Biz seçim-sayımla uğraşırken uluslararası alandaki gelişmeler hızla aleyhimizde gelişiyor... Bir yanda Rusya’dan S400 hava Savunma Füzelerinin alınmasının yarattığı tepkiyle ABD’nin F35 uçak projesinden Türkiye’yi dışlaması, ABD Başkanı Trump’ın tehdidi, Doğu Akdenizin enerji yataklarının paylaşımı için Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail, Mısır ve ABD arasında kurulan ittifaklar, Karadeniz’de bulunan çok sayıdaki ABD savaş gemileri, Suriye’nin kuzeyindeki PYD/YPG-PKK varlığını müttefik olarak ilan eden ABD’nin muazzam miktardaki askeri malzeme , silah ve mühimmat desteği, Fransa’nın ermeni yalan ve iftiralarını kabul etmesi, İtalya’nın aynı yolda olması, AB ile soğuyan ilişkiler, ABD’nin İran’a yaptırımlarına zorlaması ve malesef bozulan piyasalar, artan işsizlik ve ekonomik durgunluk...

Gerçek gündemimiz bunlarken, 57 milyon oyu birkaç saatte sayan Türkiye iki ilçedeki oyların sayımını 19 günde tamamlayamaması  son derece trajıkomik... Her şeyi siyasete bağmaktan bir an önce vazgeçip sorunların ve yakın gelecekte sorun olabilecek konuların çözümü için enerjimizi toplayıp el birliğiyle işe başlamalıyız.

ABD’nin başkanı Büyük İsrail projesinin taşeronluğuna soyunmuş, önce Kudüs’ün yahudilerin başkenti kabul eden kararnameyi imzalamıştı, şimdi de İsrail’in Suriye’de işgal ettiği Golan Tepeleri için aynı haltı yemekte. Hemen sonrasında Kudüs’teki Yahudi yerleşimlerini de tamamlayıp, bölgenin gerçek sahibi olan Filistinlileri tamamen temizlemeyi amaçlamaktadırlar. Zaten İsrail’in 1947’den buyana demografik haritasını incelerseniz toprakların safha safha nasıl el değiştirdiğini net olarak görüyorsunuz...  Biz bunları görüyoruz ama başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri kğresel efendilerin hizmetinde İslama ihanet etmekte ve İsrail politikalarına destek olmaktadır. Ama sorarsanız onlar müslüman!!! Hani müslüman müslümanın kardeşidir demişti Hz.Peygamberimiz...

Müslümanlık kardeşlik için yeterli olsaydı I.nci Dünya Harbinde bu sözde din kardeşlerimiz, kalleşlik edip Hristiyan İngilizlerle işbirliği yapmaz, Müslüman Osmanlı askerlerini arkadan vurmaz, Peygamber’in mezarını ve kutsal mekanları canı pahasına, açlık ve yoklukla koruyan, islama ihanet etmezlerdi. Kıbrıs davasında, Bölücü terörle mücadelemizde hep aleyhimizde olan, düşmanlarımızla işbirliği yapmaktan utanmayan bu sözde din kardeşlerimizi Allah’a havale ediyorum. Herhalde devletimizin ilgili ve yetkilileri de gerçekleri görüyorlardır.

Uluslararası platformada Türkiye’yi Doğu Akdenizden silmeyi, Suriye’den dışlamayı, Ege’de Yunanistan’ın  kendine ait olmayan adaları işgal etmesi, anlaşmalarla silahsızlandırılmış olan adaları silahlandırması, kıta sahanlığı, hava sahası, karasularını 12 mile çıkarma girişimlerini ve Kıbrıs’ı Rumlara terketmeyi  kabul ettirmeye çalışılmaktadır.

1 Mart teskeresiyle başlayan ABD’nin Türk düşmanlığı, Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilmesi, Ergenekon, ve balyoz davalarıyla Türk Ordusunun, cemaatler eliyle kurumsal yapıların ve devlet kimliğinin çökertilmesi ve 15 Temmuz’daki FETÖ darbesiyle ve sonrasında ekonomik operasyonlarla devam eden bir tezgahın muhatabıyız. İçerde kimseyi ötekileştirmeden, liyakat esasına göre , haktan ve hakkaniyetten, hukukun üstünlüğünden taviz vermeden, yolsuzluklara karşı durarak, birlik ve beraberlik içinde, aklın ve bilimin ışığında, Atatürk’ün yolunda mücadele edersek bu sorunları aşarız.

Siyasetin oy sayımından kurtulup, bu gibi gerçek milli meselelere kanalize olması, yakında yine karşımıza çıkarılacak bölücü teröre kalıcı çözümler üretmesi, Türk Milleti’nin genel arzu ve beklentisidir.