Üstelik bu uhrevî âlemlerin ipuçlarını dünyadan misallerle göstermekte. “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla!” gibilerden. İnce bir seziş ve duyuşa bizleri davet edip çağırmaktadır. Elbette “Görenedir görene. Köre ne?” be dostler!

Kur’an, Allahın zâtı, Allahın sıfat, vasıf ve nitelikleri, Allahın esma ve isimleri ve ilahî şuunun, ilahî fiil ve işlerin kavli şârihi, açıklayıcı sözüdür. Tefsiri vâzıhı, açık yorumudur. Burhanı katıı, kesin delilidir. Tercümanı satıı, parlak tercümanı, mütercimi ve çevirmenidir.

Kur’an, şu insanlık âleminin mürebbîsi, terbiye edicisidir. Kur’an, insaniyeti kübrâ, en büyük insanlık olan İslâmiyetin mâ, su ve ziyası, ışığıdır. Kur’an; beşerin, insanlığın, insanoğlunun hakikî hikmeti, varoluş ve yaratılış hikmet ve maslahatını açıklar.

Kur’an insaniyeti, insanlığı saadet ve mutluluğa sevk eder, yöneltir. Hakîki, gerçek mürşit, irşat edici, doğru yolu göstericidir. Kur’an hâdi ve hidayet edicidir. Kur’an insana hem bir şeriat yani yol gösterici bir din kitabıdır.

Hem bir dua kitabıdır. Hem bir hikmet; niçinleri açıklayıcı bir kitaptır.

Hem bir ubudiyet; kulluk, kulluğun nasıl yapılacağını gösteren, anlatan bir kitaptır.

Hem bir emir ve davet kitabıdır. Emriyle dünyanın düzenini sağlar. İnsanın rahat ve huzur içinde yaşamasının incelik ve yollarını gösterir. Davetiyle de, böyle bir hayatın insana cenneti bağışlayacağından haber verir.

Hem bir zikir kitabıdır. Allahı anışlar, O’ndan alınan sözlerle yapılır.

Hem bir fikir kitabıdır.

Hem bütün insanın, bütün mânevî hâcât ve ihtiyaçlarına merci ve kaynak olacak çok kitapları içine alan tek, câmi ve kapsamlı mukaddes bir kitaptır. Her türlü kusur ve noksandan yüce kutsal bir kitaptır.

Hem bütün evliya, veliler ve Allah dostları ve sıddıkîn yani daima doğruluk üzere Allaha ve Peygambere sadakatte en ileride olanlar ve urefa yani ârifler yani Allahı isim ve sıfatlarıyla, hakkıyla tanıyanlar ve muhakkıkîn yani gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen âlimlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan semavî, gökten gelen bir kitaptır.

Onların muhtelif, çeşitli meşrep ve gidişatlarına,

Onların ayrı ayrı, farklı meslek ve yollarına,

Onların her birindeki meşrebin / mânevî haz ve feyiz alınan yolun mezâkına / zevkine lâyık ve o meşrebi tenvîr edecek / nurlandıracak, aydınlatacak ve her bir mesleğin mesakına / maksadına muvafık ve uygun ve onu tasvîr edecek, anlatıp, ifade edecek birer risale ve kitap ibraz eden, ortaya koyan mukaddes / kutsal bir kütüphane hükmünde bir semavî / göğe ait, Allahın gönderdiği kitaptır bu yüce Kur’anı Kerîm be dostlar!

Kur’an; Arş-ı Âzamdan, Allahın sınırsız egemenliğinin ve büyüklüğünün tecellî ettiği, göründüğü yerden gelmiştir.

Kur’an; İsm-i Âzamdan, Cenab-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanından inmiştir.

Kur’an; her ismin mertebe-i âzamından, en büyük mertebesinden nüzûl etmiştir.

Kur’an, bütün âlemlerin Rabbı itibariyle Allahın kelâmıdır. Allahın sözüdür.

Hem bütün mevcudat ve varlıkların ilâhı Unvan ve sanıyla Allahın fermanı, Allahın emridir.

Hem bütün göklerin ve dünyanın Hâlıkı, Yaratıcısı adına bir hitap, bir sesleniştir.

Hem rubûbiyet-i mutlaka yani Allahın her şeyi kuşatan sınırsız ve sonsuz rablığı cihetinde bir mükâleme, karşılıklı konuşmadır.

Hem Sübhan olan Allahın saltanatı âmme hesabına; her türlü kusurdan yüce olan Allahın her şeyi kuşatan saltanatı adına, bir ezelî hutbesidir.

Hem Allahın her şeyi kuşatıcı muhît, geniş, vâsi’ rahmeti nokta-i nazarından, bakış noktasından Rahmanın iltifatlarının toplandığı bir defter. Sonsuz merhamet sahibi olan Allahın lütuflarını içine alan bir kitaptır.