Son günlerde özellikle baktığımız zaman Ortadoğu’da güçler dengesi bir hayli artmış durumda. Artık herkes bütün kartlarını açıktan oynuyor. Ortadoğu’da bir yandan Neo-con’ların yani Derin Amerika’nın faaliyetleri devam ederken, bir yanda da İngiltere ve İsrail’in çalışmaları da devam etmekte. Küresel kaoscuların ise bütün planlarının merkezinde ise Türkiye bulunmaktadır. Hal böyleyken bölgede Türkiye’ye alternatif yaratmak isteyen bazı derin güçler ise İran kartını sahada diri tutmak için çalışmalar yapmaktadır.
Daha önceki yazılarımızda da belirttiğim gibi İran bu bölgede Türkiye’nin bölgesel bir güç olmasını asla istememektedir. Bu bağlamda baktığımız zaman İran bunun için son zamanlarda bir gözünü Ulusalcılara (Rusya vs.), bir gözünü de Küreselcilere (Neo-Con’lar) kırpmaktadır. Ancak bu topraklarda bir gözünü Ulusalcılara, bir gözünü de Küreselcilere kırpamazsın. Sadece bir yere kadar devam eder bu güç dengesi. Sonrası ise tarihle sabittir: “Uçurum”
Türkiye ise son dönemde bazı politikaları nedeniyle Küresel kaoscuların sinirlerini bozdu. Özellikle Küresel Kaoscular Obama ve Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de Fırat’ın batısı (Halep, Cerablus, İdlib) konusunda Türkiye lehine bir karar alması bu nefreti ve siniri körükleyen husus olmuştur. Öyle ki üste de değimiz gibi bu hadiseden sonra İran’ın bir anda tepki göstermesi, İngilizlerin ise kendi basınlarında bu hususu duyurması tesadüf olmasa gerek… Benim anladığım kadarı ile Derin Amerika (Küresel Kaoscular-Neo-Con’lar) ile Amerika arasında da bir savaş var. Bunun tezahürlerini bölgede görmek mümkündür. Özellikle bölge politikalarının merkezinde olan Türkiye’de!
Küresel gücün ve sermayenin, parası var, bankası var, finans kuruluşları var ama bir ordusu yok! Turuncu devrimde Soros gibi kişilerin büyük maddi desteği vardı ama sonuç bir yerden sonra kurulan hükümet gidiyor. Bu bağlamda baktığımızda analiz gayet yerinde… İstediğin kadar ekonomik gücün olsun, eğer Ordun yoksa kalıcı olamazsın! Bu yüzden politikaların bu bölgede Ordular üzerine olması da tesadüf değildir. Bu kadar taşeron örgütün bu bölgede olması da bu bağlamda dikkate değerdir.
ABD’nin bir dönem CIA Başkan Yardımcılığı’nı yürüten, Türkiye’de ise 1980 sonrası CIA İstasyon Şefi olarak görev yapan Graham Fuller de son dönemde yaptığı açıklamalarda bazı gerçekleri göz önüne seriyor. Graham Fuller: ‘’Ak Parti, bazı politik konularda Washington ile anlaşmazlıkları ifade etmede daha cesur ve açıksözlü oldu. Türkiye bu açıdan bağımsız bir çizgide hareket etme eğiliminde. Ben de Türkiye’nin çıkarları açısından bunu sonuna kadar destekliyorum. Bölgenin istikrarı için Türkiye her zaman desteklenmeli ve önü açılmalıdır.’’ Fuller’in bu sözleri hiç de yabana atılacak cinsten değildir. Bu sözde de görmekteyiz ki, Küresel Kaoscular yani Neo-Con’lar ile Amerika arasında çatışma devam etmektedir. Bu çatışmanın ve politikanın odak noktasında ise Türkiye vardır.
Obama’nın Fırat’ın batısı konusunda Türkiye ile anlaşması ve sonrasında gelişen olayları da iyi analiz etmek gerekmektedir. Özellikle Küresel Kaoscular ve Uluslararası Ulusalcıları iyi takip etmek lazım.
Türkiye’yi Ortadoğu’da hiç olmadığı kadar önemli bir sınav beklemektedir. Bu gerçek noktasında unutmamamız gereken önemli şey ise birlik ve beraberlik içinde olmamızdır. Bugün artan Pkk Terörünün de arkasında başta Küresel Kaoscular yani Derin Amerika ve gözünü hem Ulusalcılara hem de Küreselcilere (Hangi Devlet olduğu malum) kırpanlar var.
Ve son söz: “Herkesin bir hesabı var ama Allah’ın da bir hesabı var. Allah daha Nurunu tamamlamadı.”