Cuma’dayım, Hoca vaaz ediyor “meal okumayın, meal okuyanlar helak oldular!”

Yani mealen kendisi diyor ki “İslam’ı öğrenmeyin, öğrenirseniz, biz işsiz kalırız. İslam’ı Kur’an’i noktada öğrendiğiniz vakit, ben ve benim gibi Kur’an fukaralarının arkasında namaza durmazsınız.”

Biz de bu fikir ve Kur’an fukaralarının arkasında, namaz kılmak zorunda kalıyoruz!

Allah’ın bela verip, pislik yağdırmasına gerek yok!

Bu zihniyet, İslam’ın başına bela olduğu gibi, Müslüman’ın başına yağan pisliktir!

Bunu en güzel betimleyen örnek, yakın zamanda yaşanmış olan şu olaydadır:

Hoca Cuma günü vaaz ediyor. Tabii baştan sona Arapça, herkes “amin amin” diye huşu içinde iştirak ediyor.

Tam vaaz bitmek üzere iken, bu sefer başlıyor Türkçe konuşmaya. Diyor ki “değerli müminler, şurada yapılmakta olan camimiz için, yardımlarınızı talep ediyoruz.”

Tabii cemaatte kafası çalışan müslüman kardeşler de var.

Çıkışta hocayı yakalayıp “ya hocam, hutbe boyunca Arapça konuştunuz, tek Türkçe kelime etmediniz. Ama para istemeye geldiği vakit iş, Türkçe konuşmaya başladınız.” Hoca da cevaben demiş ki “e Türkçe konuşmasam beni nasıl anlayacaklar?”

Heh, sayın imam efendiler! Biz de tam o yaraya neşter vurarak diyoruz ki “bizim dilimizde olmayarak anlattığınız hiçbir şeyden, maalesef ki hiçbir şey anlamıyoruz.”

Bu da Kur’an’a, dolayısı ile İslam’a aykırı bir tavırdır.

Biz size “Türkçe namaz kıldırın, ezanı Türkçe okuyun” gibi, afaki bir yaklaşımda ve çağrıda bulunmuyoruz. Aksine, tüm Müslümanlar’ın cem etmiş olduğu günde, bizim dilimizden konuşun ki ne konuştuğunuzu anlayalım, diyoruz.

Bilirsiniz ki Kur’an, çarpıklıkları giderir; lâkin siz ve sizin gibilerin yetiştirmiş olduğu nesiller, ne okuduklarını bilmediklerinden dolayı, bu çarpıklıklarını giderememiş, adeta çarpılmış gibi ortalıkta dolanmaktadırlar.

Diyeceğim odur ki gölge etmeyin, başka ihsan istemez!

Yüce Kur’an’ın mealini okumaya karşı çıkıp, aklı öteleyen iman sahiplerine soruyorum:

Peygamber Efendimiz, gönderilmiş olduğu toplum olan Arap toplumuna, Türkçe tebliğ etse idi kim ne anlayacaktı?

Selâm, sevgi ve muhabbet ile...