Kur’an, mûcizeler kaynağı ve mahzeni.

     Kur’an, Hz. Muhammed’in en büyük mucizesi / en büyük edip, edebiyatçı, 

     En ünlü yazar ve şairlerin; benzerini yapmakta acze düştükleri eşsiz bir şaheser.

     Kur’an, mucizevî üslûbu ile her şeyi yerli yerince açıklıyor.

     Kur’an, her şeyin arka plânını, var ediliş hikmet ve gayesini, zahir perdesi arkasında, 

     Zımnen / dolaylı bir şekilde ortaya koyuyor, koymuş bulunuyor.

     Kur’an, esrar, sır ve gizlerin içinde toplandığı bir mecmua.

     Mahfuz / korunmuş, teyit edilen / doğrulanmış, 

     İlâhî, mukaddes mi mukaddes / kutsal mı kutsal, harikalar harikası, muhteşem / ihtişamlı, 

     Çok görkemli, müessir mi müessir / etkili mi etkili bir şaheserler şaheseri.

     Kur’an, geçmişi / dünü, hâli / günü ve geleceği / yarını aydınlatıyor. 

     Zamanüstü, insanüstü, tabiatüstü pırıl pırıl, aydınlık mı aydınlık nur topu.

     Asır ve yüzyılların enderi, nadirler nadiri bir kitap.

     Kur’an, her şeye, herkese edilen bir hitap. 

     Kur’an, madde ve mânâyı ihtiva eden / içeren, kutsî bir kap.

     Kur’an, vasfında kalemlerin yetersiz kaldığı, 

     Sükûtlarıyla ikrar ve onaylarını belirttikleri,

     Kâinat mümessili / evren temsilcisi, 

     Tüm varlığın kendisinde dile geldiği,

     Âlemlerin Rabbinin, varlığa verdiği değer ve kıymetin;

     Müşahhas / somut belgesi.

     Kâinatın renkli, konuşkan resmigeçidi.

     Kur’an’ın beyanları / açıklamaları, yıldızlar gibi ziynetli / süslü.

     Semavat / semalar / gökler gibi haşmetli.

     Zemin / yer gibi ihtişamlı ve heybetli. 

     Melekler gibi sevimli. 

     Dünyada yavrulara rahmet / Allahın kullarını esirgemesi, 

     Onlara acıyıp bağışlaması gibi,

     Şefkatli / sevecen ve esirgeyici. 

     Ahirette Cennet gibi güzel.

     Kur’an, sual ve cevap mahalli / yeri olan aklın; 

     Yol gösterici ışığı.

     Kur’an, sevmek, nefret etmek mahalli / yeri olan kalbin; 

     Tercih edeceği / seçeceği şıkların hangisi olması lâzım geldiği hususunda,

     Yol gösterici bir müşavir / bir danışman. 

     Kur’an, cemaat ve topluluktan hayatını alan içtimaî / sosyal hayat ve medeniyetin;

     Hayatını zehirleyen ve bozan tehlikeli durumlardan toplumu muhafaza edip, koruyor.

     Kur’an, iyiyi kötüden ayırt etmeye yardımcı ve ahlâkî duygu olan vicdanın;

     Doğru, iyi ve güzel olan hayırlı yolu seçmesinde rehberlik ediyor.

     Kur’an’ın beyanı, su gibi akıyor. 

     Yıldızlar gibi parlıyor. 

     Kalbe çeşitli meyveler gibi, hem lezzet, hem zevk veriyor. 

     Hem de mânen rızık oluyor.

     Kur’an, Resul’e der: “Sen Resul / Elçisin. Çünkü, senin elinde Kur’an var. Kur’an ise haktır.

     Hakkın kelâmıdır. Çünkü, içinde hakiki hikmet / 

     Her şeyin mânâ, gaye, fayda ve yararını gösteren; 

     Bir pusula, manevî bir gösterici var. 

     Üstünde i’caz sikkesi / mucize oluşunun işareti var.”