Türkiye yüzyıllardır olduğu gibi yine sorunlarla uğraşıyor. Bu sorunları niye çözümleyip ortadan kaldıramıyoruz? Aklımız, bilgimiz ve zekamız mı, yok? Yoksa bir zihniyet problemi mi, var?

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Batı Karadeniz bölgemizde meydana gelen, ağır can ve mal kayıplarına sebep olan sel felaketinden sonra, dere yatağında imar hareketlerine izin veren ve buralara bina yapanları tenkit etti. Ama her halde bu belediyelerin çoğunlukla kendi veya ittifak ortaklarına ait başkanlar tarafından yıllardır yönetildiğini unuttu! Gerçi bu dere yataklarına 8 katlı apartman yapan ve bu apartmanlardan daire alıp yerleşenlere de ne demeliyiz bilemiyorum. Keza bunu İzmir depreminde sulak araziyi ve dere yataklarını imara açan ve binalara ruhsat veren CHP'li belediyelerde de gördük... Tabii buralara yerleşmek için milyonlarla ifade edilen paraları verip daire alanları da ibretle izliyoruz.

Biz bu yanlışları niye tekrar edip duruyoruz? Cevabı çok basit; çabuk unutuyoruz! Bu da bizlere başta unutkanlık olmak üzere bir zihniyet problemimiz olduğunu gösteriyor.

Örneğin yarın 17 Ağustos... Marmara Depreminin 22.yıldönümü. Resmi rakamlara göre 20.000 binin üzerinde insan yitirdik. Yaralı ve engelli kalan sayımız onbinlerle ifade ediliyor. Gördüğümüz maddi zararın haddi hesabı yok! Bir deprem bölgesi olan ülkemizde bundan bir ders çıkartıp bugüne ulaşan tedbirleri aldık mı? Hayır almadık aksine unutup gittik ve Türkiye'yi yönetenlerin tabiri ile İstanbul'u ve tüm şehirlerimiz aşırı bir şekilde betonlaştırdık ve de şehirlerimize ihanet ettik... Burada bizi yönetenler kadar halkta suçlu değil mi?

Yine tarihimizin son dönemlerinde daha düne kadar vatandaşımız (Osmanlı) olan Rumların, Ermenilerin ve pkk'lıların (bir kısım Kürtlerin) emperyalist küreselciler tarafından Türk Milletine karşı taşeron olarak kullanıldıklarını görüyor ve izliyoruz. Bunları da unutuyoruz! O zaman sorun tekrar tekrar ısıtılıp önümüze getiriliyor.

Ben Kubilay hadisesi ile bilinen İzmir'in Menemen ilçesinde doğdum. İnsan elbette doğduğu, yaşadığı, akrabalarının ve onların mezarlarının bulunduğu, nüfus kütüğünün hali hazırda orada olduğu bu ilçeye ilgi duyuyor.. Ailem 1923'te Mübadele ile Selanik'ten Menemen'e geliyor. Doğduğum ev halen ayakta ve bir akrabamızın mülkiyetinde bulunuyor.

Gelin isterseniz Menemen'de 1919 ila 1923 yılları arasında neler olmuş bir bakalım; Menemen'de o tarihlerde Şeyh Suküti isimli bir belediye başkanı vardır. Bu Suriye'nin Şam'ından gelme bir Dürzi ( Orta Doğu kaynaklı; Sahibilik ve Ezidilik gibi dinlerin etkisi ile 11.yüzyılda İslamiyet'in Şiilik mezhebinin İsmailliye kolundan köken alarak ortaya çıkmış olan tek tanrılı bir dini inanç topluluğudur. Bu dine inananlara Dürzi denir.) dir.... 

Yunan işgali ile Menemen'de Türk ahalinin başına gelenler Orhan Duru'nun "Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye'nin Kurtuluş Yılları", Necdet Sevinç'in "İstiklal Harbi'nde Etnik İhanet" ve Nedim Çakmak'ın "Hüsniyadis Hortladı" adlı kitaplarında anlatılmaktadır.

ABD, İngiltere, Fransız ve İtalya ordusunun desteği ile İzmir'e ayak basan Yunan ordusunun yaptığı bütün katliamlar bu saydığım ülkelerin askeri müfettişleri tarafından en ince ayrıntısına kadar kaydedilmiştir... O dönemde Menemen'in 3000 civarında nüfusu vardır ve bu kayıtlara göre 1371 kişi bir iki günde Menemen'de katledilmiştir. Tecavüz edilmeyip kurtulan kadın hemen hemen yok gibidir.

Menemen'i Yunan'a teslim eden yüreksiz Kaymakam Kemal Bey, altı jandarma eri ile öldürülmekten kurtulamaz. Dürzi Şeyh Sükuti'de Yunanlılara öldürüleceklerin listesini verir.

Ne ise Menemen'in başına gelenleri kısaca öğrenmek isteyenler bu üç kaynağa bakabılirler. Benim sorgulamak istediğim şey Şam nere, Menemen nere? Gelmiş bir Dürz(ü)i olmuş Menemen'e belediye başkanı!

Halbuki 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi'nde benzer şeyler başımıza gelmişti! Demek Menemenlinin ya bunlardan haberi yoktu yada unutmuştu... Bence her ikisi de olmuştur yani hem unutmuş olabiliriz hem de duymamışızdır! Aynı şeyler 1992-1995 arasında Türk olarak görüldükleri için Boşnaklarında başına geldi. Diyorum ya; bir zihniyet problemi önümüzde duruyor. Ya unutuyoruz ya da bir zihniyet sorunumuz var...

Şimdi Atatürkçü, Kuvayı Milliyeci olmakla övünen İzmir'i yerel yönetimlerde yıllardır Atatürk'ün kurucusu olduğu CHP yönetiyor. Her yer Homeros Bulvarı, Smyrna Meydanı, Agamennon, İyonya adını taşıyan tabelalarla dolu... İlçelerde Yunanlı felsefeci ve düşünürlerin heykelleri gırla! Menemen'in meydanı da eski Yunan mitolojisine uygun uygun sütunlarla süslü! 

Buna mukabil Menemen ve diğer ilçelerde Yunanlıların yerli işbirlikçi Rumlarla beraber yaptığı katliamları anlatan bir taş ya da heykel var mı? Bu tarihlerde anma toplantıları yapıp adeta bir soykırıma uğramış bu insanlar anılıyor mu? İlk ve orta öğretimde okuyan çocuklarımıza bunlar anlatılıyor mu? Evet diyenler yazsınlarda öğrenelim.

Ege işgal edilince evlerine Yunan ve ABD bayrakları asan Türk ve Müslümanlar ayrı bir yazı konusu olsun ama bunları da merak edenler Teoman Ergül'ün kitaplarını okusun...

Acaba şimdi ne haldeyiz? Osmanlı yıkılırken içinde bulunduğumuz ruhsal hastalıklar bizi yeniden mi, sarıp sarmaladı? Suç sadece siyasetçilerde mi? İçinde bulunduğumuz durumda halkın zihniyetinin hiç mi, rolü yok?

Neyse Erdoğan Aslıyüce'nin "Türk Tarihinde İşbirlikçiler ve Yüzellilikler" kitabında anlattığı Etrakoğlu Ahmet Efendinin söylediği bir gerçeği her halde unutalı çok oldu; " ... Simav'a Yunan birlikleri girdiğinde bayram yapanlar da kurtuluştan sonra Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayanlar da aynı kişilerdir!" haleti ruhiyesınde olmayalım sakın?

Başta Menemenliler olmak üzere, İzmir ve tüm Ege'den özellikle de Simav'dan velhasıl tüm Türkiye'den itirazları bekliyorum!

Eğer kendimiz ile yüzleşmezsek; yangın, sel, terör, ekonomik sıkıntılar ve pandemi gibi biyolojik saldırılar karşısında hep zor durumlara düşmeye devam ederiz.

Kendimizi bir tanıyalım! Bu kadar fırıldaklıkta fazla...

Bu resim Balkan bozgunundan dönen bir asker ile ona "enayiye bak" der gibi bakmış ve iyice semirmiş bir kişiyi resmetmiş! Konu ile ilgisine binaen paylaşıyorum...