Bugünkü konumuz ertelenmiş hayatlarla alakalı.
Günümüz şartlarında o kadar çok şeyi erteliyoruz ki farkında olmadan
Hızlı akan zaman bize birçok şeyi unutturuyor. Geçmiş acılarımız ve pişmanlıklarımız için bu çok iyi bir durum olmasına rağmen, yaşamak istediğimiz tüm güzellikler içinde kötü bir durum.
Oysa ne çok güzellikler var hayata: Aşk, sevgi, dostluk, arkadaşlık…
Günlük koşturmalardan kendimize bile zaman ayırmıyoruz ve bir bakıyoruz ömür bitmiş boşa yaşanan anlarla dolmuş taşmış. 
Çözümü bol olan hayatta öylesine günü kurtarmak olan günümüz Türkiyesi’nde gündemde olup biten acılar bizi bizden bile uzaklaştırır olmuş. Dostlar, bu aralar bir savaşın ortasında tüm insanlık. Günü kurtarmak bir kenarda dursun her anlamda kinle boyanmış havada sevdiklerimizi arar gözlerimiz, ellerimiz, yüreğimiz…
O ateş hattında hep huzuru, sevdiklerimizle geçireceğimiz zamanları hayal ederiz.
İçinde tertemiz duygular olan zamanlar.
Oysa günümüzde yaşadıkça, açlıklarımızla savaştıkça ülke savaşları bile farkında bile olmadan hiç kalıyor.
Kendimizle birlikte yaşadığımız toplumu, hayatı, dünyayı biz isteklerimizle ve kendimize bile zaman ayıramadan günlük tatlara harcıyoruz.
Her yaşadığımız anı ileride huzur ile anmak dileği ile gerçekçi ve dolu dolu yıpranmadan, yıpratmadan yaşamak dileği ile hoşçakalın derken hep vedayı anlıyoruz. Hayır! Hoşçakal bir dahaki görüşmemizde daha hoş ve gerçek olman dileğiyledir aslında bana göre veda sadece ölümdür.
Yaşadıkça anarız, bakarız, alırız, satarız. Unutmayalım dostlar biz insanız. 
İnsan yüreğimizi her anlamda kaybetmemek dileği ile hoşçakalın ama mutlaka önce kendinize ve çevrenize güzel tatlarla birlik yaşamaya değer anılar bırakın.