Uçaktan Uluslar arası Kuala Lumpur havaalanına indiğinizde sizi sıcak hava ile birlikte tebessüm eden insanlarla karşılaşıyorsunuz. İnsanlar ülkelerinde gelmenizden memnun olduklarını ifade eden gülümsemeyi hiç eksik etmiyorlar. Havaalanı ülkelerin bir nevi vitrinleri gibidir. Bu vitrine baktığınızda oldukça gelişmiş, batı standartlarında bir ülkeyle karşılaşıyorsunuz. Pasaportumu uzattığımda Türk olduğumu gören memurun yüzündeki tebessüm bir kat daha artıyor, memnuniyetini ifade eden bir yüz hali ile 'hoş geldiniz' diyor.. O zaman anlıyorum ki, burada iyi bir yerimiz var. Türkleri seviyorlar. Malezya, Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor. Turist olarak girişte vizesiz üç ay kalabiliyorsunuz. Onbin kilometre uzaklıkta, uçakla onbir saatte gelebildiğimiz Uzak Doğu Güney Asya Müslüman ülkesi: Malezya... İşte Türkiye'de günlerce 'Türkiye Malezya olur mu?' tartışılmasının yapıldığı Malezya'dayım. Malezya, Türkiye'den zaman ve saat olarak 6 saat ilerde. Burada mevsim diye bir mefhum yok. 12 ayın her günü aşağı yukarı sıcaklık 25-30 derece. Hava oldukça nemli, on nedenle sıcaklığı rahat 35 çıvarında hissediyorsunuz. Senenin eylül-mart ayları arasında yoğun yağış alıyor. Yağmur yağdığında geçici bir yalancı serinliği nemle ile birlikte hissediyorsunuz. Sağanak yağış öyle devam ediyor ki, bazen aralıksız üç-beş gün devam ediyor, hem de bardaktan boşanırcasına... Alt yapıları sağlam olduğundan yağmurdan evler fazla zarar görmüyor. Gözünüzün alabildiği her yer yeşillik. Tam bir yeşil cennetine geldiğinizi anlıyorsunuz. Yeşillik vasıta içinden çok güzel görünüyor, ancak dışarı çıktığınızda yüzünüze doğru gelen sıcaklık yeşilin güzelliğini bir anda yarıya indiriyor. Malezya'ya hakkında kısa bilgi vermek istiyorum: Bugünkü Malezya toprakları üzerinde -Singapur dahil- uzun yıllar İngilizler işgal etmişler. Malezya, 1957 yılında bağımsızlığını kazanmış. Malezya'nın devlet yönetimi mutlakıyet, yani krallık. Malezya'da 9 eyalette 9 kral bulunuyor. Bu krallar kendi aralarından her beş yılda bir büyük kralı seçiyorlar. Bu kral 5 yıl sonra seçimle diğer krala devrediyor. Krallık, sembolik ve temsili bir hüviyette devam ediyor. Ordu kralı bağlı ve kral aynı zamanda İslam'ı temsil ediyor. Krallık bir manada İngiliz krallığına benziyor. Başbakan seçimle geliyor ve asıl yönetim ve sorumluluk başbakana ait. Askerin başkomutanı kral, polislerin bağlı olduğu birim ise başbakanlık. 328 bin kilometre kare yüzölçümlü, 26 milyon nüfuslu Malezya'da, özellikle çok dinli, çok dilli, çok kültürlü yapısı dikkat çekiyor. Malaylar diğer Müslümanlarla birlikte nüfusun yüzde 60'ını teşkil ediyor, Çin kökenliler yüzde 25, Hint kökenliler yüzde 11, kalan yüzde dört ise; Sih, Bangladeşli, Tay ve diğerleri. Ülkede resmi din İslam. Diğer din Saiklerinde dinlerini rahatlıkla yaşabiliyorlar. Resmi dil Malayca, ancak İngilizce, Çince ve Hintçede konuşuluyor. İngilizceyi sokaktaki insan bile konuşabiliyor. Malaylar için İslam fıkhı geçerli, özellikle miras ve aile hukukunda İslam kurallarına göre muamele yapılıyor. Bir Malay'ın Budist ve Hindu biriyle evlenebilmesi için adayın Müslüman olması gerekiyor, değilse resmen izin verilmiyor. Yaklaşık iki aydan beri Malezya'dayım. Malay Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak geçici bir süre için geldim. Malay Üniversitesi dünyada 500 üniversite içinde ilk yüze girenlerden. 1905 yılında ilk defa Singapur'da İngilizler tarafından açılmış. Malay Üniversitenin eğitim ve öğretim dili Malayca ve İngilizce. Bir ülkeyi az-çok tanımak için, o ülke içinde yaşamak, insanlarla konuşmak, ahbaplık yapmak, yemeklerini tatmak, havasını teneffüs etmek, suyunu içmek, müziğini dinlemek, folklorunu görmek, mimarisini incelemek, tarihi okumak, eğitim ve öğretimini incelemek gerekir diye düşünüyorum. Değilse bir ülke hakkında bağlayıcı söz söylemek kolay olmasa gerekir. Bu manada ne Türkiye'deki aydınlar Malezya'yı tanıyor, ne de Malezya'daki aydınlar Türkiye'yi... İşte size yaşadığım canlı bir örnek: Malay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Akademik Personele ayrılan yerde büyük bir masada öğle yemeği yiyoruz. Yanımda matematik bölümünden Prof. Dr.İsneyn, 'Türkiye'de ezanın hala Türkçe okunduğunu' söyledi. Asya-Avrupa Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Roziah Ömer, 'Ben Antalya'ya gittim. Cuma günü ve Cuma saatinde bir caminin boş oluğunu gördüm'dedi. Çinli kökenli Prof.Khoo Kay Kim, bu duruma şaşırdı kaldı. Herkes bana bakıyor. Ben Türkiye'de ezanın Arapça okunduğunu, isteyen herkesin Cuma namazı dahil namazlarını rahatlıkla kılabildiğini söyledim. Çok şaşırdılar. 'Nasıl olur, Cumhurbaşkanı Gül'ın hanımının başörtülü olduğu için seçtirmek istemediler' dediler. 'Seçildi' dedim. Türkiye'de demokrasinin diğer İslam ülkelerine göre daha iyi işlediğini söyledim. O zaman bana hak verdiler ve doğru dediler. Türkiye'yi iyi ve yakından tanıyanlarda yok değil. Bunlardan biri de,Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve tarih bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Muhammed Rıdvan Osman. Prof.Dr.Rıdvan'ın Türkiye üzerine yazılmış çok sayıda makalesi ve bir de kitabı var. Profesör Rıdvan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayip Erdoğan, eski başbakan Prof.Dr. Necmettin Erbakan ve Prof. Dr.Ahmet Davutoğlu ile birkaç kez görüşmüş. Prof.Dr.Rıdvan, Türkiye hakkında Malay dilinde yazdığın kitabın bu alanda en teferruatlı ve tek kitap olduğunu söyledi. Hâsılı Türkiye'yi çok yakından takip ediyorlar. Ancak doğru ve düzgün bilgi almakta zorluk çektiklerini söylersek yanlış olmaz. Ülkeler arası çok uzak olduğundan gidip gelişler çok fazla değil. Türkiye'ye mali durumu çok iyi olanlar ve meraklı olanlar gidiyor. Gidenlerin hepsinden Türkiye hakkında çok olumlu izlenimler edindim. Anlata anlata bitiremiyorlar. Taksiye binip, Türk dediğimde, Malezya'da özel ilgi görüyorum. İnsanlar Türklere büyük bir sempati besliyor. Osmanlıdan kalan tarihi mirasımızdan dolayı insanlar bize hürmet gösteriyor. Osmanlı dendiğinde büyük bir saygı duyuyorlar. 'Sultan-i Osmanî' diyorlar. Osmanlı'ya sevgilerinden dolayı 50 yaşın üzerindeki Malaylarda çok sayıda Osman ismi var. Kurtuluş savaşı sırasında Türkiye'ye yardımda bulunduklarını ve çocuklarına Kemal ismi koyduklarını da söyleyenlerle karşılaştım. Çocuklarına Atatürk'e atfen, Kemal ismi de koymuşlar. Tarih Bölümünde ama öğretim üyesi Dr.Kemal'a bazen takılıyorum; 'Mustafa Kemal' diye. Dr.Kemal, gülümsüyor, 'ben Mustafa Kemal değilim', diyor. Türkiye'nin Malezya Büyükelçisi Barlas Özener, '1980 yıllarında Kuala Lumpur'a geldiğimde ülke bu kadar gelişmemişti' diyor. Dr.Mahatır Muhammed başbakanlığı döneminde Malezya büyük bir gelişme gösterdiğini belirten büyükelçi Özener, 21 yıl ülkede başbakanlık yapan Mahatir'in ülkesine büyük hizmet yaptığını söylüyor. Türkiye'nin de tek başına iktidarlarla ekonomik ilerlemeyi gerçekleştirebileceğine inancını dile getiriyor, büyükelçi Barlas Özener. Malezya'da geçen yıl bağımsızlığın 50 yılında görkemli törenler yapmışlar. 50 yılda beş başbakan gelmiş. Bundan da ülkenin istikrarlı bir gelişme gösterdiğini görebiliyorsunuz. Malaylar oldukça sakin insanlar. İşleri de bu oranda yavaş. İnsanların yavaş olmasında birazda iklimin büyük etkisi olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Kadınları erkeklere göre daha çalışkan olarak gördüm. Bizim Karadeniz kadınları gibi. Çalışan kadınların sayısı yüzde elli çıvarında. Kadınlar çalışma hayatı içinde aktif rol oynuyorlar. Kadınlar her alanında varlar. Vasıta kullanan dört kişiden ikisi neredeyse kadın şoförlerden oluşuyor. Başörtülü kadınlar her alanda rahatça çalışabiliyorlar. Başbakan Ahmet Bedevi'nin hanımın başı açık kimse bunu sorun etmiyor. İlkokul dâhil, üniversite, çalışma hayatı, asker, polis ve her alanda çalışan kadın rahatlıkla başına kapatabiliyor. Diğer kapatmayanlara karşı herhangi bir baskı yok. Başı açık ve başı kapalı kadın bir arada yaşıyor. Bundan rahatsız olan kimsede yok. Kimseye zorla başörtüsüne açtırılmadığı gibi, zorlada başörtüsü takılmıyor. Türkiye'de kimilerinin söylediği gibi kimsenin orucuna ve namazına da karışan yok. Ne oruç polisi ne de namaz polisi gördüm. Malezya'da bağımsızlıktan önce Türkiye'de olduğu Arap Alfabesi kullanılıyormuş. Bağımsızlıktan sonra 1960 yıllarda Latin Alfabesine geçmişler. Kolay bir dil olduğunu söylediler. Ancak telaffuzu biraz zor gibi görünüyor. Ortak kullandığımız Arapça kökenli bir hayli kelimeler var. Türkiye'nin Malezya olur mu? Diye endişe edenlere şimdiden müjdeli (!) haberi vereyim: NE TÜRKİYE MALEZYA OLUR, NE DE MALEZYA TÜRKİYE.!... HERŞEY VE HERKES YERİNDE GÜZELDİR... Malezya'dan daha çok yazacak şeyler var. Ancak şimdilik bunlarla iktifa edelim. Bir başka Malezya yazısında buluşmak üzere herkese selamlar ve sevgiler... NOT: Elektronik posta adresim:[email protected] değişmiştir. [email protected]