Yerel seçimler arefesine rastlamasından olacak, bu yıl Nevruz, daha çok akademik ağırlıklı toplantılar şeklinde kutlandı. Nevruz’un bu şekilde ele alınıp tartışılması gerekliydi. Türk Dünyası’nde binlerce yıldan beri kutlanmakta olan ve Ergenekon Destanı’mızla ilişkilendirilen Nevruz’un anlamı neydi? Türkistan coğrafyasında Türk’ün en eski, en köklü bayramı olarak kutlanan Nevruz’un tarihi neydi?

Kültürümüzün yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması konusunda kuruluş yıllarından beri duyarlı olan İstanbul Aydın Üniversitesi’nin Toplum Araştırmalar Merkezi ve Türkçe Yaşam Kulübü bu konuda ünlenmiş bilim adamlarının katılımıyla, “Kültürümüzde Nevruz Bayramı” konulu bir panel gerçekleştirdi. Panel’de Prof. Dr. M. Abdulhaluk Çay “Türk Kültür ve Tarihinde Nevruz”, Dr. Shurubu Kayhan “Orta Asya’da Nevruz Kutlamaları”, Dr. Ruşen Alizade “Türk Dünyası’nda ve Azerbaycan Özelinde Nevruz Kutlamaları” ve Dr. Güllü Karanfil de “Balkanlarda ve Gagavuz Türklerinde Nevruz” konularında konuşmalar yaptılar. Başta Prof. Dr. M. Abdulhaluk Çay olmak üzere, hepsi de Nevruz konusunda uzman olan bilim adamlarımızın Türklerin en eski, en kutsal bayramı konusundaki görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak istedik. 

ÇAY: “NEVRUZ, ETNİK AYRIMCILARIN DEĞİL, ‘TÜRKÜM’ DİYENLERİN BAYRAMIDIR”

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen “Kültürümüzde Nevruz Bayramı” konulu panelde konuşan Prof. Dr. M. Abduhaluk Çay, Nevruz konusunda değerli araştırmalarıyla tanınan ve Nevruz konusunda ilk kitap (1983) yazan bilim adamımızdır. 

Prof. Çay Nevruz’un bir Türk bayramı olduğunu, çocukluğunda öğretmenleri ve arkadaşlarıyla birlikte kırlara çıkarak geleneklere uygun ritüellerle kutladıklarını belirterek şöyle diyor: “1970’li yıllarda, bir terörist örgüt olarak ortaya çıkan PKK gibi unsurların kendilerine bir tarih, bir dil, bir kültür yaratmak amacıyla Nevruz’u gündeme getirmeleriyle ve Kava meselesini Zerduşt’la birleştirerek kendilerine bir milli bayram icat etmeleriyle beraber Nevruz Türkiye’de politika sahnesine girmiştir.” 

1990’lı yıllara kadar Nevruz konusunda bir belirsizlik dönemi yaşandığını anlatan Prof. Çay konuşmasında özet olarak şunları anlattı: 

Çin kaynaklarından Kutadgu Bilig’e, Kaşgarlı Mahmud’dan Bîrûnî’ye, Nizâmü’ı Mülk’ün Siyasetnâme’sinden Melikşah’ın takvimine kadar, Akkoyunlu Uzun Hasan Bey’in kanunlarına kadar gelen bir çizgide Nevruz ile ilgili kayıtlar eldedir. Diğer taraftan Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed, Safevi Türkmen Devletinin kurucusu Şah İsmail (Hataî), Osmanlılarda Sultan I. Ahmed ve Sultan Dördüncü Murad gibi hükümdarların, Mustafa Kemal Atatürk’ün; din adamlarımızdan Kazasker Bâki Efendi ve Şeyhülislam Yahya Efendilerin, şairlerimizden Kuloğlu, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Şükrü Baba, Hüsnü Baba, Fuzulî, Nev’î Efendi, Nef’î, Nedim, Hüseyin Suad ve Namık Kemal gibi şairlerimizin Fatih devri vezirlerinden Ahmed Paşa’nın; büyük Azeri şairi Şehriyar’ın ve büyük Türkmen şairi Mahdumkulu’nun uzun bir tarih boyunca Nevruz bayramının gelişini “Nevruziye” veya “Bahariye” denilen şiirlerle kutladıklarını da biliyoruz.

1990 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetleri’nde Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Rusya Federasyonu bünyesindeki Tataristan 21 Mart Ergenekon/Nevruz Bayramı’nı “Milli Bayram” olarak ilan etmişlerdir. Bu günün coşkuyla kutlanmasına büyük önem vermektedirler. Türk kültüründen kaynaklanan Ergenekon/Nevruz bayramı, her yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginleşmiş ananevi ve temeli beş bin yıllık Türk tarihine dayalı milli bir bayramdır. Türkiye’de de 1991 yılında Türk Dünyası ile birlikte ortak bir gün olarak resmi tatil olmaksızın bayram ilan edilmiştir.”

Bugün artık Nevruz, etnik ayrımcıların değil, Türk Dünyası’nın, “Türk’üm” diyenlerin bayramıdır. Bunu özellikle vurgulamak isterim. Nevruz, Ergenekon’dan çıkış bayramımızdır.”

KAYHAN: “NEVRUZ, BİR UYANIŞ, BİR KURTULUŞ BAYRAMIDIR”

Görsel yansılar eşliğinde, “Orta Asya Türklerinde Nevruz” konulu bir sunum yapan Dr. Shurubu Kayhan, Türkistan coğrafyasının çeşitli bölgelerinde Nevruz’un ne gibi ritüellerle nasıl kutlandığını ayrıntılı olarak anlattı:

“Nevruz tüm Türk dünyasında kutlanan geleneksel bahar bayramıdır. 21 Martta gece ile gündüz eşitlenir ve yeni bir gün başlar. Nevruz da yeni bir gün, yeni başlangıç ve yeni bir yıl anlamına gelir ve o gün coşkuyla kutlanır. Nevruzun halkın birlik, beraberlik ve barış içinde yaşamaları açısından önemli büyüktür.”

“…21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar. Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilir. On iki Hayvanlı Türk Takvimi’nde görüldüğü üzere Nevruz, Türklerde de çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır.”

“…21 Mart’ta gece ile gündüzün eşitlenmesiyle, Türklerin yeni bir yılın başlangıcı kabul ettikleri Nevruz, halkın iyi niyetlerle meydanlarda biraraya gelerek kutladıkları, barış değeri yüksek, çok uzun tarihi geçmişi olan bir bayramdır.  

Türklerde Nevruz hakkındaki anlatılan rivayetler o günün bir kurtuluş günü olduğunu göstermektedir. Yani bu bir Ergenekon'dan çıkıştır. Bu nedenle bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramla kutlanmıştır. 

​​​​​​​

Türk topluluklarından Azerbaycan, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır. Yaşadıkları geniş coğrafyada doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı Nevruz Bayramı'nın Anadolu'da ve Türk halklarının kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır.”

Kırgızistan'da 20 Mart günü, Nevruz kutlamasından bir gün önce halk küslük ve dargınlığın sona ermesi için helâlleşme adetini gerçekleştirirler ve o gün tüm küslükler biter. Aynı gün halk bir araya toplanır ve Nevruz günü yenilecek olan geleneksel bayram yemeği sümölök için hazırlıklara başlarlar. 

Sümölök buğdaydan yapılan karışık tatlı olup Nevruzun baş yemeğidir. Sümölök yapımı oldukça zahmetli olduğu için, Kırgız adetlerinde bir köy veya bir mahale ortaklaşa yaparlar. 

ALİZADE: “NEVRUZ, TÜRK’ÜN ÖZ BAYRAMIDIR”

“Türk Dünyası’nda ve Azerbaycan Özelinde Nevruz Kutlamaları” konulu bir konuşma yapan Dr. Ruşan Alizade sözlerine “Nevruz Türk’ün öz bayramıdır” diyerek başladı ve özetle şunları anlattı:

“….Kaşgarlı’nın 11. Yüzyıl’da yazdığı Divan-ı Lügat’it Türk adlı eserinde geçen ifadelerden de belli olmaktadır ki, Türkler, bayram olarak kutladıkları günü, büyük bir saygıyla Yenigün ya da eski adıyla, Yenikün olarak adlandırmışlardır. Sonraki yıllarda Yenigün’ün, Farsça bir kelime olan Nevruz ile yer değiştirdiği görülmektedir. 

…Nevruz günü Nevruz ateşi yakılır ve üzerinden atlanılır. Ateş üzerinden atlamak kötülüklerden arınmak amacıyla yapılırdı. Sabah saatlerinde akarsu üzerinden geçmek de nevruz adetlerindendir. Bu gelenekler eski Hun ve Uygurlarda da gözlenmiştir. Hastalıklardan arınmak adına tütsü yakmak da eski halklarda gözlenen bir gelenekti. Ateş üzerinden atlama geleneği, özelikle hayvancılıkla uğraşan topluluklarda rastlanmaktaydı ve ritüel hayvanlara da uygulanmaktaydı. 

…Kam kültürünü yaşatan Altay Türkleri doğa ile içiçe yaşamaktadırlar. Nevruz Bayramını Jılgayak Bayramı adıyla ayın ondördünde kutlayan Altay Türkleri, bu sözcük ile yeni yıla sevinçle ayak basmayı dilemiş olmaktadırlar. 

Ateş kültürünün bir yansımasını Azerbaycan’da Ateş Çarşambası olarak görmekteyiz. Ateş Çarşambası’nda insanlar sabah vakti enyüksek tepeye çıkarak, odun toplayıp ateş yakar ve ateşin çevresinde dizilir, güneşin doğmasını Koduk Han türküsünü okuyarak seyrederlerdi.” 

Konar-göçer Türklerde ateşin saygınlığından söz eden Dr. Alizade, ruh hastalarının tedavisinde ateşin kullanıldığını söyledi.

“Nevruz konar-göçer Türklerde kışlaklardan Yaylaya çıkma töreni olarak kutlanmaktadır. Yenigün Bayramı’nın etnografik açıdan en önemli yönü, “Saya” ya da “Sayacı Bayramı” olarak anılmasıdır. Sibirya, Azerbaycan, Anadolu ve Batı Trakya’da yaşayan Saya Bayramı hayvancılığın koyucusu Saya ruhuna atıfta bulunmuştur. Araştırmacı Manzarof da, Moğolların hayvancılık koruyucusu olan Dzaya’ya saygı duyduklarını ve ona yakardıklarını yazmıştır. 

 “…Türklerin Farsça bir terim olan Nevruz yani Yenigün bayramı ölümden dirilmeye, yeni can bulmaya, kötülüklerden arınmaya, mundardan temizlenmeye, çileden olgunluğa geçiştir. Ne yazık ki Yenigün denilen bayramın zamanla Nevruz adıyla yer değiştirmesinden dolayı Fars ve onlara akraba olan kavimlerin Nevruz adı dışında bu bayrama sahip çıkabilecekleri başka hiçbir dayanakları yoktur.” 

KARANFİL: “MART İÇERİ, PİRE DIŞARI”

Panelin son konuşmacısı Dr. Güllü Karanfil, “Balkanlarda ve Gagavuz Türklerinde Nevruz” konusunda bir konuşma yaptı. “Uzun süre Türk kardeşlerimizden ayrı kalsak da geleneklerimizi korumuşuz” diyen Dr. Karanfil, “Balkan Türklerinden olan Gagavuzların çeşitli kültürlerin kesiştiği bir bölgede yaşamalarından dolayı Romen ve Slav kültüründen etkilendiklerini fakat aynı şekilde onların da kültürlerini etkilediklerini söyledi. 

Balkan Türkleri’nde bahar 1 Mart’ta geliyor, Martişör diye bir bayramları var, Romen kökenli, ama Slavlarda da, Bulgaristan’da ve hatta Makedonya ve Kosova’da da Martişör biliniyor. Kırmızı ve beyaz yün parçalarından hazırladıkları halka şeklindeki süsleri 1 Mart’ta elbiselerinin yaklarına takarlar. Bunlar baharın simgesidir. Yeni doğan kuzuların boyunlarına, küçük çocukların kollarına, yeni dikilen ağaçlara sağlığın ve güçlü olmanın simgesi olan kırmızı kordelalar bağlanır. 

Batı Trakya’da Mevriz, Çuvalarada Navruz, Romanya’da Nevriz, Makedonya ve Kosova’da Sultan Navrız olarak anılan Nevruz, Balkanlarda da yeniden canlanma bayramı olarak kutlanıyor. 

21 Mart’ta Bulgaristan’daki, Batı Trakya’daki, Bulgaristan’daki, Makedonya’daki, Kosova’daki, Romanya’daki, Gagavuz Eli’ndeki Balkan Türkleri baharı karşılama hazırları yaparlar; evler, ahırlar temizlenir, geceleri ateşler yakılır ve üzerinden atlanır. Gagavuzlar ateş üzerinden atlarken, “Mart içeri, pire dışarı” tekerlemesini söylerler ve bayram günü hiçbir iş yapmazlar. 

Balkan Türkleri, diğer Türk topluluklarında olduğu gibi, hayvanlarını da ateş üzerinden atlatırlar. Tıpkı Azerbaycan’da olduğu gibi, yumurta boyanır ve tokuşturulur. Bulgaristan’da gençler hayvan postu giyerek evleri gezerler ve Nevruz’u kutlarlar. 

Romanya’da Nogaylar, Kırım Türkleri “Navrez geldi yaz geldi, ördek geldi kaz geldi, kuşlardan avaz geldi, Navrez’in mübarek” diyerek evleri dolaşırlar. Kırlara çıkılır, çeşitli kutlamalar yapılır. 

Gagavuz Türkleri’nde Nevruz’a benzer bir kelime yok. Gagavuz Türkleri 21 Mart 40 din şehidinin hatıra günüdür. Ogün iş yapmak günah sayılır. 

Gagavuzlar 21 Mart günü toprağı uyandırmak için 40 defa yere kazma ile vururlar. 40 baş soğan, 40 baş patates ekerler. 40 kaşık su ya da şarap içerler. 40 Mecik bayramına bazı bölgelerde 40 kazma 40 kaşık denilir. Batı Oğuz Türklerinde daha çok Hıdrellez kutlamaları yapılmaktadır.”

Nevruz/Yengün’ün 4656. Yılı kutlu olsun..