Hemen hemen her kış aynı faciayı yaşıyoruz! İnsanlara karşı insafı kalmamış olan toplumumuzdan, kuşlara karşı merhamet beklemek herhalde safdillik oluyor. Gazetemizin bulunduğu Güngören ilçesinde de geçmiş kışlarda, bu tür “Kuş Ölümleri” faciası yaşanmıştı! Belediye Başkanından bizzat rica etmiştim, kuşlar için parklara asılabilecek korunaklar-yuvalar yaptırılmasının iyi olacağını söylemiştim. Fikrimi olumlu bulmuşlardı(?) ama Devlet(!) işlerinden fırsat kalıp, köpeklerle-kuşlarla ilgilenememişlerdi. İçinde insani duygusu kalan her bireyin, yüreğinin burkulduğuna inanıyorum. Sıcaklığın eksilere düşmesiyle, kuşlarda görülen toplu ölümler, aslında çevreye olan duyarsızlığımızın en somut göstergesidir. Medeni ülkelerin parklarında, kuş ve güvercinler için asılan barınaklara sıklıkla tanık olmuştum, aynı duyarlılığı bizim yerel yönetimlerimizin de uygulamasını teşvik etmek ve uyarmak insanlık görevimiz olmalıdır. “KUŞLAR ÖLMESİN!” diyelim ve her birey olarak, bu fikrin yaygınlaşmasına katkıda bulunmalıyız. Geçenlerde yine basında bir haber vardı, İstanbul’da bir sapık kargaları öldürüyordu? Martıların, kargaların veya akbabaların doğayı korumak ve çevremizi temiz tutmak konusunda ne denli katkılarının olduğunu unutmamamız gerekir. Tarımsal ilaçlamalar sonucu kırsal alanlarda kuşların kitlesel ölümlerine yol açılması, çekirge ve bir sürü zararlı haşerenin çoğalmasına yol açtığının pek çoğumuz farkında bile değiliz. Kırım-Kongo ateşli hastalığına yol açan kenelerin de çoğalmasının ana nedeni, kuş gribi veya tarımsal ilaçlamalarla, kuşların azalmasından kaynaklandığına dikkat etmeliyiz! Kuşlara yapacağımız iyilik, aslında kendimize yapacağımız iyilikle eş anlamlıdır! Lütfen biraz insaf, lütfen kuşlar ölmesin!