Makyaj sanatçısı, sinema ve reklam filmlerinin vazgeçilmezi, BKM tiplemelerinin mimarı, birçok sanatçının en güvendiği, Sezen Aksu’nun deyişiyle sesi toprağın altından gelen Balkan şarkılarına can katan müthiş bir ses… Kosova’da başlayan, göçebe ruhuyla yol bulan bir hikâyeye sahip Suzan Kardeş, tüm sıcaklığı ve samimiyeti ile sorularımızı yanıtladı.

Öncelikle merhaba. Suzan Kardeş için hayat nasıl gidiyor, her şey yolunda mı?

Her şey çok yolunda hatta fazla yolunda. Nazar değmesin tabii. Biraz yoruluyorum. Herkes benim sadece şarkı söylediğimi sanıyor. Oysa ki, makyöz olarak gittiğim işler var; yeni yapılacak filmlerin ön hazırlıkları ve birkaç reklam filmi gibi… Sezen Aksu’nun turnesi devam ediyor, hala açık hava konserleri ve benim kendi konserlerim var. Yedi sezondur her Çarşamba Zarifi’deydik ama sezonu kapattık. Ramazan’da alışveriş merkezlerindeki işlerimiz ve festivaller derken hayat koşuşturmaca ile geçiyor. Bu yüzden de pek boş vaktim yok diyebilirim.

Makyöz, müzisyenlik, oyunculuk, yemek tarifleri... Gerçekte Suzan Kardeş kendini hangi kulvarda görüyor ve hangisinde başarılı olduğunu düşünüyor?

Asıl mesleğim makyözlük olduğu için o konuda hiç mütevazı olamayacağım. Aşçı değilim fakat on dört sene boyunca restoranım vardı. Yemek kitabını kız kardeşimle birlikte yaptık. Çok iddialı değiliz aslında. Çünkü biz kendi bildiğimiz şeyleri, özellikle Balkan mutfağını ön planda tutmaya çalıştık. Yemek kitabının ikincisi, albümlerin ise yedincisi yolda. Şarkı söylemenin de bana verilmiş bir hediye olduğunu düşünüyorum. Oyunculuk dersen; sinemanın içinde olmamdan dolayı bana güvendikleri için verilen rollerin üstesinden gelmeye çalışıyorum. Yeni sezonda yeni filmler var. İki filmde oynayacağım. Ama gerçekten en çok sevdiğim Suzan olmak aslında. Yani her yerden bir parça. Çünkü ben tek başına bir şey düşünemiyorum hayatımda. O yüzden de ben dağınık bir Suzanım, dağınık Suzan olarak yaşayacağım.

Samimi sanatçıların azaldığı bu dönemde kendinizi korumayı nasıl başarıyorsunuz ?

Öncelikle beni samimi bulduğunuz için teşekkür ederim. Evet böyle şeyler duyuyorum. Hoşuma gidiyor açıkçası, zaten başka türlüsü de bana yakışmaz. Çünkü hep sanat camiasının kulislerinde ve arka tarafında olan biriydim. Dolayısıyla seyircininin önüne çıkan sanatçı ve arkada onu hazırlayanlarla iç içe olunca, başka türlü olmamak gerekiyor bana göre. O yüzden de sevildiğimi hissediyorum. Sevildiğimi hissedince, kendimi daha da şımartıyorum o yüzden de rahatım. Samimiyet, rahatlığın verdiği bir duygu olabilir.

Kendinize güvenir misiniz?

Çok güvenirim, özellikle yapabileceğim şeyler konusunda… Ama hangi konuda güvenmek... Mesela çalışma gücüme güvenirim ama enerjin seni de bir yere kadar götürür. Bilgime güvenirim ama ben bilim adamı değilim. Kendi bildiğim konularla ilgili kendime güvenim tam. Her ortama da uyarım. Zaten meyhaneciyim. Uymamak elde değil.

Makyözlükte herkesin gerçek yüzünü görüyorsunuz aslında. Bu bir avantaj mıdır? Bize, gördüğümüz ve sevdiğimiz Suzan Kardeş’i mi gösteriyorsunuz yoksa bir makyaj hilesi var mı?

Biz aslında var olanı ortaya çıkarmaya uğraşıyoruz, fazla bir şey yapmıyoruz. Eğer bir tipleme ve plastik makyaj yapmıyorsak, sizin gördüğünüzü ben de görüyorum. Benim için çalıştığım oyuncular, şarkıcılar hiçbir zaman değişmediler. Hepsini nasıl tanıdıysam, seyirciye karşı da öyleler.
Tabii ki onlarla yakın olmak büyük bir avantaj. Çünkü yarattıkları her şeyin içinde bir zerre oluyorsun. Aldığı alkışta bir payın var, sanatçı sahneye çıkınca sana teşekkür ediyor. Dolayısıyla sen de o yaratılan şeyin içinde varolmanın keyfini yaşıyorsun. Ben de aynı gördüğünüz gibi biriyim. Benim de bir makyaj hilem var; kırmızı rujum. Rujum olmayınca kendimi gerçekten yorgun ve bitkin hissediyorum.

Suzan Kardeş’i nerelerde izleyebiliriz?

Seneye nerede olacağımızı bilmiyoruz. Ama belli olur olmaz sosyal medyadan paylaşacağız. Seksenler dizisi devam edecek, orada ve televizyon programlarında olacağım.
Bir de kendi programımız olacak. Arkadaşım Hoşgeldin devam ediyor.
Çarşambaları genelde şarkı söylemeyi seviyorum. Çünkü hafta sonları zaten her yerde iş var.
Biz genelde Çarşamba’yı tercih ediyoruz. Eylül’den itibaren Günay ve Hayal Kahvesi programlarım ayda bir devam edecek. Bizi takip edin.

Baktığımız zaman karşımızda kale gibi bir kadın var. Bu güzel kadının özlem duyduğu bir şeyler var mı?

Birçok şeye özlem duyuyorum… Zaman senden önce koşuyor ve sen yetişemiyorsun, geri de dönemiyorsun maalesef. Hayatımda geri dönmek istediğim bazı noktalar var. Yirmi yıl geriye gitmek isterim mesela ama şu anki halimden de memnunum.

Ailenizden bahseder misiniz biraz?

Biz beş kardeştik. İkisini kaybettik, şimdi bir kız kardeşim ve bir ağabeyim var. Göç eden bir aile olarak bir arada yaşamayı seven bir aileydik, hiçbir zaman birbirimizden kopmadık. Başka bir ülkede yaşamanın sıkıntılarını biz de yaşadık. Azınlık olduğumuz bir ülkede yaşadık. Kendi ana yurdumuza döndük. Tabii ki hayal kırıklıkları oldu ama bilemezsin ki hayat seni nereye savurur. Her şeyden memnun olmak lazım aslında.

Bu yoğunlukta başka proje planı var mı?

Var aslında. Daha açıklamadığım, hazırlığını yaptığım bir projem var. Onu da kış aylarının başında duyarsınız umarım.

Tecrübeniz kesinlikle tartışılmaz. Ama her insanın etkilendiği ve kendine model aldığı birileri vardır. Suzan Kardeş’in örnek aldığı birileri var mı acaba ?

Her insan bana bir şey öğretiyor. Hayatım boyunca hep bu şekilde olmuştur. Tiyatroculardan çok şey öğrendim. Mankenlerden çok şey öğrendim. Şarkıcılardan çok şey öğrendim. Oyuncudan, yönetmenden, ışıkçıdan, kameramandan, çaycıdan, set görevlisinden, figürasyondan, herkesten bir şey öğrendim. O yüzden de örnek alacağım çok insan var. Ama ben, örnek almak yerine herkesten bir şey öğrenerek yaşıyorum. Madonna olmak veya Sezen Aksu olmak istiyorum diyemem. Hayatta herkes bir tane. Atatürk bir tane, Sezen Aksu bir tane, Tolga Çevik, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Ayşegül Aldinç bir tane, bunlardan başka yok. Birine benzemek derken; kimse Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Zeki Müren olamaz. Sen kendin olmaya bakacaksın, esas lezzetli olan şey de bence o.

Pek çok dalda başarılı bir kadın var karşımızda. Sizce Türkiye, kişinin istediği işi yapması için uygun bir ülke mi?

Benim için çalışmak çok önemli. Mesela hayal kurmaktan korkuyor insanlar. Halbuki hayalini kur, sonra o hayalinin gerçekleşmesi için çalış. Basit bir yol. Yurt dışında herhangi bir yere de gitsen istediğini yapamayabilirsin. Her şeyin temelinde çok çalışmak var. Bir de yürürken birilerine çarparak yürümek de gerekli, tabii bu kaba kuvvet anlamına gelmiyor. O çarpmalar sana geri dönüyor. Evde oturarak kimseyi tanıyamazsın ve bir şey yapamazsın. Bir bakkala bile üç kere gitsen, apartmana üç kere beş kere girip çıksan bir şekilde insanlarla karşılaşırsın; maksat, hareketli ve hayatın içerisinde olmak.