Bugün siz aziz okurlara üç dostun kitabını tanıtacağım. Birbirinden kıymetli olan bu kitaplar büyük bir itina ile kaleme alınmış eserler hiç şüphesiz… İlk kitabımız; MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat'ın konuşmalarından ve söyleşilerinden oluşan 'Koşar Adım Düşündüm, Konuştum ve Yazdım' dediği 'Medeniyet İdeali' isimli kitabı Küre Yayınları'ndan çıktı. Bolat' 'Medeniyet İdeali' kitabını şu cümlelerle tanıtıyor: “Bu satırları koşar adım düşündüm, konuştum ve yazdım. Bilgi ve tecrübelerimi heyecanımla sarıp sarmaladım ve işte sizlere sunuyorum. Konuşma ve söyleşimler de üç kelimenin öne çıktığını göreceksiniz: Hürriyet, ticaret ve medeniyet. Hürriyet; çünkü gerçek hürlük olmadan gerçek fikir ortaya çıkmaz. Ticaret; çünkü, ticaretin giderek elektronikleşen inceliklerini kavrayamayan milletler, tarih sahnesinden çekilecekler. Millet kelimesi beni en sık vurguladığım üçüncü kelimeye getiriyor: Medeniyet. Hürriyet ve ticaret kavramları, ancak yüksek bir medeniyet ideali çerçevesinde gerçek anlamlarını bulurlar. Hürriyet bireyliğimizi geliştirir, ticaret kazanç yeteneğimizi. İnsanlığımızı geliştirecek olansa, medeniyet idealimizdir.” Dr.Ömer Bolat, olumlu, pozitif tavır ve davranışları ve sempatik görünümü ile kamuoyunda yer edinmiş bir portre çiziyor. Ömer Bolat, Türkiye’nin her yerinde örgütlenmiş önemli bir iş adamları derneğinin genel başkanlığını yürütüyor. İş adamlarına yol gösteriyor ve rehberlik yapıyor. Dr.Bolat’ı biraz yakından tanıyalım: Ömer Bolat, 1963 tarihinde İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden 1984 yılında mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini Hollanda - Amsterdam Üniversitesi Avrupa Enstitüsü’nde bitirdi. Almanya “Kiel Üniversitesi, Dünya Ekonomisi Enstitüsü”nün yüksek lisans düzeyindeki “Uluslararası Ekonomi ve İşletmecilik” programından mezun oldu. Yurda dönüşünde “Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü”nden “Avrupa Para Sistemi” konusundaki teziyle doktora diplomasını 1989’da aldı. İş hayatına İktisadi Kalkınma Vakfı’nda (İKV) başladı ve 1982-1993 yılları arasında uzman olarak çalışmasını sürdürdü. Daha sonra 1993 yılında MÜSİAD Genel Sekreterliği görevine başladı. MÜSİAD Yönetim Kurulu’ndaki 14 yıllık görev süresi içinde 7 yıl Genel Sekreter ve 4 yıl Dış İlişkiler – Fuar ve Ekonomik işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. 17 Nisan 2004 tarihinden bu yana MÜSİAD Genel Başkanlığı görevini sürdürüyor. İş hayatını 2000 yılından bu yana Albayrak Şirketler Grubunda Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatör olarak sürdürüyor. İngilizce ve Almanca biliyor. Evli ve 2 çocuk babası. Ömer Bolat’ın ortaya koyduğu bu güzel ve yol gösterici kitaptan dolayı kutluyor daha nice eserler vermesini temenni ediyorum. İkinci eserimiz, ‘Gün Ortası’ ismini taşıyan şiir kitabı. Yazarı ise şair Halil Gökkaya’ya ait. Gökkaya; 5 Mayıs 1969’da İstanbul’da doğdu. İlkokulu İstanbul’da, orta öğrenimini memleketi Ilgaz’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ni 1992 yılında bitirdi. 1994 yılından beri ilaç sektöründe çalışmaktadır. Şiire lise yıllarında katıldığı muhtelif konulardaki yarışmalardan dört adet ödül alması üzerine daha çok ilgi duydu. İlk şiirleri yine bu yıllarda yayınlandı. Sevdiği ve hoca telakki ettiği şairlerden bazıları: Yunus Emre, Karacaoğlan, Hacı Bayram Veli, Seyrani, Alvar’lı Efe, İbrahim Hakkı, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Rıza Tevfik, Necip Fazıl, Abdürrahim Karakoç ve Bekir Sıtkı Erdoğan… Halil Gökkaya, Gün Ortası şiir kitabını; Bekir Sıtkı ve Zeliha Erdoğan’a ithaf etmiştir.. Halil Gökkaya şiirlerinde hece ve aruz veznini kullanmaktadır. Serbest nazımda da bu ölçülerden faydalanmaktadır. Şiir çalışmalarında Bekir Sıtkı Erdoğan’ın önemli yardımlarını gördü. İlk şiiri 1985 yılında yayınlandı. Türk Edebiyatı, Sızıntı, Tepe, Yüzakı, Size, Berceste, Yüzakı gibi dergilerde şiirleri neşredildi. Şair Halil Gökkaya; ‘Yüzakı’ dergisinin yönetim kurulunda yer alıyor. Şair Halil Gökkaya dostumuzun bazı şiirleri bestelenmiştir. Gökkaya, şiir konusunda da usta çırak ilişkisine inanmaktadır. Türk milleti olarak şiirle yaşayan bir milletiz. Şiirlerle taşımışız, şiirle muhafaza etmişiz kültürümüzü, örfümüzü, adetlerimizi, dinimizi, dilimizi, tarihimizi… Şair Gökkaya; manayı şekle kurban etmeden şiirimizin muhtelif alet ve edevatını kullanmaya çalışmıştır…Dil olarak gayet sade bir Türkçeyi kullanan şairin ‘Gün Ortası’ kitabında yetmiş adet şiir bulunmaktadır. Kitabın kapağındaki Halil Gökkaya tuğrasından Osmanlı türküsüne kadar Osmanlı havası, Kale köyü şiirinden Yitik konaklara kadar Anadolu havası, Ezan seslerinden Medine’de tren sesi ne kadar tasavvuf havası hissedilmektedir… Batık anılar-Zeynep adlı iki şiirini okurken bir Türk filmi nostaljisi ve ayrılık acısı hissediyoruz. Hikmetin sırrı isimli şiirine dikkat edecek olursak aruzla hecenin bir köprüsünü ve sentezini görebiliyoruz. Yani aruzlu koşma örnekleriyle divan ve halk edebiyatının ayak seslerini duyuyoruz. İşte Gökkaya’nın şiirinden bir örnek: “Akşamdan akşama hüzünlenen,/Umutların rıhtımında geceleyen, Üsküdar’da sabah oldu ile bahtına seslenen,/Kara sevda ile sevdalanan, Acı tebessümler ve Mezar taşları ile ağlayan,/Dört ufuk ile Beytullah’a götüren, Yumak yumak ile hatıralar diyarına götüren/Bir şair var Gün ortasında…” Bugüne kadar şair Halil Gökkaya’nın, 20 kadar şiiri çeşitli sanatçılar tarafından bestelendi. İbrahim Tatlıses’ten Zeki Müren’e kadar onlarca sanatçı tarafından seslendirildi. Bazıları: Üsküdar’da sabah oldu, Akşamdan akşama, Bitmez bu şarkılar, Hüküm giymişim, Çoğu bitti azı kaldı, İsimsiz asker, Elde var hasret… Halil Gökkaya’nın, 2003 yılında basılan “Gün Doğarken”,’’Gün Ortası’’ isimli iki şiir kitabı bulunmaktadır. Üçüncü kitabını da kısmetse ekim ayında çıkarmayı düşünüyor. Halil Gökkaya’yı kutluyorum. Üçüncü eserimiz gazeteci-yazar Mehmet Türker’in beşinci kitabı “Hazanda Son Yolculuk” Çağrı Yayınları”ndan çıktı. Türker’in bu üçüncü hatırat kitabında Balkanlar’ın güçlü kalemi Ömer O. Erendoruk’la geçen otuz dört yıllık az mutlu, çok çileli birliktelikleri anlatılmaktadır. Kitap hakkında görüşlerini açıklayan şair Süleyman Adalı “Kitap, bir anı demeti olmasına rağmen içerisinde tarihler birer kuru zaman belirlemesi olmaktan çıkıp insanı etkileyen duygu kümelerine dönüşmüş. Mehmet’in eserlerinde kendini kolayca ele veren bir başka özelliği de onun öze olduğu kadar ayrıntılara da önem vermesidir. Okuyucularına sunduğu bu kitabı da duru, temiz ve akıcı bir dille yazılmıştır. Kitabın, değerli dostum Ömer Osman Erendoruk’a lâyık olduğunu, onun ruhuna yaraşır olduğunu belirtmekten mutluluk duyuyorum.” diyor. Okuyucumuz, Bulgaristan Türkleri’nin çilekeş yazar ve şairi Erendoruk’un özgeçmişiyle, özellikle komünist sisteme karşı direnişiyle, ceza evlerinde geçirdiği günlerle, çok sevdiği anavatan Türkiye’de geçen son anlarıyla tanışma fırsatı bulacak. Hatıralarda, bugüne kadar Üstad’ın hiç yayınlamamış fotoğrafları ve kitabın ikinci kısmında hayattayken ve vefatından sonra basında yayınlanan gazete ve dergi kupürleri de yer almaktadır. ‘Hazanda Son Yolculuk’ kitabından güzel bir şiir takdim ediyorum: “………/Köyümün yağmuruyla yıkayın cesedimi,/Kurulayın bir tutam gürgen yaprağı ile. Öyle kalsın silmeyin gözlerimdeki nemi,/Gökyüzünün balkıyan mavisi gelsin dile. Anamın seccadesi kefen olsun nâşıma;/Çullayın üzerimi ayyıldızlı bayrakla. Uzun bir yolculuğa çıkayım tek başıma,/Haşrolup üzerinde dolaştığım toprakla.” ‘Hazarda Son Yolculuk” kitabında yirminci asrın sonlarında Bulgaristan da uygulan soykırım yıllarında on binlerce kişiye mezar olan ölüm kampı Belene ye sürülen Türklerin dramı anlatılıyor. Gazeteci-yazar Mehmet Türker in bizzat dört yıla yakın kaldığı temerküz kampı ve sürgündeki hatıraları bir solukta okunan kitaplar arasında yerini almıştır. Kısa sürede üçüncü baskısı yapılan “Belene Adası” hatıralarında komünist sistemde kişi haklarının nasıl gaspedildiği akıcı bir üslupla anlatılırken, totaliter rejim yöneticilerinin yargısız hapsettiği Türkler e uyguladığı gayrıinsanî tutum ve tavırları okuyucunun duygularını galeyana getiriyor. Böylesine belgesel ve tarihe ışık tutan kitabı hazırladığından dolayı gazeteci-yazar dostumuz Mehmet Türker’i yürekten tebrik ediyorum. [email protected]