“Medeniyet” tek dişi kalmış canavar

Abone Ol
Usame Bin Ladin, Arap terörist ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı aynı “ülkü” de bir araya getirilmiş. 
Duyuruları hazırlayan kuruluş; “Amerika Özgürlükleri Savunma Enstitüsü”. 
İşte içerikleri ve kahramanları…
- Birincisi: “Biz sizi önce İslam’a çağırıyoruz.” terörist Usame Bin Ladin’in fotoğrafı…
Duyurunun orijinal metni: “The first thing that we are calling you is to Islam.”
- İkincisi: “Yahudileri öldürmek bizi Allah’a yaklaştıran bir ibadettir.”- Hamas- (Dünyanın terör örgütü olarak tanıdığı İslami hareket) 
“Killing Jews is a worship that draws us close to Allah”
- Ve üçüncü duyuru: “Camiler kışlalarımız, kubbeler miğferlerimiz, minareler süngülerimiz…” Recep Tayyip Erdoğan- Türkiye Başbakanı.
Duyurunun orijinal metni: “The mosques are our barracks, the doms our helmets, the minarets our bayonets. 
Üç duyurunun altında yer alan ortak soru ise; “benim cihadım (İslamiyet adına verilen mücadele, yapılan savaş) bu, ya sizinki?”
Orijinali; “this is my jihad, what’s yours?”
Yazık ki şimdi de mahkeme kararıyla bu duyurular yasal hale gelince önümüzdeki günlerde Washington otobüslerinde kullanılmaya başlanacak ve sonra da tüm ABD de kullanılacak.
Chicago rezaleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti İmralı’da misafir edilen hükümlü ulusal terörist ile terörü bitirmek adına müzakere yapılırken Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın otobüslerde terörist fotoğrafları ile desteklenen “cihat” çağrılarında yer alması uluslararası bir skandaldır.
Amerika’da Türk pasaportu olan Türklere ve “yurtta sulh cihanda sulh” diyen Atatürk Türkiyesinin milli görüşüne de hakarettir.
Yurtdışındaki Türkiye’ye karşı yapılan bu pervasız saldırılar artık sınırları zorlamaktadır. Sizlere bu satırları yazdığım Lyondan daha öncede sözde soykırım heykellerınden bahsetmiştim.
Kanal T’de Perşembe akşamı bu konuyla ilgili DSP Genel Başkanı Mahsun Türker’in de bu konuyla ilgili açıklamaları var. “Türkiye Cumhuriyeti başbakanının teröristlerle bir tutulmasını hazmedemiyorum” diyor. Sayın Başbakanın ekibini göreve davet ederek Amerika’nın bu konuda uyarılması gerektiğini vurguluyor.
Türk halkı olarak canımız acıyor. Burada bir suçlu aramıyoruz ama Türkiye’ye itibar kaybettirmek isteyen hareketlerin ve sahiplerinin en kısa sürede ciddi bir lobi çalışmasıyla sindirilmesi gerektiğine inananlardanım.
İtidalli sempatik bu konuları sadece camii çalışmalarına bırakmayan bir anlayış güdülmeli. Yurtdışında bu tür çalışmaların zaman zaman yapılmasının farklı faydaları olabilir ama profesyonel olmadığı inancındayım.
Kanal T’deki “Söylenmez ki Söyleyesin” programındaki bir diğer konuğumda Atatürk’ün manevi torunu Ahmet Kemal Doğançay’dı. Ülkü Adatepe mirasıyla ilgili açtığı davaya dair ilginç açıklamalarda bulundu. Pek çok gazetede manşet konusuydu.
Devam eden bir dava olması nedeniyle yorumu halkımıza bıraktık..
Ancak manevi değerlerimize neden sahip çıkmayışımıza ve emanet bir arabada Türkiye kurucusunun kızının, işinin ehli olmayan bir şoföre emanet eden zihniyete anlam veremiyorum.
Çocuklarımın eğitimi nedeniyle Amerika ve Fransa’da zaman zaman bulunmak durumunda kalıyorum. Farklı dokunuyor insana yurtdışında yapılanlar ve kendimizin kendimize yaptıkları...
Akdev Genel Başkanı olarak öncelikle, bu topraklar için kan dökmüş atalarımıza saygım nedeniyle yurtdışında yapılan bu eylemleri protesto ediyorum. Siyasetin çok çok üstünde ulusumuzun manevi şahsiyetine dokunan tüm haksız davranışlarda tek yumruk olmaya davet ediyorum.
Arkadaş! yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Canımız acıyor diyorum ya barış sürecinde bir Türk bayrağı yoksa mektubun okunduğu nevruz alanında. Canım acıyor diyorum ya yurtdışında ülkem adına yapılanlara.. Ama anlıyorum ki bunu yapanlar kendilerine de dost değiller.
İşte size tarihten bir örnek.
Bir Fransız köylü kızı olan Jeanne d’Arc ülkesini düşmanın işgalinden kurtaran bir kahramandır. Jean d’Arc 12 yaşında veliaht Charles’l tahta çıkarması ve ülkesini kurtarması için tanrıdan kendisine ilham geldiğini ileri sürmüştür. Fransızlar bu genç kızın önderliğinden İngiliz ordusunu Orleans ve reims’ten çıkarmışlardı. İngilizlerle birlik olan Burgonyalilar Jean d’Arc’ın Hristiyanlık’a aykırı hareketlerde bulunduğunu ileri sürerek Rouen çarşısında bir odun yığını üzerinde yakarak idam etmişlerdir. 1456 yılında yine bir kilise mahkemesi tarafından mahkumiyeti iptal edildi. Jean d’Arc 20.yüzyılda Katolik kilisesi tarafından “aziz” ilan edildi. Fransız halkı ise kendisini milli kahraman kabul etti.
Kendi tarihinde bile kiliselerinin tenakuslarıyla milli kahramanlarını cadı ilan edenler “Haçlılar bilincini” bırakıp dünyanın ve insanlığın terakkisi için boşa giden enerjilerini kullanması için vakit geldi geçiyor..
“Medeniyet” tek dişi kalmış nezaketsiz bir canavar ise tedavisinin yapılması gerektiğine inananlardanım.