Kültür ve Medya Dünyası 

Ferda Saraçoğlu, Başkent ve Haliç Üniversitelerinde fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümlerinde eğitim almış ve Bahçeşehir Üniversitesinde fizyoterapi üzerine yüksek lisansını tamamlamıştır. Halen doktora çalışmalarına devam etmektedir. Amerika ve İngiltere'de pilates, yoga ve mindfulness gibi eğitim programlarına katılmıştır. 2006 yılında klinik yolculuğuna başlayarak çeşitli özel hastanelerde eğitim projelerinde yer almıştır. 2011 yılında kurduğu sağlıklı yaşam ve eğitmenlik kliniğinde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon alanında uzmanlık sahibi bir fizyoterapisttir. Ferda Saraçoğlu, Kağıthane Kordon İstanbul 2. Etap'taki kliniğinde fizyoterapi, osteopati (bütünsel terapi), beslenme, manuel terapi, kayropraktik, pilates ve masaj terapisi uygulamalarının yanı sıra glutatyon, ozon, PRP, serum, evde bakım ve fizik tedavi hizmetleri de vermektedir. Ferda Saraçoğlu ve ekibi “bütünsel terapiyle” bedeninizin check up' ını yapıyor.  Bütüncül bir yaklaşım sergileyen PNI (psikonöroimmunoloji) ile birlikte uygun vitamin-mineral desteği sunuyor. Ağrıların giderilmesi, duruş bozukluğu ve çeşitli hastalıkları tedavi etmeye yönelik çalışmalar; sağlıklı beslenme, egzersiz ve sağlıklı düşünme biçimi gibi alışkanlıkları kalıcı hale getiriyor. 

1972 İzmir doğumludur. 1 kız çocuğu var. 2001 den beri Antalya’da ikamet etmektedir. İlköğrenim ve liseyi  İzmir’de tamamladı. İlk önce Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü devamında da 9 Eylül Üniversitesi Sahne sanatları Dramatik Yazarlık bölümünü okudu.  Uzun yıllar dershanelerde üniversiteye hazırlıkta öğretmen olarak çalıştı. 30lu yaşları hayatı yeniden şekillendirme yaşlarıydı. Kişisel gelişime yönelip birçok eğitim aldıktan sonra sosyoloji okuyup aile danışmanlığı belgeleri aldı. Yıllardır aile danışmanlığı ve sınav çocukları için performans koçluğu yapmaktadır. Yaklaşık 2 yıldır Medya Ege’nin köşe yazarlığını sürdürmektedir. Son bir yıldır Lider Gazetede de köşe yazıları yayımlanmaktadır. Sınav için kaygı ve stres çalışmaları yapmaktadır. Ayrıca sanat terapistidir. Aile danışmanlığı eğitimleri de vermektedir.  Zor İnsanlarla Mücadele, Etkin Takımlar, Kaygı Yönetimi, İyi Hissetmek, iletim, Diksiyon, Eğitimcinin Eğitimi, Davranış Kalıpları, İş Etiği, Doğru Düşünme eğitimlerinden bazıları ATSO, ETO, UTO gibi ticaret odaları Oteller  Bir de çeşitli okullar ve eğitim kurumlarında eğitimler verdi. Nilgün Akyüz halen çok yönlü olarak çalışmalarını sürdürmektedir. 

Çukurova’nın havası kadar insanı da sıcak şehri Adana’da dünyaya gelen Semahat Özdoğan ilk eğitim aşamasından sonra yüksek öğrenimini Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisat Bölümünde aldı. Bölümünü başarıyla bitirdikten sonra küçük yaşlardan beri hayalini kurduğu ve gerçekten istediği mesleğe yani spikerliğe yöneldi. Kısa zamanda bu alandaki başarısını ispat eden Özdoğan Kanal D, Eko TV , Hür Fm, , Radyo D, Radyo Foreks ve BBC’de çeşitli spor programları hazırlayıp sundu. Aynı zamanda bu dönemde Fanatik Gazetesinde köşe yazarı olarak çalıştı. 1998 yılında ise Trt’nin açmış olduğu sınavı kazanabilen nadir isimlerden birisi olarak Trt’de çalışmaya başladı. Dünyada maç anlatan 3 kadın spikerden birisi olan Semahat Özdoğan Türkiye’de ise bu alanda rakipsiz. Bu yönüyle sadece Türkiye’de değil dünyada da isminden söz ettiren Özdoğan Trt’de radyo maç sunumlarının ardından TSYD kupası maçını televizyondan anlatarak bu anlamda da bir ilke imza attı ve belki de ileride maç anlatacak pek çok kadın spikerin öncüsü oldu. Türkiye Spor Yazarları Derneği tarihinde ilk Kadın yönetim kurulu üyesi oldu. Tüm bu ilklerin yanı sıra Özdoğan prensipli ve başarılı iş yaşamını dur durak bilmeden sürdürmektedir. Trt’de maç anlatımlarının yanı sıra uzun bir süre TRT 1 Ana Haber spor bültenini de sunan Özdoğan ayrıca Bir dönem Trt 3’te hafta içi her gece yayınlanan özgün formattaki spor programıyla da dikkat çekmişti. Programda bugüne kadar yapılan pek çok programın ötesinde farklı sporlar konuklar ve içerikle izleyicilerle buluşmuştu.  Sunumlara hakimiyeti ve spikerlik yeteneğinin yanı sıra ekranın en güzel yüzlerinden birisi olan Özdoğan güzelliğini pozitif enerjisiyle birleştirmektedir. Yenilikçi , idealist, özgürlükçü gibi kelimelerle ifade edebilecek iş prensipleriyle zaten imza attığı ilklerin yanında yeni ilkleri de takip eden Özdoğan şimdiden ismi hafızalarda yer edecek bir isim olmayı başarmıştır. Pek çok saygın kurum ve kuruluş tarafından çeşitli plaketlere ve ödüllere layık görülen Özdoğan mütevazi ve samimi kişiliği ile de çevresinden takdir toplamaktadır. Bir çocuk annesi olan Semahat Özdoğan tüm bu yoğun temponun arasında oğlu Baran’la da çok yakından ilgileniyor. Çalışmalarını son derece yoğun bir biçimde sürdüren Özdoğan son olarak TRT İstanbul’da çalıştı.  Semahat Özdoğan önemli projelerle ekranlara dönmeye hazırlanıyor. Türkiye’nin ilk maç anlatan kadın spikeri Semahat Özdoğan önümüzdeki dönemde de  adından söz ettirmeye devam edecek.

  

Hatay İskenderun 1989 doğumlu şiire ilgisi olan bir yazar. ilk kitabı Kasım 2021 tarihinde çıkardı şuan piyasada 4.kitabı mevcut keskin ailesi 3 kardeşten tek erkek ve en büyükleri yolunu hep “Umut kendini zafer kazanmaya adamış önemli bir komutandır” sözü ile aydınlattı. iyiliği iyilik yapmayı her zaman kendine görev edenmiş bir şairdir. İlk kitabı Özgür’ün Kaleminden ikincisi Şiirlerin Yansıması üçüncüsü Hayal Limanı ve 4.Kadınca Sevmek şiirlerinden bir kesit : “ ve kadın sevdi hem de çok sevdi, gördüğü sevgi miydi peki ?kim bilir, neydi karşılıksız bir gölge gibi, aslında kadınca sevdi asil bir kadın gibi ve korkmadan sönmeyecek şafakların ışığında sevdi….( Kadınca Sevmek Şiir Kitabı ) 

ATEŞ- Ateş gibi sevdalar yaşıyorum bir kor yanıyorum aşktan yandığı gibi nice mecnunların Leyla’sına Peki bilir misin yanmak nedir bir ateş mi sandın sadece yakan göremediğin nice sevdalar da yanar ve bir mum Alevi gibi eriyor aşklar bir de umutlarım birer birer sonra yeniden alevleniyor ve canlanıyor küllerinden yeniden doğuyor her sabah güneşin doğduğu gibi yükseliyor akşamında tekrar hüzün rüzgar esiyor hafiften bir yel gecenin gecenin ortasında vurulmuşum gönlümden bir Pazar elimde Gül dalı kalır yerde umutlarım toplayamadan giderim ruhumla beraber gider hayalin adın kalır ahımın yaşadığı yerde ahın bulur beni elbet artık karanlığında bir kenti terk ederken yıkılan duygularımla…( Hayal Limanı Kitabından bir şiir )

1978 İstanbul doğumlu olup Bostancı Hayrullah Kefoğlu Lisesi’nden sonra Ankara Üniversitesi’nde Restorasyon ve Konservasyon bölümünü daha sonra Eskişehir Üniversitesi’nde Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünü bitirmiştir. 22 yıldır Anasınıfı Öğretmeni olan eğitimcimiz son 12 yıl İstanbul Marmara Eğitim Kurumları’nda görev yapmıştır. Maltepe Üniversitesi MYO Çocuk Gelişimi Bölümü DSÜ öğretim görevlisidir. Masallarla Dans Eğitmeni ve İstanbul NLP'den aldığı eğitimle Öğrenci Koçudur. Çocuklara anlattığı masallarla, oyun yoluyla, müzik eşliğinde duyu, farkındalık ve sosyalleşme çalışmaları yaptırmaktadır. Eğitimcimiz İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi Masal Anlatıcılığı Eğitimi Eğitmenlerindendir. Ayrıca “Küçük Hayvanlar” ve "Tohum Topu" çocuk kitaplarının yazarıdır. Yazdığı çocuk kitapları ile çocuklarda empati yeteneğinin gelişimini ve doğaya karşı farkındalıklarının artmasını hedefleyen atölyeler gerçekleştirmektedir. Kitabın etkinliklerini yaptırırken çocukları eğlendiren, geliştiren, özel hissettiren, mutlu eden 30 dakikalık bir program uygulamaktadır. İki kitabı için de söz ve müziği kendisine ait olan çocuk şarkıları vardır. Yayımlanan üçüncü çocuk kitabı “Kaplumbağalar Zorlu Görevde" ile de akran zorbalığı konusuna değinerek çocuklarda olumlu farkındalık yaratmayı hedeflemiştir. Hayatın mucizelerle dolu, rengarenk, temposu hiç bitmeyen, enerjik, üretken olduğuna inan eğitimcimiz, 12 yaşında iki kızı bir oğlu olan üçüz annesidir. Masalsı günlerde, çocuk düşleriyle buluşmak, tanışmak için Masallarla Dans etkinlikleri yapmaktadır. Masalın eğitim ve çocuklar için yararlarını, kullanım amaçlarını, uygulama yollarını eğitimcilerle paylaşmak için öğretmen eğitimi vermektedir. Üniversitede öğretmen adaylarına ders vermektedir.

NOAM CHOMSKY MEDYA GERÇEĞİ Araştırma türündeki eseri  Osman Akınhay – Abdullah Yılmaz çevirisi ile Alfa Yayınlarından çıktı. Yıllar önce, zavallı bir kuşun petrole bulanmış, çaresiz görüntüsü karşısında dehşete kapılıp lanetler yağdıracak kadar hassas olduğumuz günlerde, çoğu kadın ve çocuk 100 bine yakın insanın gökyüzünden yağan bombalar altında ölümünü, sıcak odalarımızda kahvemizi yudumlayıp havai fişek gösterileri gibi izlemiştik. Anlaşılan Guy Debord’’un 1968’’lerde öngördüğü “Gösteri Toplumu” gerçekleşmişti.  11 Eylül saldırısının hemen ardından ABD’nin bir “cezalandırma eylemi” olarak giriştiği Afganistan operasyonu, Şaron’’un bütün pervasızlığıyla Filistin şehirlerini yakıp yıkması ve Arafat’’ı kuşatma altında tutmasının yanı sıra “Irak operasyonu” o günlere hem ne kadar uzak hem de ne kadar yakın olduğumuzu gösterdi. Bu süreç içinde, medyanın “rızanın üretilmesi”ndeki ve “güdümlü gerçeklik yaratılması”ndaki rolü hiç değişmedi. Medya daha incelikli yöntemlerle düşmanları şeytanlaştırırken, yandaşlarını melekleştirmekten vazgeçmedi. Medyanın sermaye ve iktidarla ilişkisi her geçen gün tarafların meşruiyetini daha çok kemiren bir sorun olarak ortaya çıktı. Noam Chomsky, bu kitabında, medyanın hükümet, sermaye ve elit kesimlerle sıkı fıkı bağları ve çıkar ilişkileri temelinde işleyiş mekanizmasını, özellikle Ortadoğu, Filistin ve Nikaragua’’dan zengin örneklerle gözler önüne sermektedir.

YAVUZ EKİNCİ Yolda Ansızın Günün Birinde adlı Romanı Everest Yayınlarından çıktı. 

“Cevize, masala ve ata ant olsun ki, Ba’nın Amar Dağı’na kaçmasıyla başlayan masalım, günün birinde Amar Dağı’ndan koşarak köye gelen adamla bitti.” Evvel zaman içinde ölümden kaçan iki âşığın sevgisiyle yeşeren Cevizler Vadisi, şimdi kurduyla kuşuyla, çiçeğiyle ağacıyla, genciyle yaşlısıyla bir felaketin korkusunu soluyor... Bir aşk masalında can bulup çağımıza süzülerek bugünün karanlık gerçeklerini aydınlatan Günün Birinde, “Hikâye anlatarak dünyaya bakıyorum,” diyen ödüllü yazar Yavuz Ekinci’nin çok okunan, çok konuşulan ve başka dillere de taşınan romanlarından...

“Müthiş güzel bir roman...” 

Volker Weidermann, Der Spiegel

“Bu anlatı aynı zamanda, insanlık tarihine ve yeniden zorlayıcı bir dönüm noktasında duran çağımıza dair bir alegori. İnsanı tevazuya çağıran, savaş karşıtı, şiirsel bir kitap.”     

Stefan Berkholz, SWR2 Buchkritik 

“Peri masalına benzeyen politik bir anlatı.”  

Biggi Müller – BRF1 Radio

“Enfes bir roman… Uzun süre akıldan çıkmıyor.”  

Karen Krüger, FAZ

HENRI TROYAT  GOGOL adlı  Biyografi türündeki eser  Hasan Can Utku çevirisi ile Alfa Yayınlarından çıktı. Sayısız ödül kazanmış Troyat tüm hayatını büyük Rus yazarlarının biyografilerini yazmaya adamıştır. Tüm eskilerden sıyrılıp okurları bir kâbus dünyasında kahkaha ve ıstıraba boğan Gogol de bu seriye elbette dahil edilmiştir. Troyat maddi sıkıntılar çeken, seyahatlerinde ilham arayan, şöhretin ağırlığı altında işkence gören Gogol’ün hayatını ayrıntılarıyla okura sunuyor. Dostlarını, düşmanlarını, salonlarını, sayfiyelerini, bir hastalık hastasının korkularıyla dolaştığı Alman kaplıca kentlerini, Ölü Canlar’ın birçok bölümünü yazdığı 1836 Paris’ini, ikinci vatanı saydığı Roma’yı anlatıyor. Dönemin çalkantılı Rusya’sını betimliyor. Burnu gagayı, bakışı kuşları andıran, alaycı gülen, dünyadaki en olağanüstü dehalardan biri kabul edilen, ufak tefek bir adam: İşte, Troyat’nın anlattığı şekliyle, hepimizin paltosundan çıktığı Gogol, ikiye bölünmüş bir ruh…