Maskesiz sokağa çıkma yasağı geldiği günden bu güne kadar vatandaşlara güven gelmiş gibi. Maske takıp sokağa çıkan vatandaşların kendilerine güven duymaları olumlu görülebilir ama diğer yandan bu güven zararlı hale dönüşebilir. Maske kullanımını bilmeyen birçok insan görüyorum. Maskeyi nasıl takacağı, nasıl çıkaracağı veya çıkardıktan sonra nereye atacağına kadar bilgisi olmayan insanlar var. Bunları anlatmadan maske kullanma zorunluluğu olumsuz geri dönebilir.

Saçma sapan maske takanları bir ben mi görüyorum? Markete alışveriş için gittiğimde kasiyerin taktığı maske çenesinde, burnu açık. Bankalarda, toplu yerlerde bekleyen insanların da bu şekilde maske taktığını görüyorum. Böyle maske takan birisi hasta olsa, farkında olmadan birçok insana virüs bulaştıracak. Maskeyi, sen hastaysan başkasına bulaştırma diye takıyorsun. Kapalı ortamdaysan havadaki mikropları soluma diye takıyorsun. Burnunu açtığın için hem virüs yayıyorsun hem de başkasından virüs alıyorsun.

SALGIN SÜRECİ VE İLETİŞİM

Uzun bir süredir Türkiye salgınla mücadele ediyor. Mücadele esnasında yaptığımız iyi işlerin yanında eksik yaptığımız şeyler de oldu. Bunlar her ülkede olan şeyler ama ülkemizde eksik olan, önem verilmeyen bir alanın kıymetini öğrendiğimizi düşünüyorum. Eksik olan ve önem verilmeyen o alan “İLETİŞİM”. Kıymetini öğrendik dedim ama bu alanda hala eksiklikler giderilmiyor. Bunu salgın süreciyle kısıtlamayın. Ülke olarak reaktif bir iletişim tarzını benimsiyoruz. Bu tarz bir iletişim tembelliktir. Reaktif iletişim, olaylar olana kadar tepki vermez. Olay olduktan sonra harekete geçen bir iletişim stratejisi olduğu için birçok şeyi önceden kestiremezsiniz. Bu yüzden oturup analiz yapacak, kriz masası oluşturacak zamanınız olmaz. Olayların gidişatını sadece izlersiniz.

Cuma günü uygulanan sokağa çıkma yasağının başlıca temel sebebi iletişimsizlik. Yanlışı ”İçişleri Bakanlığında” aramaya gerek yok. Devletin büyük bir iletişim eksikliği var. Devletin, iletişim alanında yetkin, kendini ispatlamış kişilerden yardım alması gerekir. İletişim eksiğiniz varsa istediğiniz kadar kriz masası kurun bir işe yaramaz. Ayakları yere basan, proaktif iletişim stratejisi zaten size o kriz masasını kurdurtmaz. 

MEDYAYA DİKKAT!

Medya’da çıkan birçok haber veya tartışma programları insanları yanlış yönlendiriyor. Daha doğrusu halkın anlayacağı dilden olmadığı zaman yanlış anlaşılabiliyor. Tartışma programlarında konular tartışılabilir fakat halka yönelik tavsiyeler kafa karıştırıyor. Bir kanalda verilen tavsiye, diğer kanalda ki tartışma programında verilen tavsiyeyle örtüşmeyince halk şüpheye düşüyor. Tavsiyeler tek yetkili ağızdan çıkarsa daha faydalı olur.

“Salgın süreci uzadıkça sabırsızlanıyoruz anlıyorum ama onca geldiğimiz yolu heba etmeyelim. Tüm Dünya’nın izole olmaktan başka çaresi yok zaten. Dişimizi biraz daha sıkmamış gerek. Bu süreçte motivasyonumuzu da kaybetmeyelim. Bu günler geçici ve normal yaşantımıza hızlıca dönmek için içinde bulunduğumuz süreci disiplin içinde geçirmemiz gerek.”