Sayın Ganire Paşayeva, Azerbaycan Millî Meclisi'nin 3. dönem milletvekili olan Azerbaycan Türkü hukukçu, hekim, gazeteci ve siyasetçidir. Kendisiyle ve Jadore  Yönetim Kurulu Başkanı sevgili dostum Nezahat Kayışkan ile beraber dost sohbetinin yanında, röportajımızı gerçekleştirdik. Ganire Paşayeva çok kültürlü, hassas, zarif, güzel, akıllı, davasına sonuna kadar sahip çıkan ve sesini dünyaya duyurmak için elinden gelenin fazlasını bile yapan, milletvekili tanımının altını dolduran, örnek kadın dolu bir insan, kendisiyle yeri geldi hüzünlü yeri geldi neşeli konuştuk ama hep hassas ve açıktık, bu samimi röportaj ortaya çıktı, kardeşimiz dostumuz AZERBAYCAN milletvekili GANİRE PAŞAYEVA;

FUNDA ERMAN:  Azerbaycan Milletvekili Sayın Ganire Paşayeva, siz hassas bir milletvekilisiniz, konularla ilgilisiniz bu sebeple birçok etkinliğe de katılıyorsunuz. Kardeş, dost AZERBAYCAN’dan tüm Türk Devletlerine ve birçok ülkeye de gidip davanızı, davamızı anlatıyorsunuz.  Önce Vatan Gazetemizde de bu etkinliklerinize yer verdik, değerli yazarımız Sayın Kemal Sallı’ya da Gaspıralı İsmail Çalıştayında Ömür Boyu Gazetecilik Ödülünü , siz takdim ettiniz, siz de ödül aldınız, çok gurur duyduk. Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
GANİRE PAŞAYEVA: 
Ben 2. Dönemdir parlamentoda milletvekili olarak çalışıyorum. Ondan önceki bütün hayatım basında geçti. Televizyonda çalıştım, çeşitli programlar yaptım.

FUNDA ERMAN: Basın kökenli olmanızın faydasını görüyor  musunuz, milletvekilliğinizde, konuşmalarınızda, seminerlerinizde?

GANİRE PAŞAYEVA:
Tabii. Hayatımın basında geçmesinin çok büyük faydasını görüyorum. Benim programlarım, ekonomik, sosyal ağırlıklı programlardı. Uluslararası ilişkiler anlamda da, dünyanın çok ünlü isimleriyle de program yaptım. Çeşitli ülkelerde çalıştım, Irak, Afganistan Savaşı, Filistin, dünyanın birçok ülkesinde çalıştım. Basında çalışmak, bana, insanlarla rahat, iyi çalışabilmeyi, sosyal olarak herkesi tanıyabilmeyi, olayları daha iyi hissedebilmeyi, -çünkü devamlı politikanın içindesiniz, bilgi sahibisiniz-, analiz yapabilmeyi, geleceğe daha iyi bakabilmeyi sağladı. Bu konuda televizyoncular, gazeteciler basın grubu, aslında gayri resmi milletvekilidirler. Gerçekten basının içindeyse böyle. Ama herkes görevlerini tam manasıyla yapıyor mu, bu tartışılacak bir mesele, misyonunun dışında başka işler yapanlar da oluyor.
Ama basın demek ; halkın sesi demektir. Bizde parlamento, toplumun resmi sesidir, insanlar bizi seçer, ‘sen beni temsil et’ der, biz de onların sesini hem devlet içinde, hem dünyada daha iyi duyurmak için bir çaba sarf ederiz.

FUNDA ERMAN: Zaten siz, ‘milletvekili’ kavramının altını çok iyi dolduran bir kadınsınız. Üniversitelere, birçok ile gidip, insanlara davanızı anlatıyorsunuz, hep aktifsiniz.

GANİRE PAŞAYEVA:
Estağfurullah. Benim kalbim böyle, bu konulara daha çok önem veriyorum. Niye? Bizim toplumumuzda, kadının oynayabileceği roller bellidir. Azerbaycan’da , devlet kadın politikalarını çok iyi yürütüyor, bu çok önemli. Biz şöyle deriz; bir erkeği okutursun, bir kişi kazanırsın, bir kadın okutursun , bir nesli kazanırsın. Bilinçli toplum, bilinçli anneden geçer. Eğitimli toplum, eğitimli anne. Bir toplumun kalkınmasını istiyorsak, o toplumda kadınların kalkınmasına önem vermeliyiz. Bu ne demek, eğitim hayatıyla beraber, devlette, toplumda kadının rolü artacak. Yaradan nasıl dengelemiş, savaş zamanlarında da toplumda %50’ye yakın kadın, %50’ye yakın erkek var, neden? Çünkü, toplumun yarısı erkek, yarısı kadın, bir bedende düşünün, bir yarısı kadın, bir yarısı erkek yani birbirini bütünlüyor. Diyelim ki sol tarafınız zayıf çalışıyor, siz yeterince başarılı olabilir misiniz? Toplumda böyle, erkek tarafı çalışsın ama kadın tarafı zayıf olursa, toplum kalkınamaz. O yüzden kadınlar her alanda görev almalı. Zaman zaman yanlış düşünceler de olmuş. Kadın evinde iyi ev hanımı olmalı, iyi bir anne olmalı , evet olmalı, kadına değer biçenler, daha çok, kadın doktor, öğretmen olabilir , demişler ama kadın iyi bir iş kadını, iyi bir politikacı yani her konuda başarılı olabilir. Niye kadın iyi bir İçişleri Bakanı olmasın? Bunları Müslüman toplumları için söylüyorum, Avrupa bunları aştı. Kültür, eğitim, sağlık konularında kadınları görmek istiyorlar, kadın güvenlik bakanı, iç işleri bakanı olamaz mı? Ben bir yerlere gelmiş kadınların daha çok çalışması gerektiğine inanıyorum. Yanlış düşünceleri yok etmek için. Bu konularda, Müslüman toplumlarda, Azerbaycan ve Türkiye en öndedir. Bir kadın, iş kadını veya politikacı ise bir erkekten 3 kat daha fazla çalışmalı. Kadının en küçük bir başarısızlığında, ‘bakın kadın olduğu için başarısız’ diyebilirler, o yüzden kadınlar daha titiz olarak, daha da çok çalışarak, gelecek nesiller için, yanlış düşünceleri  yok edecekler. Başarılı, başarısız erkek de kadın da olabilir, bu insana bağlı bir şeydir. Bu sözü çok severim: Kişilik cinsiyet değil, şahsiyet meselesidir. Genç kadınlarla da konuşuyorum bu konuları. Ben bu yanlış ön yargıları aşma misyonu da taşıyorum. Kadınlar olarak böyle bakmalıyız.

FUNDA ERMAN: Kadınlar doğurgandır, bu  sebeple de aslında daha güçlü ve dayanıklıdırlar…
Ganire Hanım, Türkmenlerin sesini duyurabildiğine inanıyor musunuz?

GANİRE PAŞAYEVA:
Biz yardım edeceğiz. Ödül töreninde de söyledim, insanlar acı çekiyor. Bu ödülü Kırım Türkleri adına alıyorum, Doğu Türkistan Türkleri, evlerine dönemeyen Ahıska Türkleri, Irak , Suriye Türkmenleri adına alıyorum dedim. Onların sesini daha çok duyurmakta, bizler daha çok yardımcı olmalıyız. Niye? Sizin, bizim devletimiz var, biz güçlüyüz. O yüzden, nerde böyle kardeşlerimiz olursa, acılar yaşanıyorsa, onların yanında olmak ve dünyanın her yerinde sesleri olmalıyız, bu bizim görevimiz. Yapmıyorsak iyi kardeş değiliz. Daha çok şey yapmamız gerekir, biraz önce Suriye Meclis Başkanı ile görüştüm son durumları, insanlar birbirlerini öldürüyor, baskı altındalar, evlerinden uzaklar, yoksulluk, korku var, böyle yaşamak kolay değil. Biz bunu çok iyi biliyoruz. Azerbaycan’ da hassasız, bizim yaşadıklarımızı, çektiklerimizi çekmesinler istiyoruz. Biz onları çektik. Ermenistan, Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal ettiği zaman, sivil insanları, kadın, çocuk, yaşlı demeden acımasızca katlettiler. 1 milyon insanımız göçmen düştü. 8 milyon nüfusun 1 milyonu, yani her 8 kişiden 1’i, evini, işini kaybederek kaçmak zorunda kaldı. Çöllerde yaşıyorlardı. Herkes evini açtı, dostunu akrabasını aldı, çadırlar kuruldu. O yüzden bu haksızlığın, zulmün, o zor durumda kalmanın ne demek olduğunu anlıyoruz. O günler kalbimde hala. Müslüman ülkeler gerekeni yapmadı bence, o zor zamanda, ilaç, yemek, çadır yardımı yapmak onlar için zor değildi. Yıllar geçti ama hala kalbimde, nasıl yapabildiler diyorum. Sağ olsun destek veren kardeşlerimiz de oldu. Türkiyemiz, Pakistan destek oldu ama bazı ülkelerinde sanki umru olmadı. O yüzden de kardeşlerimizin manevi olarak da her konuda yanında olup, destek vereceğiz. Yanlarında olmamız gerekir, bu bizim borcumuz diye düşünüyorum. O yüzden biz Azerbaycan olarak, onların yaşadıklarının bir çoğunu yaşadık hayatımızda, zulmü, baskıyı yaşadık, onun için onların ne çektiğini çok iyi anlıyoruz. Dünyada zulüm yapanlar, insanları etnik kimliğine, dini inancına, hayat ve politik bakışına göre ayırmamalı, ben bir insanım! Biz Türk olmadan, Müslüman olmadan önce, bir insan değil miyiz? İnsanız. Onlar da her şeyden önce insandır. Eğer ben bir insanım diyorsa, her millete karşı, aynı yaklaşmalı.  Yoksa dünyada kötü bir durum yaşanır. Bunlar hep çifte standartların sonucudur. Ermenistanın yaptıklarına karşı, Türkler hariç, bazı devletler bize karşı bir şey yok dedi, 1 milyon insan evinde yaşayamadı, anne, baba, eş, kardeşinin kabrini ziyaret edemedi. Bir insan için bundan büyük tirajedi olabilir mi? Hangi ırktan, hangi dinden olursa olsun, olur mu, bu zulümdür. Dünyada artık insanlık çöküyor. Çünkü onlar önce insandır. Küçük çocuk, yaşlı, kadın zulüm yapılmasına, nasıl sessiz kalınır? Sesimizi bütün dünyaya daha çok duyuracağız. Ermenistanın bugün de devam ettirdiği, bu haksızlığa bu zulme karşı artık bir baskı yapın, insan hakları diyorsunuz, biz yapsak bunu, düşünün başak bir devletin %20 topraklarına girsek, 1 milyon insanı göçmen olsa, bırakın katletmeyi ki bizler böyle şeyler yapamayız, bütün dünya başımıza toplanır. O zaman bazı kişiler yapabilir, onlara kapılar açık, bazı kişiler de yapamaz derseniz, böyle dünya olmaz, kimse zulüm yapmamalı, dünya daha da kötü olur. İnsanlık için bütün dünyada sesimizi duyurmalıyız. Ben Afrika’nın kaç ülkesine gittim. Kendi tatilimi, Bodrum’da, Antalya’da, Avrupa’da da değerlendirebilirdim ama tatilimi Sudan’da, Somali’de, göçmen kampında geçirdim. Televizyondan seyrediyorsunuz, sizin ırkınızdan değil, inancı farklı ama o aç çocuğu gördüğünüz zaman, insan olarak dayanamıyorsunuz. İnsan baktığında, benden değil, ölüyorsa orda ölsün diyorsa, duygu olarak bir çöküş olursa, böyle bir dünyaya geldiysek, dünyada ciddi anlamda insan değerlerinde sıkıntı vardır.

FUNDA ERMAN: Teşekkür ederiz böyle bir misyon üstlendiğiniz için, sizinle gurur duyuyoruz, herkesin sizin gibi davranması, düşünmesi, hissetmesi gerekir, bir örneksiniz gerçekten kadınlar adına. Çok güzelsiniz, zarifsiniz, kendinize nasıl bakıyorsunuz, özel şeyler yapıyor musunuz?
GANİRE PAŞAYEVA:
Benim hayatım, gençliğimden bu yana, hep hayatımı kazanmak ile geçti, bizim hayatımız zor geçti. Türkiye’de çıkacak kitabımda da bir hikayem var, ‘Kaybettiğim Mutluluk’ diye. Ben gençliğimi, acılar içinde, savaş içinde kaybettim. İyi bir çocukluk, gençlik yaşayamadığım için yeni nesiller böyle olmasın istiyorum, yazık. 13 yaşındaydım, bizim kaldığımız evde baktım ki 30 kişi var, herkese yerde yataklar sermişler, ‘bunlar kim’ dedim. Herkes ağlıyor. Annem dedi, ‘bunlar kim deme, insanlar üzgün, Ermenistandan  bir şeylerini de alamadan kaçmışlar, buraya sığınmışlar, bunlar artık bu evin çok değerli misafirleri, kalpleri kırık’ dedi. Artık 13 yaşında çocuk gibi değil, büyük gibi düşünmeye başladım. 15 yaşına geldim, daha o acılar bitmeden, Sovyet tankları gelmiş Azerbaycan’da katliam yapmış. Ağabeyim üniversitede okuyor, O’nu bulamıyoruz, o kadar insan katledilmiş, O da öldürüldü mü diye düşünüyor insan. Ben babamın 2 gün içinde nasıl tüm saçlarının beyazladığını, yaşlandığını gördüm. Ben Ermenistan sınırında doğmuşum. Kendi arkadaşlarımı, aynı okulda okuduğum arkadaşlarımı kaybetmişim, bazısı sakat kalmış, kolu yok, bacağı yok. Hiç suçları yoktu, kendi evlerinde yaşıyorlardı, katledildiler. Çoğu okul arkadaşımın kabri bile yok. Anneler çocuğumun bir kabri olsaydı da gidip ağlasaydım diye üzülürler. Ben seçim bölgeme giderim, köylülerimin düğününe katılırım, oyna derler, kalkmam. Çünkü o kadar arkadaşım şehit olmuş, anneleri orda, ben düğünde oynadığım zaman, beni görürler, benim çocuğumda bu yaştaydı derler, diye, onları incitmemek için, özür dilerim, yapamam derim. Onların kalplerini kırarsam, kaldıramam. Okul arkadaşlarımın kolu yok, bacağı yok, orda duruyor, nasıl bunu yapabilirisiniz? Gençlik döneminizi paylaşmışsınız. O yüzden biz hem okuduk, hem çalıştık, hem mücadele ettik. Dış görünüşümüzü düşünmedik. Yetiştirilme şeklimize göre, insanın iç güzelliği önemli diye öğretildi bize. İçi güzel olsa, sade bir elbise giysen, o şık durur. Çok ilgilenme zamanımızda çok olmadı açıkçası. Tabii ki bir kadın,  insan olarak temiz, bakımlı olmalı.

FUNDA ERMAN: Yansımış zaten iç güzelliğiniz dışınıza ☺

GANİRE PAŞAYEVA:
Markalar düşkünlüğümüz yok, yakışsın bana yeter. Moda olsun ama bana yakışmıyorsa demek ki, bunu giymeyeceğim. Jadore başka ablam dostum sevgili Nezahat Kayışkan beni giydiriyor, sağ olsun bazı arkadaşlar bizi teşvik ediyor. Azerbaycan’da da bir arkadaşım beni destekliyor ve Nezahat ablam. Bir kadının kendine bakması da önemlidir. Ama kadının her şeyi bırakması, işlerini bırakması, bencil bir tavırla, kendine odaklanmasını kabul etmiyorum. Bazen de yaşlı bir kadın bir çok ameliyat yaptırır, abartmamalı (estetik)

FUNDA ERMAN: Kitaplarınız hakkında da bilgi alalım sizden.

GANİRE PAŞAYEVA:
Ben çok farklı konular hakkında kitap yazıyorum. Politik, bilimsel, roman, şiir de yazıyorum, her  alanda kitaplar var. Gazetecilik kökeninden geldiğim için yazmayı seviyorum. Her gün yazı yazıyordum ona açlığınız oluyor. Türk Dünyasında, Atatürk ile ilgili dünyanın kaybettiği büyük lider hakkında, Adım Adım Türk Dünyası diye, Türkiye’nin çeşitli illerini içine alan kitaplar da yazdım, Bursa, İznik, Bayburt’a kadar uzanan… Modern Evliye Çelebi tarzında...  Kıbrıs Türkleri, Rauf Denktaş hakkında kitabım var. Tasavvuf yönünde kendime yolculuk yapıyorum. Çünkü dünyadaki en zor yolculuk, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. Kendime yolculuk serisinden sonra Hesap Vakti ve O, Yaradan’a böyle yazıyorum, gücüm yettikçe.

FUNDA ERMAN: Dolu dolu bir insansınız, paylaşımlarınız da bizim şansımız.

GANİRE PAŞAYEVA:
inşallah Türkiye’de kitabımız çıkacak, bir şiir ve öykülerden oluşan iki kitabım çıkacak. İnşallah Türk okuyucuları da beğenir, sever, ben de mutlu olurum. Kitaplar yayınevinde inşallah size de hediye ederim.

FUNDA ERMAN: Önce Vatan Gazetemiz hakkındaki düşüncelerinizi de sorayım?

GANİRE PAŞAYEVA:
Çok güzel, böyle gazetelere ihtiyaç var. İsmail Gaspıralı’nın ölümünün 100.yıl toplantısındaydım. Bütün Müslüman ülkelerinde ilk gazete Azerbaycan’da çıkmış. Hasan Zerdabi büyük üstad, tüm Müslümanların aydınlatılmasında büyük misyonu olmuş. Gaspıralı Tercüman çıkaracak, Hasan Bey nasıl bir gazete olur diye düşüncesini soruyor, O da büyük Gaspıralı’ya bir söz diyor : İsmail, sadece bir şeyi unutma, halk gazete için değil, gazete halk içindir! Halkı doğru yolda bilinçlendiren, halkın kalkınmasına, aydınlatılmasına hizmet eden gazeteciliğe her zaman ihtiyacımız var. O yüzden bu konuda ben size hep başarılar dilerim. Azerbaycan’a davet ediyorum, çok istiyorum gazetenizde de ziyaret sonrası Azerbaycan yazıları daha da artsın.

FUNDA ERMAN: Çok teşekkür ediyorum. Her zaman dost ve kardeş Azerbaycan’ın yanındayız ve sevgiyle kucaklıyoruz. İki devlet tek millet, diyoruz.
GANİRE PAŞAYEVA:
Ayrıca basında kadınların olmasını çok iyi değerlendiririm. Basın kadınların üzerindedir, yöneticiler erkek ama basını tutan hep kadındır. O yüzden kadınların basında olması çok önemli. Size de bu güzel misyonda, kaç yıldır yürüttüğünüz başarınızı kutluyorum daha büyük başarılar diliyorum.

FUNDA ERMAN: Çok teşekkür ederim, çok zarifsiniz, bu samimi ve duygu yüklü sohbet için de çok teşekkür ederim. En kısa zamanda yine beraber olmak dileğiyle.