Yaprak Yağmuru Altında Bir Sonbahar

SÜLÜKLÜ GÖL

Huzur- Varoluş- Dinginlik; Yine Yeni Yeniden

Bu haftasonu İstanbul’a yakın bir cennette yürüdük ve tırmandık. 30 kişilik ekip arkadaşlarımla, doğayla birlikte hareket edip uyumun alasını yaşadık düşman çatlatırcasına… gerçek bir sonbahar cennetinin içine bodoslama !

Bir empresyonist tablonun içinde yürümek, trafikten uzak kaygı, panik atak, stresten arınmış bir ruh haliyle…ne fatura, ne zam, ne teknoloji tasası… Bambaşka bir ruh, bir ben vardı benden içeru deyip, kalbimizin ritmini yavaşlatmak gerçekten de çok iyi geldi.

Sarının sınırsız tonlarıyla grafitilere nispet yapıp;

Yürüdük yürüdük yürüdük… Ve

Tırmandık tırmandık tırmandık…

Dağ tırmanışında stabilize yoldan başlayıp düşen yapraklar, yeşil sarmaşıklar ve de size enfes kaydırıp dengenizi sağlattıran nemli topraklarda tırmandık. Uçurumlara meydan okuyarak bazen ufak çaplı kaybolmalarla göle ulaştık.

Eski adı Sarı Gölcük yeni adıyla Sülüklü Göl, Batı Karadeniz Bölgesi’nde. Ne şanslıyım ki geçen sene yine bu dağ sinsilesi içinde yer alan Köroğlu Dağlarına tırmanıp bu yıl da yine o dağların devamına ulaştım.

Göl, konum olarak Bolu Sakarya'nın Akyazı ilçesine bağlı Dokurcun mahallesi sınırları içinde, İstanbul’dan yaklaşık 200 km. uzaklıkta. Ve biz de Sakarya'nın Akyazı ilçesine kadar otobandan gelip, Akyazı'dan sonra 32 km asfalt yoldan Sülüklü Göl yol ayrımına ulaştık..

Karadeniz ve Marmara iklimine özgü çok çeşitli bitki örtüsü içinde tırmanışa geçtik. Bitki ve hayvan türü çeşitliliği açısından titizlikle korunması gereken eşsiz bir doğa ! Sonbaharı da işte bu renklerinden dolayı seviyorum. 

Sarı hüznün rengidir ve ben hüznü seviyorum.

Sanki pastoral bir melankoli benimle kovalamaca oynuyor ve dağlarda bale yapan bir kelebeğe dönüşüyorum. Selfielerde tebessümden yanaklarımın şiştiğine şahit oluyorum. Ve çok eğleniyorum.

İşte canım vatanımın her bir köşesi endemik bitki dolu. Burada da 38'i endemik tür olmak üzere 406 bitki türü var. 

Sülüklü Göl (Büyüklüğü yaklaşık 60 hektar ve en derin yeri 35 metre) doğadaki tektonik hareketler sonucu meydana gelen heyelan sonucunda oluşmuş. 

Tektonik hareketler sonucunda meydana geldiği tahmin edilen çukur, taban suları ve  HYPERLINK "http://www.suluklugol.com/hongurdak-deresi-tongurdak-suluklugol-davlumbaz-yaylasi.html" Hongurdak deresi sularıyla dolmuş. Toprakta bulunan köknar, çam ve meşe ağaçlarının üst kısımları dikili şekilde su yüzeyinde kalmıştır. 300 yıldır hala çürümeden durabilmişler. (183 adet ağaç gövdesi özellikle yaz sonu suların azalmasıyla birlikte gölün içinde ilginç bir manzara oluşturmakta) Bu ağaçlar gölle yaşıt ( En az 300 yıldır) ve  su içinde çürümeden durmaktaymış. 

(Bu olay doğada nadir rastlanan bir durum olduğu için göl 1987'de korunan alanlar statüsüne alınmıştır. Pek korunduğunu göremedim ya.) Göl turkuaz- yeşil arası bir renkteydi. Ama bence bu rengin mevsimine gore değiştiği kesin. Böyle  farklı habitatlar içeren çevrenin korunması için yeterli doneler alamadığımı da ifade etmek isterim. Zaten HES Freddy’nin Kabusu burada da doğaya korku salmakta maalesef. Bu durumda inşaatları ve turizm yapılaşma faaliyetleri nedeniyle Sülüklü Göl'ün doğal yapısının bozulacağı yönünde endişeler var tabii. 

Neyse yine moralimi bozmayayım, gölün kapladığı alan ortalama 1100 rakıma sahip, alabalık tesislerine yakın bir bölgede. (Göl içinde alabalık başta olmak üzere; Abant alası, kızılkanat ve gökkuşağı alabalığı varmış. Tavşansuyu deresinde ise bölgenin incisi olan ve bazı hastalıkların geleneksel tedavisinde kullanılan kırmızı benekli alabalık yaşamaktaymış.)

Tavşansuyu deresi ve  Sülüklü Göl balık avı yapılmasının ve yaban hayvanlarının avlanmasının yasak oduğu bir bölgede ama  yine dengesiz kurusıkı atıcılara da rastlamadık desem yalan olur. 

Saatlerin işlemediği gezimizin inişinde de alabalık yemeği de atlamadık tabii de.

Bolu bölgesindeki tüm göller gibi burası bir doğa harikası . Buraya Sülüklü denmesinin nedeni bir zamanlar sülüklerin olmasıymış ama şimdi yok.

Konaklamak isterseniz her zaman bu dağlarda  Boz ayı gibi vahşi hayvanların çadırlarınızı ziyarete gelebileceğini de unutmamalısınız. Sadece ayı değil ormanlarında  tavşan, ceylan, karaca, boz ayı, tilki, kurt, yaban domuzu, ağaç kurbası, atmaca, yaban kedisi de var bilin. 

Ayrıca geceleri hava sıcaklığının düşük olacağını da unutmayın. Uyku tulumunuz ve çadırınız yeterli olursa ertesi güne enerjik başlarsınız. ( Dağcılık tavsiyesi)

Pek bozulmamış doğası ile dört mevsim farklı bir çehreye bürüneceğini düşünerek buraya kışın da gelmeyi isterim doğrusu.

Gezimizi Trekin Turkey ile gerçekleştirdik. Fotoların bazısı benim, çoğunluğu ise sevgili rehberimiz Osman Süleyman Yıldırım’a ait.. 

Tüm emeği geçenlere kucak dolusu sevgiler ve  teşekkürler.