Etnik veya din temelli terörün harekat alanına dönüştürülen ülkemizde yaşanan eylemler, yüreğimizi kanatıyor. Haçlı İttifakı ve yerli işbirlikçileri’nin yürüttüğü uluslarası  operasyonun hedefi oldu Türkiyemiz... 
Fransız ihtilali ve daha sonra sanayi devrimi ile ortaya çıkan gelişmeler geçen yüzyılda imparatorlukları tarihten silmişti. Yüz yıl önce zamanın büyük devletlerinin çıkarlarına göre çizilen haritaların miadını doldurduğu ve yeniden çizilmeye çalışıldığı günümüzde, yangının alevleri yavaş yavaş bizi yakmaya başladı... Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç, Ankara, İstanbul-Sultanahmet bombalamalarından sonra Ankara’da servis araçların yapılan son bombalı saldırıların hedefi Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyetidir. Bu vesileyle her gün yaşanan terör eylemleri sonucu şehit edilen asker ve polislerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk Milletine sabırlar diliyoruz.
Necip Fazıl Kısakürek’in “öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya” şiirinde bahsettiği gibi, Türk Milleti kendi vatanında dört taraftan yapılan saldırıların kurbanı oluyor. Milyonlarca mülteciye özgürce yaşayacağı güvenli bir yuva ve gelecekleri için umut kapısı olmasına rağmen, kendi ülkemiz cehenneme döndü, çünkü küresel şeytan ve işbirlikçileri sürekli ateşe odun atıyor. Sanal ortamda bir hanım; “kalabalık yerlerde patlatılıyoruz, Tenha yerlerde tecavüze uğruyoruz, anne nasıl yaşayacağız bu ülkede?” diyor... Bir diğeri de  “Bu topraklar çok hain gördü ama bilinmeli ki TÜRK MİLLETİ, HEPSİNİ TARİHE GÖMDÜ” diyerek samimi vatandaşlarımızın duygularını yansıtıyor.
Adı terör olsada küresel güçlere karşı ilan edilmemiş bir savaş yaşıyoruz. Karşımızda düşmanca davranan ve Türk’ün bu coğrafyadaki varlığını hedef alan bir ittifak var. Adı IŞİD, PKK, PYD, DHKPC vs ne olursa olsun bir takım taşeronlar malesef ülkemizin kalbinde dahi sansasyonel eylemler yapabilmekteler. Olağanüstü günler yaşa- maktayız. TÜRKİYE, dış boyutlarını gözardı edemiyeceğimiz iç ihanetle karşı karşıyadır. Siyasi görüş ve düşüncesi ne olursa olsun hepimizin ortak tavır alması gerektiği bu günlerde terörü kınama bildirisini dahi imzalamayan HDP gibi bir partinin varlığı çok düşündürücüdür. Büyük Önder ATATÜRK’ün önderliğinde Türk'ün ve Türklüğün ölmediğini, ölmeyeceğini geçmişte yaşayarak tüm dünyaya göster- miştik. Gerekirse birlik ve beraberlik içinde, aziz milletimizin üzerinde kurgulanan oyunları ve çirkin hesapları yine boşa çıkaracağımıza inanıyoruz.
Rusya tehditler savurmakta, Suriye, İran, Irak karşımızda yer almakta, ABD kara gücü olarak değerlendirdiği PYD’yi açıktan desteklemekte. Rusya, sığınmacıların barındığı sivil yerleşim birimlerini, hastaneleri, yardım konvoylarını bombalarken yaşanan bunca insanlık trajedesine ses çıkaramayan Birleşmiş Milletler utanmadan bize "Halep'ten kaçan sığınmacılara kapıları açın" diyebilmekte. Aynı BM. terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’ye ateş açmayın diyebilecek kadar ileri gitmektedir.
Amerika ve Rusya’nın yardımı ve Esad’ın desteğiyle Türkmen ve Araplar sürülüp Kürtlere alan açmak için etnik temizlik yapılarak, Suriye’de demografik yapı değiştiriliyor. Irak’ta Barzani bağımsızlık ilan etme zamanının geldiğini söylüyor. 3 milyona yakın Suriyeli mülteci ülkemizde yaşıyor. Dış ilişkilerde kala kala, ne derece güvebileceğimiz şüpheli Suudi Arabistan ve Katar gibi iki dostumuz kaldı.
Millet kimliğimize ve varlığımıza kasteden “küresel komplonun harekat alanı” olan Türkiyemizde, birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek her türlü ayrımcılığa, ötekileştirmeye karşı, bizi biz yapan değerlere sarılmalı, hangi kesimden olursa olsun insanımızı kucaklamalı ve onların Türk Milletinin asli unsuru olmalarından gurur duymalarını sağlamalıyız. Üzerimizdeki oyunları böyle bozabiliriz.