Kur’an’ın baş konusu Tevhid’dir. Allah’ı birleme. Allah’tan başka ilâh bulunmadığını, tüm cihana duyurmak; her yerde, her şeyde Allah’tan başkasının etki, hâkimiyet ve hükmünün olmadığını, olamıyacağını bildirmektir.  

     İnsanın ancak bu şuur ve bilinçle yaşaması gerektiğini vurgular. “Lâ ilâhe illallah.” sözünü zihinlere nakşeder. İnsanın, her zaman ve her yerde tehlîl, yani “Lâ ilâhe illallah.”ı zikretmesini,  tekrarlamasını ve her  fırsatta söylemesini öğütler.

     Nitekim kelime-i tevhid / tevhid kelimesi, bu şekli ile “İnnehüm kânu iza kıyle lehüm lâ ilahe illallah.” / “Çünkü onlara:‘Allahtan başka tanrı yoktur.’ denildiği zaman.” (Sâffât: 35) ve  “Fa’lem ennehu lâ ilahe illallah.” / “Bil ki Allahtan başka ilah yoktur.” (Muhammed: 19) âyetlerinde yer alır. Zaten her varlık üzerinde bu yazı, bu cümle mânen vardır. Ki buna lisan-ı hâl / hâl dili diyoruz. Çünkü yapılan her iş, her hareket, yani her fiil; fâilini, yapanı; o işi işleyeni gösterir. Tıpkı gördüğümüz her nakış; nakkaşını, o nakşı işleyeni gösterdiği gibi. Tıpkı her resim ressamını, o resmi yapanı. Her beste bestekârı; o besteyi yapanı gösterdiği gibi. Tıpkı Süleymaniye Camisi’nin Mimar Sinan’dan haber verdiği gibi.

     Ama “Resmin yanında ressam, binanın yanında mimar, bestenin yanında bestekâr görünmüyor! Ben ise gördüğüme inanırım!” denirse, deriz ki: Göz, sadece baş gözünden ibaret değil. Ayrıca basar / maddî göz yanında, basîret / mânâ gözü de var. Yine akıl gözü, ilim gözü, feraset ve hikmet gözü gibi birçok gözler de var.

     Kaldı ki, baş gözünün yanlış gördüğünü, ilim gözü düzeltir. Meselâ: Dolu su kovasına sokulan bir çubuk eğri görünür. Ama onun eğri olmadığını, ilim gözü düzeltir.  Demek ki her görünüşe aldanmamalı.

     Her fâil / yapan; fiilinin / yaptığı iş, hareket ve oluşunun mânen yanındadır. Demek ki, görenedir  görene, köre ne be dostlar?

     Yeter ki, tevhid-i hakikiyi / gerçek tevhidin farkına varalım. Her şey üstünde kudret sikkesi / damgasının, rububiyet / İlâhî terbiye ve tedbir hatemi / mührünün, kaleminin nakışlarını görebilelim. Böylece, doğrudan doğruya her şeyden onun nûruna karşı bir pencere açalım. O’nun birliğine ve her şey onun kudret elinden çıktığına şahit ve tanık olalım. Uluhiyeti / ilahlığında, rububiyeti / Rablığında ve mülkünde hiçbir şekilde, hiçbir şeriki / ortağı ve muini / yardımcısı olmadığını bilelim. Bütün bunları şuhûda / görmeye yakın bir yakîn / kesinlikle tasdik edelim. Onaylayıp iman getirelim. Getirelim ki, bir nevi / bir çeşit daimî bir rûh huzuru bulalım.

     Beyanı mucize olan Kur’an; tevhid ve ferdiyeti / Allah’ın birliğini pek çok tekrar ile kuvvetli bir hararetle, yüksek bir halâvet / tatlılıkla ders vermektedir. Nitekim bütün enbiya / nebiler, asfiya / muhakkik, tahkik ehli, araştırıcı bilgin zâtlar ve evliya / veliler en büyük zevk ve saadetlerini kelime-i tevhid / tevhid kelimesinde, Allahın bir ve tek olduğunu  belirten “Lâ ilâhe illallah.” cümlesinde  buluyorlar.

      Çünkü kelime-i tevhid / tevhid kelimesinde; azamet-i kibriya / Allahın kıyasa gelmeyen büyüklüğü kendini gösteriyor. Her şeyin ona muhtaç; fakat kendisi hiçbir şeye ihtiyaç duymayan / samedanî olan Allah’ın mutlak Rububiyet / Rablık saltanatının tahakkuk etmesi / gerçekleşmesi içindir ki, Resul-i Ekrem ferman etmiş / buyurmuş: 

     “Ben ve benden evvel gelen Peygamberlerin en ziyade / en çok, en faziletli / en üstün ve en kıymetli sözleri ‘Lâ ilahe illallah.’ / ‘Allah var ilah diye bir şey yok.’ kelâmı / söz ve cümlesidir.” İmam-ı A’zam da demiştir ki: “ ‘Lâ ilahe illallah.’ tevhide / Allah’ın birliğine en büyük, eşsiz bir alem / işaret, nişan ve isimdir.”

     Tevhid, yalnız tasavvur / tasarıdan ibaret bir marifet / bilgi değildir. Belki mantık ilminde, tasavvura mukabil / ona karşılık, marifet-i tasavvuriyeden / tasavvur edilebilen marifet ve bilgiden çok kıymetli ve değerlidir.

     Bürhan ve delilin neticesi, ilim denilen tasdik ve doğruluğun kabulüdür. Hakiki tevhid öyle bir hüküm, tasdik, iz’an / anlayış ve kabuldür ki; her bir şeyle Rabbini bulabilir ve her şeyde Hâlikına / Yaratanına giden bir yolu görür ve hiçbir şey huzuruna mani / engel olmaz.