Rum lider Nikos Anastasiadis, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın geçtiğimiz gün Politis Gzetesi’nde yayınlanan röportajıyla ilgili olarak kendisine yöneltilen soruları yanıtlamış! 

Anastasiadis, “eğer siyasi eşitlikten kasıt, merkezi hükümette ya da kurumsal yapıda alınacak her kararda oy hakkı olmasıysa, üzgünüm ama bu ‘siyasi eşitlik’ değil, bir toplumun diğerine dayatma yapmasına olanak tanıyan siyasi eşitsizlik olur” diye konuşmuş!

Rum liderliği görüldüğü üzere kendilerini hala daha bugün Ada’nın mal sahibi görüyor! Kendilerini Ada’nın mal sahibi gibi gördükleri içinde Kıbrıs Türklerine olası bir anlaşma durumunda sadece alt yönetimde bir takım otonom haklar vererek azınlık hakları dışında taleplerde bulunmamaları gerektiğini diplomatik bir biçimde söylemeye devam ediyor!

Peki, Rum liderliği neden kendilerini Ada’nın mal sahibi olarak görüyor? Esas önemli soru budur! Çok kısaca bu konuya değinecek olursak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 4 Mart 1964 tarih 186 nolu kararı ile 1963’de silah zoru ile Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni gasp eden Rumları muhatap olarak kabul ettiği için onlarda kendilerini o tarihten itibaren tüm adanın mal sahibi gibi görmeye başlamışlardır!

Öyle ki Rumlar 1963’de silah zoru ile gasp ettikleri 1960 Ortak Kıbrıs Cumhuriyetini BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih 186 nolu siyasi kararına dayanarak süratle üniter Rum devletine dönüştürebilmişleridir!

Kıbrıs konusu bugüne kadar çözülememişse bunun nedeni BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih 186 nolu siyasi kararına dayanmaktadır. Rum liderliği görüleceği üzere hala daha günümüzde bu karara dayanarak kendilerini tüm Ada’nın mal sahibi olarak görmektedir!

2014 yılında Eroğlu ile Anastasiadis tarafından yapılan ‘ortak açıklama’ metninde egemenliğin Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında eşit şekilde paylaşılacağı, hiçbir tarafın diğeri üzerinde yetki ve otorite kullanma hakkı olmayacağı üzerinde anlaşma bulunmaktadır! Peki, Anastasiadis bu son açıklaması ile ne demeye çalışıyor!  

Kıbrıs’ta bugüne kadar müzakere edilen olası bir çözümde egemenliğin federal devlet ve iki kurucu parça devlet arasında üçe bölüneceği ve bu şekilde paylaşılacağı mutabakatları söz konusudur. 

Anastasiadis görüldüğü üzere içerisinde bulunduğumuz süreçte çark ederek federal merkezi hükümette ya da kurumsal yapıda Kıbrıs Türk tarafına siyasi eşitlik vermeyeceğini demeye getiriyor!    

Rum liderliği, federal merkezi hükümet yada kurumsal yapı içerisindeki karar alma mekanizmalarında çoğunluk kesinlikle benim elimde olacak. Kıbrıs Türklerinden birkaç kişiye federal merkezi hükümet yada kurumsal yapı içerisindeki karar alma mekanizmalarında göstermelik görevler verebiliriz. Ancak, görev vereceğimiz kişilerin etin katılım ve veto hakkı gibi hakları asla olamaz demeye getiriyor! 

Rum tarafı, federal merkezi hükümet yada kurumsal yapı içerisindeki karar alma mekanizmalarındaki çoğunluğu ve kontrolü elinde bulunduracak.  Böyle olunca Rum toplumu Kıbrıs Türkleri üzerine dayatma yapmış olmayacak! Kıbrıs Türklerinin federal merkezi yapı ve tüm kurumsal yapılardaki siyasi eşitlik konusunu ise bir toplumun diğerine dayatma yapması olarak nitelendirecek! Olacak iş değil! 

Anastasiadis anlaşılan o ki kendisinden önce gelen diğer tüm liderler gibi ‘Ada’nın mal sahibi Rum toplumudur’ yaklaşımını aynen devam ettirmeye çalışıyor!

Federasyon eşitliğe ve tüm zenginliklerin paylaşımı anlayışına dayanmaktadır. Rum toplumu paylaşmaya hazır olmadığını Crans Montana’da açıkça dile getirmedi mi? Anastasiadis, Rum toplumunun paylaşmaya hazır olmadığını KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya bundan 18 ay önce Crans Montana’da bizzat ifade etmedi mi?

Yetki, siyasi eşitlik ve tüm zenginlikleri Kıbrıs Türkleri ile paylaşmaya hazır olmadığını açık açık her fırsatta dile getiren Rum tarafı ile bundan sonra hangi zeminde görüşme yapılacağını çok merak ediyorum…