Lefter’in arkasından ağlayanlar…

Abone Ol
Sabah uyandığımda, güne düşen kar taneleri dışında her şey, her zaman ki sıradanlığındaydı ve ben mutfağa kahvaltı hazırlamak üzere gittim.

Her zaman ki gibi televizyonun düğmesine basıp keyifli bir sohbeti dinlerken, çayı ocağa koydum.

Sohbetin ortasında Şükrü Saraçoğlu stadına bağlanıldı.

Efsane futbolcu Lefter’e yapılan tören yayındaydı. İlk görüntüler tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. Genç futbolcular, bir devi yeşil sahalara son kez, son golünü atması için getiriyorlardı.

Öylesine törenin içine girdim ki, sanki Lefter’in arkadaşı, sanki onun can dostu gibiydim ve kahvaltıyı hazırlamayı bırakıp öylece oturup kaldım televizyonun karşısında.
Derken, torununun  dedesine olan duyguları beni alıp götürdü.
Gözlerimden istem dışı akan yaşları fark ettiğimde şaşırıp kaldım.

Ağlıyordum…Lefter’in torunu yutkunarak, sesi titreyerek; çocukken Atatürk’ün başını okşamasının onun dimağındaki en güzel anılarından biriydi. Diyordu.

Hele de “hoş geldin demek güzeldi şimdi güle güle demek zor” cümleleri stadyumda bulunanları gözyaşına, duygu seline boğdu.

Sevgiyle, dolu dolu, üretken, hoşgörülü, vefakâr olmak ve yılmadan çalışmak karşılığını buluyor.
O yaşarken bunları bilerek bu dünyadan göçüp gitti. İnsanların kıymeti genelde onlar bu dünyadan gidince anlaşılır.
Bu sefer öyle olmadı.

Hayatı yaşayıp bitirince de sen tamamen bu dünyadan gitmiyorsun aslında.

Ektiklerin, anıların, dik duruşun, yazıların, sözlerin geçmişe ve geleceğe damgasını vuruyorlar.

Damganın nasıl olacağı senin karakterin, ahlakın, hayata bakış açınla ilgili oluyor.

Allah herkese böyle cenaze töreni nasip etsin. Diyenleri çok duydum.

Bende şunu söyledim.

Çok zor gelecek ama herkes şöyle bir durup, kendi cenaze törenini düşünse ve kuşbakışı seyretse neler görürdü.

Kimler arkamdan ne söylüyor, ne düşünüyor, kimler arkamdan ağlıyor.

İnsanı ürküten bu tablo bundan sonra nasıl olmanız/olmamız gerektiği konusunda ipucu veriyor, tabi alabilene/anlayabilene…

İşte yaşamın anlamı budur belki de. Yılmadan, korkmadan, severek yaşamak hayatı dürüstçe, ilkelerinden ödün vermeden…
Şimdi bir fırsatınız var aslında. Çok geç demeden, yapamadıklarınızı yapın.
Konuşamadıklarınızı konuşun. Sevdiklerinize kucak açın.

Kendinizi sevin. O en güzel enerjiler bedeninizden, ruhunuza doğru aksın.

Nasıl görünmek istiyorsanız öyle olun. Maskeleri atarak yeniden başlayın hayata.
Ordinaryüs olmak yürek ister.
Son golünü ‘sevgi yumağı olarak’ yüreklere attı ve öyle  gitti.