SÜLEYMAN KOCABAŞ

Ömrü boyunca   milletimizin meselelerinin millî ve yerli boyutlarda  çözümlenmesine çalışmış, millî kültürümüze katkı için bu uğurda 20 değerli eser vermiş  Oğuz Çetinoğlu’nun yeni eseri  “Ses Bayrağımız Türkçe” ismini taşıyor. Öteden beri kendisini “Türkçe sevdalısı” olarak da tanıdığımız Çetinoğlu bu kitabında, Türkçemizin dünden bugüne, içine yuvarlandığı büyük problemleri, hem toplumumuzun ve hem de hükümetlerimizin  çözmede gösterdikleri duyarsızlıkları dile getirmesi, bizim de sevdalısı olduğumuz Türkçemizin Cumhuriyet döneminde karşı karşıya geldiği iki büyük “Dil Yol Kazası” na geniş boyutlarıyla yer veriyor. 

 Türkçenin problemlerini inceleyen kitaplarımda bu iki büyük dil yol kazasını şöyle dile getirmiştim: 

 1-1932 – 1934 döneminde yaşanan   “Birinci Büyük Dil Yol Kazası”  kendisini “Dil Devrimi ile dilimizin devrilmesi” sürecinde göstermiştir. Milletlerin  hayatında, süreklilik arzeden bir kültür unsuru olduğu için üzerinde “Devrim” yapılamayacak dilimiz,  birinci yol kazasına 1932’de başlatılan “Dil Devrimi” sebep olmuştur.  Dünyadaki bütün diller “saf dil” imiş gibi, Türkçenin de “yabancı” kelimelerden, bunların yüzde yüz tasfiyesi ile arındırılarak adına, “arı dil, özleştirme” denilen ilk hastalığa yakalanan dilimizde ne kadar Arapça ve Farsça kelime varsa  atılmıştır.  Yerlerine güya Türkçe kelime olarak Türk dilbilgisi kaidelerine aykırı olarak türetilmiş daha doğrusu uydurulmuş kelimeler konulmuştur. Böylece babayı oğuldan, milletimizi  mazisinden kopmaya yönelik “Uydurukça Dil” salgını dilimizi tahrip etmiştir.  

2-  1934 yılında tasfiyeciliğin bir ‘çıkmaz sokak’ olduğu anlaşılmış ise de hemen ardından benimsenen ‘Güneş Dil Teorisi’ ile dünya dillerindeki bütün kelimelerin Türkçe olduğu iddia edilerek Türkçemizin yabancı kelimelerin istilâsına mâruz bırakılmıştır. 1938 yılına kadar Üniversitelerin Türk Dili ve edebiyatı bölümlerinde Güneş Dil Teorisi ders olarak okutulmuştur. 1939 yılında Güneş Dil Teorisinden vazgeçilerek tekrar uydurulmuş kelimeler fırtınası başlatılmıştır. 

1950 yılında Anayasa’da kullanılan uydurma kelimeler kaldırılarak 1932 öncesine dönülmüş, ders kitaplarında iyileştirme yapılmış ise de 1960’tan sonra tekrar uydurma kelimeler fırtınası başlatılmıştır. Bu fırtına, kesintisiz olarak günümüze kadar gelmiştir ve hız kaybetmeden devam etmektedir. 

1920’lerde  vatanımızı askerleriyle işgal edemeyen İngilizler ve müttefikleri günümüzde yurdumuzu kelimeleri ve kültürleriyle işgal etmiştir.  Bu işgal, birçok yazarımız  tarafından ‘yeni Haçlı Seferi’ olarak isimlendirilmiştir. Kültürümüz ve kültürümüzün en önemli unsuru olan dilimiz, bu Kültürel Haçlı Seferi ile yok edilmeye çalışılmaktadır.      

Sayın Çetinoğlu, Türk dil bilgisi  kaidelerine ve  gramerine uymayan uydurma kelimelerle dilimizin zayıflatıldığı belirtirken, kelimelerin konuşma ve yazı dillerinde nasıl yanlış kullanıldığını belirtiyor. Unutulmaması gereken bir hususu; ‘Türkçe demek  Türk demektir. Çünkü Türk olmanın en belirgin göstergesi Türkçe konuşmaktır… Türkçe konuşmak yetmez. Türkçeyi doğru ve güzel konuşmamız gerekir.’ cümleleriyle belirtiyor.  

Çetinoğlu’nun belirlemesine göre Türkçemiz  4 türlü tehdit altındadır: 

1-Yabancı dille eğitim, 2-Yabancı kelime istilası, 3-Türk dil bilgisi kaidelerine aykırı olarak uydurulan kelimeler, 4-İnternet Türkçesi.

Çareyi de şöyle açıklıyor: ‘Türkçenin korunması  görevi farz-ı ayn olarak benimsemeli ve uygulamalıdır.’

Şu veciz cümleler de ona ait: ‘Dilini geliştirip zenginleştiremeyen, yabancı dillerin istilalarından  koruyamayan milletler, ne millî bir kültür politikası oluşturabilirler,  ne de oluşmuş kültürlerini koruyabilirler.  Yozlaşma ve yabancılaşma dille sınırlı kalmayarak, zamanla bütün değerlerin  yok olmasına  ve millî birliğin telafisi imkânsız  zararlar görmesine sebep olur.’ Bir başka veciz cümlesi daha var: ‘Dilimizi Kaybettiğimizde, Candan Aziz Vatan Toprakları Dahil, Kaybedecek Bir Değerimiz Kalmamış Demektir.’

Çetinoğlu’nin ‘Türkçe’ isimli eseri; ‘Dilimizin beynine kurşun sıkılıyor, kalbine hançer saplanıyor.’ Çığlığının sebep ve neticeleri itibâriyle açıklamasıdır. 

Ses Bayrağımız Türkçe’ isimli eser, hangi vesileyle olursa olsun eli kalem tutan,  mikrofonlardan ve ekranlardan topluma hitap eden herkesin okuması gereken başucu kitabıdır. 

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:                                                                                                                       Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr