BURHAN AKDAĞ

İSTANBUL

İlki 1988 yılında gerçekleştirilen ve geride kalan süreçte pek çok ünlü ismin çıkış noktası olan Best Model of Turkey yarışmalarının bu yıl 34’üncüsü yapılıyor. Klasikleşen ve pek çok gencin gösteri dünyasına adım atmak için ilk adım olarak gördüğü yarışmanın eleme süreci bu kez ilginç bir tartışmanın odağı oldu.

Yarışmanın önce sosyal medyaya sonra da yerel ve ulusal basına yansıyan bazı fotoğrafları tartışma yarattı. Gündemde üst sıralara çıkan ve çok tartışılan o karelerin kaynağı ise benim jüri üyesi olmam dolayısıyla yer aldığım elemelerde çektiğim fotoğrafları sosyal medyada paylaşmamdı.

Söz konusu fotoğraflarla ilgili herkes kendince bir yorum yaptı. Klavye kahramanları kendince alay etti, akla hayale gelmedik benzetmeler yapıldı. Tabii icraatta hiçbir işin ucundan tutacak beceriye sahip olmayan bu insanların işin içyüzünü bilmeden klavye başında atıp tutmaları sosyal medya kirliliğinin bilindik bir örneği olduğu için öncelikle herkesin eteğindeki taşı dökmesini bekledim…

Tabii ki o görüntülerin bir açıklaması vardı.

Bu sene 34’üncüsü düzenlenen ve kurumsal yapısı oturmuş, Türkiye’nin en önde gelen bence tek yarışması olan Best Model’i hiç sektirmeden ilk gününden bu yana izlemiş bir gazeteci olarak organizasyonun her aşamasının kusursuz bir şekilde planlandığını yakinen biliyorum.

O görüntüleri bizzat çeken ve sosyal medyada paylaşan kişi olarak böyle eleştiriler geleceğini tahmin bile edemezdim çünkü bir anı olarak o an emprovize gerçekleştirilmiş bir fotoğraf çekimiydi. Hatta bazı karelerin selfie olması zaten bunların profesyonel olarak servis edilmek üzere çerçevelenmiş fotoğraflar olmadığını da ortaya koyuyordu.

Evet, o kareler benim jüri üyesi kimliğimle hatıra babında çektiğim fotoğraflardı ve yine kendi sayfamda paylaştım o güne dair geleceğe bırakacağım mühürlenmiş bir anı olarak…

Medya mensupları yakından bilir ki ben gazeteciliğin yanı sıra PR çalışmaları da yapıyorum ve profesyonel olarak tanıtımını üstlendiğim kişi ya da kurumlar için medyaya servis yaptığım oluyor. Eğer bu karelere profesyonel olarak servis etseydim yerel ve ulusal basına o zaman Best Model’in kurumsal kimliği sorgulanabilirdi ama ortada bir servis olmadığına göre bu karelerin özel ve kişisel olduğu aşikârdır…

Ama yapılan yorumlara baktığınızda sanırsınız ki Best Model çadır tiyatrosu gibi iş bilmez bir ekip tarafından yönetiliyor. Oraya bir umudun peşinde gelmiş sırım gibi delikanlılar, servi gibi kızlar küçük düşürülüyor, onurlarıyla oynanıyor…

Ben sizlere olayın içyüzünü anlatayım; bir kere bu bir final değil, yarı final elemeleriydi. Bu sene yarışmaya erkekler daha fazla başvuruda bulunmuş ve elemelerde 79 kadın ve 196 erkek yarışmacı finale kalabilmek için ter döküyordu.

Yarı final elemelerinin yapıldığı otelin salonunda kızlı erkekli toplamda 275 aday ayakta heyecanla sıralarının gelmesini beklerken 15 dakikalık bir zaman diliminde gerçekleşen kişisel bir çekimdi o kareler… Doğallıkla Best Model’in kurumsal kimliğiyle hiçbir şekilde bir ilgisi de yoktu…

Çok kısa bir zaman dilimine sıkışan o anı çekimi anında kızlar podyum disipliniyle arkaya omuz omuza yerleşince onlardan çok daha kalabalık ve uzun olan erkek adaylar büyük bir centilmenlik örneği göstererek tamamen doğaçlama ve kendiliğinden onların önüne yere çöktüler, dizlerinin üstüne oturdular.

Ben de bu samimi anı ölümsüzleştirdim, geleceğe kalacak bir anı olarak deklanşöre bastım. Olayın özü budur başkaca hiçbir anlamı da yoktur…

Yapılan kötü niyetli yorumları görünce ilk şaşıran ve üzülen ben oldum. Oraya birer Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Burak Özçivit, Güzide Duran, Deniz Akkaya, Deniz Pulaş olmak hayaliyle gelmiş olan gençleri küçük düşüren de aslında sosyal medyanın acımasız yorumları oldu…

Neredeyse 40 yıla yaklaşan medya serüvenimde pek çok badire atlatmışımdır ama benim bir paylaşımım ya da yaptığım bir haber nedeniyle bu kadar insanın etkilendiği başka bir olay hatırlamıyorum. Belki de bu yazıyı okuduktan sonra o yorumları yapanlar sosyal medyadaki kirliliğin insanların hayatlarını nasıl etkileyebildiğini görür ve bu olay bir milat olur ve insanlar o klavyelerin başına oturduklarında biraz daha insaflı davranırlar diye ümit ediyorum…

Herkes benim bu fotoğraflarla ilgili bir açıklama yapmamı bekliyordu. Ben yukarıda olayın özünü açık bir şekilde özetledim ve o alaycı ifadeleri kaleme alan klavye kahramanları bu satırları okuyunca umarım biraz utanırlar.

ŞÖHRET FABRİKATÖRÜ ERKAN ÖZERMAN

İçinde Best Model geçen bir yazı kaleme alınca Erkan Özerman’ı anlatmadan olmaz. Ben kendi adıma Erkan Özerman’ı bir kez daha kutlamak isterim. 1988 yılında başlattığı Best Model organizasyonları hem Türkiye hem dünya ayağıyla bugüne dek hiç sekmeden geldi. Ben ve diğer pek çok medya mensubu arkadaşım da bu yarışmaları ilgiyle izledik. Çünkü bu yarışmalar Türkiye’de podyum başta gösteri dünyasının pek çok alanına çok güzide isimler yetiştirdi. Bizlerin de ekmeğini çıkardığı ünlüler dünyasını zenginleştirdi.

Aynı zamanda nikah şahidim olan Erkan Özerman ağabeyimin, “Jüri üyesi olur musun?”  diye açtığı telefonla bir saniye düşünmeden Bodrum’dan İstanbul’a uçtum.

Bugün sanat dünyasına baktığımız zaman adını duyuran, şöhret basamaklarını birer ikişer koşarak tırmanan isimlerin çoğu Best Model yarışmasından çıkmıştır. Sanıyorum 150 yakın isim bu yarışma, bu organizasyon sayesinde adını duyurma şansı buldu…

Kimler bu isimler hiç düşündünüz mü? İşte ilk aklıma gelenler;

Bayanlarda, Deniz Akkaya, Güzide Duran, Şenay Akay, Hande Subaşı, Ebru Güzel, Tuğçe Güder, Hatice Şendil, Eylem Şenkal, Nilay Dorsa, Ebru Ürün, Deniz Pulaş, Esin Moralıoğlu, Begüm Özbek, Gül Gönen, Şebnem Sürücü, Didem Uzel, Sibel Tan, Maide Erçelebi, Sema Şimşek, Eylem Çeliker, Burcu Kutluk, Tuğba Karaca, Şenay Akın, Irmak Atuk, Fatma  Yaman, Sinemis Candemir, Selma Ergeç, Esra Erol, Begüm Kütük, Fatoş Kabasakal, Ebru Öztürk, Simge Tertemiz, Şebnem Sungur, Fatoş Seğmen, Tuğçe Sarıkaya, Ece Sükan, Melisa Aslı Pamuk, Leyla Lydıa Tuğutlu, Fulya Keskin, Eyşan Özhim, Senem Kuyucuoğlu, Ece Gürsel, Ece Filiz, Yelda Kara, Tuğba Melis Türk, Sezgi Sena Akay, Ayşenur Özkan, Cansu Melis Karakuş, Yağmur Aydan, Gizem Kayalı, Aslıhan Karalar, Türkan Sultan, Derya Ekşioğlu

Erkeklerde; Kenan İmirzalioğlu, Kıvanç Tatlıtuğ, Çağatay Ulusoy, Tolgahan Sayışman, Burak Özçivit, Burak Hakkı, Alp Kırşan, Berke Hürcan, Faik Ergin, Çağdaş Karasu, Mehmet Akif Alakurt, Mert Öcal, Serkan Tan, Fatih Cansız, Volkan Kademlioğlu, Vahe Kılıçarslan, Cengiz Coşkun, Çelik Erbay, Hasan Yalnızoğlu, Tolga Öncü, Emre Kızılırmak, Erkan  Meriç, Berk Oktay, Tolga Karel, Oğuz Galeli, Mert Kılıç, Gökhan Keser, Fatih Hürkan, Özgür Torun, Birkan Sokullu, Yasin Soy, İlhan Şen, Yahya Doğu Demir, İbrahim Gayberi, Furkan Palalı, Berk Atan, Burak Çelik, Caner Tanrıverdi, Yılmaz Kunt, Onur Seyit Yaran, Efe Sorarlı, Ulaş Özgür Aslan, Tolga Kandemir

Best Model yarışmalarıyla üne kavuşan isimler saymakla bitmiyor. Erkan Özarman’a boşuna şöhret fabrikatörü dememişler. Peki, kim bu Erkan Özarman diye baktığınızda ardında çok sıkı bir eğitim ve kariyer gözlerinizin önüne seriliyor.

Moda organizatörlüğü, menajerlik, müzik editörlüğü, yapımcılık alanlarında da mesleki yaşamını devam ettirmiş olan Erkan Özerman eğitimine önce Galatasaray Lisesi, daha sonra Université Paris VIII Sosyoloji Fakültesi'nde devam etmiş ve Paris Siyasal Okulu'ndan mezun olmuş.

Fransa Devlet Liyakat Madalyası sahibi, Oscar de France ödülü almış olan Erkan Özerman'ın ayrıca farklı ülkelerce verilmiş olan pek çok madalyası da bulunuyor. Fransa ile Türkiye arasında adeta bir kültür-sanat elçisi gibi çalışan Erkan Özerman’ı yazmak, onu bu sınırlı satırlara sığdırmak mümkün değil. Buradan biyografi yazarlarına bir çağrıda bulunayım. Erkan Özerman’ın hayatını hakkıyla yazacak kişi çok satanlar raflarının müdavimi olacaktır.