Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir ve dünyada en sık görülen ilk iki kanser türünden biridir. 2018 yılında 2 milyon 88 bin yeni meme kanseri vakası görülmüştür. En sık öldüren kanserler sıralamasında 2018 yılında 627.000 ölüme neden olan meme kanseri beşinci sıradadır. Ülkemizde kanser olan her dört kadından biri meme kanseridir. ABD’de tüm yaşamı boyunca her 6 kadından biri meme kanserine yakalanıyor.
Fazla kilolu ya da şişman (obez) olmak, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, hiç doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olmak, doğum kontrol hapı veya iğnesi kullanmak, menopoz sonrası hormon tedavisi almak, alkol kullanmak yaşam şekliyle değiştirilebilen ve meme kanseri riskini artıran nedenlerdir.
Fiziksel aktiviteyi artırıp, kilo alımı azaltılarak her 5 meme kanserinden 1’i önlenebilir. Araştırmalar, fiziksel olarak aktif kadınlarda aktif olmayanlara göre meme kanseri riskinde % 25-40 azalmanın mümkün olduğunu göstermektedir. Fazla alkol kullanımının azaltılmasıyla meme kanserlerinin %14’ü önlenebilir. Yapılan araştırmalar, bir yıl emzirme ile meme kanseri riskinde %4,3 azalma olduğunu ve emzirilen her çocuk için meme kanserinde % 7'lik bir düşüş olduğunu göstermiştir.
Cinsiyet, yaş, genetik yatkınlık, aile öyküsü, erken mens ve geç menapoz gibi faktörlerde yaşam şekliyle değiştirilemeyen risk faktörleri arasındadır. Kadınlarda erkeklerden 100 kat daha fazla meme kanseri görülmektedir. Yaş arttıkça meme kanseri riski artmaktadır. Belirli kalıtsal genlere sahip olmak (özellikle BRCA1, BRCA2 gibi) ü meme kanseri riskini ciddi anlamda arttırmaktadır., ailede meme kanseri öyküsünün olması meme kanserine yakalanma riskini iki kat arttırmaktadır. Ancak meme kanseri olan kadınların çoğunluğunun (yaklaşık 10 kişiden 8'inde), ailesinde meme kanseri öyküsü olmadığı bilinmeli. Kişinin bir memesinde kanser olması diğer memede ve aynı memenin diğer bölgelerinde de kanser görülme riskini artırmaktadır. Yoğun meme dokusuna sahip olmak da meme kanseri risk faktörleri arasındadır. Erken adet (mens) görmeye başlamak (özellikle 12 yaşından önce) , Menapoza özellikle 55 yaşından sonra girmek, Göğüs bölgesine ışın tedavisi yapılmış olması meme kanseri riskini artıran diğer nedenlerdir.
Bir memenin tamamının veya bir kısmının şişmesi (belirgin bir yumru hissedilmese bile) , Memede ya da meme ucunda ağrı, Meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal durum (egzema, mayasıl) , Meme ucunda çekilmeler, Memede portakal kabuğu görünümü, Tek taraflı meme ucunda akıntı-özellikle kanlı akıntı, memede şekil değişikliği, Meme ya da meme ucu derisinde kızarıklık, kabuklaşma, kalınlaşma ve Koltuk altında yumru (kitle) olması meme kanseri belirtileridir. Fakat meme kanseri ileri evre oluncaya kadar belirti vermeyebilir. Meme kanserine erken dönemde tanı konması, tedavinin başarıya ulaşması ve kişinin hayatta kalma şansını arttırmaktadır. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlenmesidir.
20-40 yaş arası her kadının ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapması gerekmektedir. Meme kanseri belirtilerinden biri görüldüğünde vakit geçirmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Ayrıca iki yılda bir düzenli olarak meme muayenesi olunmalıdır. 40-69 yaş arası her kadın ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapmalı, yılda bir hekime meme muayenesi için başvurulmalı ve iki yılda bir mamografi çektirilmelidir.
Meme kanserinde tedavi adımlarında cerrahi tedavi, kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve radyoterapi yer alır. Her hastanın tedavisi farklılık göstermekte olup, tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunları gibi birden fazla faktör etkilidir. Multidisipliner bir çalışma gerektiren bu tedaviler, cerrahi radyoterapi, kemoterapi gibi farklı seçenekleri içermektedir.