve beyanlarda bulunabilirler. Bu husus, ülkenin uluslararası ilişkilerini menfi etkileyebilir, etrafta dostunuzun  kalmaması tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. İşte, burada, Dışişleri Bakanı devreye girer, ilişkileri düzeltir, hatalı davrananları ikaz eder. Dışişleri Bakanlarının muhatapları ile fevkalade olumlu ilişkiler içinde olmaları esastır. Öyle “Eyy” diye tehditler savurmak yanlıştır.  Bu nedenle bilgi kadar, yüksek şahsiyet sahibi olmakta önemlidir. Evet, görev yapan Dışişleri Bakanları görüyoruz…

Bunun takdirini size bırakıyorum…

Sn. Demirel “barışmayı bilmeyen, sakın kavga etmesin” demişlerdir…

Mesut Bey, Dışişleri Bakanlığı görevini icra ederken, her zaman Türkiye’nin itibarını ve çıkarlarını önde tutmuştur…

Sn. Yılmaz, Milliyetçi, Muhafazakar, dini değerlere önem veren, Sosyal Adalet, Sosyal Refah ve Sosyal Güvenliği ön plana alan, Demokrat, Adalet, Anavatan, Doğru Yol felsefesini, özümseyen bir çizgidedir. Sn. Yılmaz, Demokratik sol parti ve CHP Genel Başkanı olan Sn. Ecevit’le çok ahenkli çalışmayı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı olarak yapmıştır. Aynı husus, MHP içinde geçerlidir. Sn. Yılmaz, Güneydoğulu vatandaşlarımızla buluşmasında “Avrupa Birliğinin yolu, Diyarbakır’dan geçer’’ diyerek, onların gönüllerini fethetmiştir.Mesut Bey’in siyaseti, Saadet Partisine ve İYİ Partiye de, ters değildir. Zaten, mevcut Demokrat, DYP, ANAP, Vatan Partileri Mesut Bey’e yakındır. Bunu şunun için ifade ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne 2019 Kasım’ında geçecek olan, ülkemizde, AKP’nin adayı Sn.Erdoğan’dır.

Önemli ve zor olan, referandumda “Hayır Bileşenleri’’ olarak, çıkan % 49 oya sahip kesimin, Tayyip Bey’in karşısına çıkacak, Cumhurbaşkanı adayını, henüz bulamamasıdır. Bakın, daha geniş halk kitleleri seçilecek, Cumhurbaşkanı’nın niteliklerini anlayamamışlardır. Cumhurbaşkanlığı, Hükümet Sistemi’nde  Cumhurbaşkanı, Başkan yardımcılarını, Bakanları, Büyükelçileri, Valileri, Müsteşarları, yüksek yargıyı, kısacası tüm üst düzey yetkilileri atayacak, Devletin Bütçesini yapacak. Yatırımları, projeleri, bütçeyi uygulayacak, velhasıl, diğer ülke Başkanlık Sistemlerinde bile bulunmayan müstesna yetki ve kudretle Türkiye’yi yönetecektir.

Meclisin, denetim yetkisi ise, yüksek oylu, sandelyeye sahip olmayı intaç etmektedir. Yeni seçilecek Cumhurbaşkanı, tahsil, lisan, görgü, kültüre ilave olarak, siyaseti bilecek, siyasetten gelecek, aynı zamanda, Devlet İdaresinde, uygulamayı bilecek ve hakim olacaktır. Sn. Mesut Yılmaz belli bir süredir, siyasetin dışındadır. Anavatanı, Merkez Sağı bırakması doğru olmamıştır. Merkez Sağ yaşamalıydı. Yaşasaydı, zaten asıl oyu % 11’lerde olan Anap’ın, DYP’nin oylarını alarak, iktidara gelen AKP idareyi alamazdı hükümet olamazdı. Son acı olay, çok geniş vatandaş kitlelerinin, Mesut Yılmaz’a sevgisini göstermiş, kendisini, Merkez Sağ’ın lideri olarak, gördüğünü kanıtlamıştır. Bugün Türkiye’nin hayatı, ihtiyacı, Bir “ Merkez Sağ Partidir”. 3 Kasım 2019 Başkanlık seçimlerinde en önemli husus, seçimin ikinci tura taşınmasıdır. Sn. Mesut Yılmaz adaylık için gerekli, 100.000 imzayı rahatça temin edebilir. Bunu başarabilir. Türkiye’nin 17 yıldır yaşadığı, kabus  ve umutsuzluk, çağ atlayan, büyük ve güçlü Türkiye sevdasının sahibi, iyi yetişmiş önemli görevler deruhte etmiş dürüst, şaibesiz, fazilet ve şahsiyet sahibi, Milliyetçi, Muhafazakar, dini değerlere  saygılı, laik Demokratik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, sosyal adalet, piyasa ekonomisi, değerlerine öncelik veren, medeni, çağdaş bir devlet adamı ile ancak sona erdirilebilir… Sn. Mesut Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere katılmasının isabetli olacağını düşünüyorum...