Takip edenler iyi bilir; her branşta yazmayı seven biriyimdir. Son dönemlerde dikkat ediyorum, masa tenisinde gözle görülür bir ivme var. Her ne kadar başarılar haber anlamında gazetelerin satır aralarına sıkışsa bile, Türkiye'nin son zamanlardaki masa tenisi gerçeği göz ardı edilemez. Herkes hayatının bir döneminde bir şekilde o minik beyaz topla ve raketle haşır neşir olmuştur. Bu nedenle masa tenisi denildiğinde eminim, okulda, yurtta, tatil köyünde ya da iş yerinde raket salladığı günler herkesin aklına birer tebessümle gelecektir. Masa tenisinin her yaşta ve her yerde oynanabileceği ile ilgili klişe cümlelerle sizi sıkmayacağım. Ben daha çok bu sporda son dönemde kaydedilen uluslar arası başarılara dikkat çekmek istiyorum. 
Son iki yıla kadar bu sporda Milli takımımızın temelini Çin asıllı devşirme sporcular oluşturuyordu. Bu sporcuların elde ettiği sportif başarılar eminim benim gibi bir çok kişiyi zerre heyecanlandırmamıştır. Ayrıca gençlerimize ne kazandırdığı da bir soru işareti. Hatta son 16 yılda Türk Masa Tenisi'ne olan ilginin azalmasına bir sebep de Çin asıllı devşirme sporcular olarak gösterilebilir.
2016 Kasım ayında yapılan genel Kurul ile genç bir masa tenisi neferi Kerim Koç ve kendisi gibi genç ekibiyle göreve talip olduğunda, sıklıkla üzerinde durduğu konu, yerli sporcularla elde edilecek başarılardı. O zaman kendisine çok fazla kişi inanmamış olabilir. Ancak bugün Türk gençlerinin uluslararası arenada aldığı sonuçlar, daha çiçeği burnunda genç başkanın, ne kadar idealist, ne kadar kararlı olduğunu ortaya koydu. Mart ayında 21 yaş altı Avrupa Şampiyonası’nda gençlerimizin Avrupa şampiyonu olmasıyla yükselişe geçen Türk Masa Tenisi, İspanya'da yapılan Akdeniz Oyunları’nda tarihi başarıları da ülkemize beraberinde getirdi.
İspanya, Fransa, Hollanda, Portekiz, Almanya, Lüksemburg, Belçika, İngiltere ve daha pek çok Avrupa ülkesi, Çin asıllı oyuncularıyla mücadele etmeyi sürdürürken, radikal bir kararla Türk gençlerine yatırım yapan Kerim Koç ve ekibini yürekten kutlamak gerekiyor.
Akdeniz Oyunları tarihinde ilk kez Türk kızları madalya kazandı. Sibel, Özge ve Gülpembe bizleri gururlandırdı. Eğer karşılarındaki İspanya takımında iki Çin asıllı oyuncu olmasaydı altın madalyayı da alacaklardı eminim. Ancak şunu görüyorum ki, gerek kızlarımız gerekse Talha ile birlikte, ‘Avrupa Şampiyonu’ apoletini omzuna takan İbrahim'in bronz madalyası ilerleyen zamanda bizim çocuklarımızın Çinlileri de yeneceğine olan inancımı kuvvetlendiriyor.
İkinci başkanlığını yaptığım ve spor yazarlarının kulübü olan İstanbul Armaspor'un masa tenisindeki başarıları da bizleri gururlandırmakta, içimizdeki masa tenisi sevgisinin artmasına katkı sağlamakta.
TMTF Basın Kurulu'nun düzenlediği basın turnuvalarına katılmış ve madalya almış birisi olarak, federasyonumuzdan yeni basın turnuvalarını iple çektiğimiz mesajını da buradan vermek isterim.
Evet Türk sporunda artık bir Masa Tenisi gerçeği var. Ne yalan söyleyeyim ben yeni başkanın devşirme dönemini kapatıp, Türk gençlerine yatırım yapmasını da sonuna kadar destekliyorum. Onların da bu desteğe yeni madalyalarla karşılık vereceğine inancım tam.

Kalın sağlıcakla…