HÜLYA ASLAN

YUSUF ZİYA LEBLEBİCİ
Doğum: 1965 ÇORUM-TÜRKİYE
Çorum’da dünyaya gelen şairimiz, yurtiçinde ve yurt dışında çeşitli dergi ve gazetelerde yöneticilik yaparak sanatsal faaliyetleriyle ülkemizi yurtdışında temsil etmiş, sanata emek verenler arasına Çorum'u katmakla beraber, ayrıca leblebisiyle ünlü bu güzel memleketimizi LEBLEBİCİ soyadıyla da tanıtmaya devam etmektedir. Şiirleri; edebiyat dergileri, gazeteler ve radyolarda yayımlanan şair birçok ödülün sahibidir. “Memleketim, Kan Davası, Kör Olayım, Eğme Başını” adlı eserleri mevcut olup, yazı ve şiirleri Rumence'ye de çevrilmiştir.
Radyolarda şiir ve müzik programları hazırlayıp sunarak kültür sanatımıza hizmet etmeye devam eden Yusuf Ziya LEBLEBİCİ en son kurduğu “KARDELEN ŞİİR MÜZİK GRUBU’nda ‘YAŞAYAN DEĞERLERİMİZ’ adlı programla çalışmalarını sürdürmektedir.

Hülya ASLAN: Kardelen Şiir ve Müzik Grubu’nu kurmak fikri nerden çıktı?
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: “Bizler sürekli şiirin hak ettiği değeri bulamadığından yakınırız. Dikkat edecek olursak, şiir kitaplarının satış sayısı çok düşüktür. Yayınevleri bile haklı olarak şiir kitapları basmaya yaklaşmıyor, çünkü okuyan yok! Bizler de dedik ki, “Eğer kitap alıp şiir okumuyorlarsa, bizler ayaklarına gidelim ve şiiri halka ulaştıralım...”
Ancak, bunu da müzikle harmanlayıp sunmak ve şiiri o şekilde sevdirmek gerekiyordu. İki kişiyle yola çıktık, şu anda müzisyen ve solistlerimizle birlikte 15 kişi olduk.

Hülya ASLAN: Peki “Yaşayan Değerlerimiz” Projesi?
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: Evet, şiiri halkın ayağına götürmeyi başardık ama, programlarımızda sanat adına eksiklikler hissetmeye başladık. Sahnemizin bir bölümünü “Yaşayan Değerlerimiz”e ayırdık. Sanatının yanında özel yaşamında da halka örnek olan, dik durabilmeyi başarmış sanatçılarımızı konuk alarak “Yaşayan Değerlerimiz” ödülü vermeye başladık. Hem onları onore ettik, hem de halkla daha samimi bir ortamda buluşturduk... Ayla Algan’dan, Müjdat Gezen’e, Özdemir Erdoğan’a kadar bir çok ustamızı “Sanatçıya yaşarken değer verilmeli” düşüncesiyle Yaşayan Değer olarak nitelendirdik.

Hülya ASLAN: Yaşayan Değerlerimiz müzik alanındaki isimlerden mi oluşuyor?
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: “Hayır, sanata katkı sunanlar bunlarla sınırlı değil. Yılın ressamı, tiyatrocusu, sinema oyuncusu, şairi gibi sanatın tüm dallarında bahsettiğimiz kriterlere uyan sanatçılarımızı da aynı kategoriye aldık..
Bizim geç farkettiğimiz bir güzellik daha ortaya çıktı. Bazı yaşayan değerlerimiz müziği bırakıp köşelerine çekilmişti. Şu an ise hepsi tekrar müziğin içindeler. 
Grubumuzun bir özelliği de, sahnemizde şiir yorumlayan ve müzik yapan arkadaşlarımızın başka sanat dallarında da başarılı olmaları. Ses sanatçısı, ressam, tiyatrocu, yazar, sinemacı arkadaşlarımız şiir yorumu yapıyor.’’ 

Hülya ASLAN- Siz bütün programlarınızı halka açık ve ücretsiz yapıyorsunuz değil mi?
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: “Biz bugüne kadar çeşitli il ve ilçelerde 42 program yaptık. Bildiğiniz gibi programlarımız çok kapsamlı ve geniş kadrolu çalışmalar. Yani bir kurum böyle bir çalışma yapmak istese bunun maliyeti 40-50 binlere dayanabilir. Ama biz bedava yapıyoruz. Çünkü üstlendiğimiz misyon bunu gerektiriyor. Ne biz halktan, ne de konuk sanatçılarımız bizden para talep etmiyor. Yani kokteylinden, konserine, hediyelerine, kitaplara kadar her şey ücretsiz. 

Hülya ASLAN: Belediyeler gibi kurumlardan destek alabiliyor musunuz?
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: “Bir kaç belediye dışında destek aldığımız söylenemez. Popüler kültüre, günlük magazin hayatına ve pembe şiirlere karşı olduğumuz, sanatı ve kültürü siyasete alet etmediğimiz için açık kapı bulmakta zorlanıyoruz. Bir pop müzik şarkıcısının sadece bir enstrümancısına ödedikleri paraya ancak denk düşen masraflarımızı bile karşılayıp, ülkemizin yetiştirdiği yaşayan değerlerimizi onurlandırmak yerine kendi şovlarını yapabilecekleri şarkıcıları kucaklıyorlar. Onlara binlerce lira akıtırken, bizlerin plaket, afiş vs gibi küçük giderleri- mizi karşılamamaları şurada dursun, boş salon bile vermiyorlar.
Avcılar ve Beylikdüzü Belediyeleri bu konuda çok ayrı bir konumda. Yöneticiler, personeli sanatçı kimliği taşıyorlar, bu açıdan da kültürlerine sanatlarına sahip çıkıyorlar. Diğer belediyelere o kadar başvurduğumuz halde ya reddediliyoruz ya da oyalanıyoruz. Ama kültür ve sanat adına “Direnmeye ve başarıya devam!” diyoruz.
Halka açık ve ücretsiz olan programlarımız gücümüzün yettiğince devam edecek. Bizim tek kazancımız kültür ve sanat adına yaptığımız çalışmalardır. Bu işi para kazanmak için yapmadığımız gibi, cebimizden harcıyoruz…’’
Hülya ASLAN: Yeni çıkan kitabınız?
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: “Eğme Başını” isimli yeni kitabım Doğu Kitabevi İştirak Yayınları’ndan çıktı. Sosyal içerikli şiirler ağırlıkta ama, aralarına sevda şiirleri de serpiştirildi. Gösterilen ilgiden memnunum. Böyle giderse sanırım yakında ikinci baskısı da yapılır.’’

Hülya ASLAN: Bir de radyoculuk, seslendirme, yorumculuk, tiyatro ve gazetecilik yönünüz var, bahsedermisiniz? 
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: “Uzun yıllar radyoculuk yaptım, şimdi zaman bulamıyorum. Tiyatroya gelince bir kaç dizi ve sinema filminde görev aldım. Eğitimini aldım ve devam ettirmedim. Seslendirmeler yaptım. Üç albümde şairlerin şiirlerine ses olmaya çalıştım, bir albümde kendim yaptım. Son olarak da Musa Kaplan’ın yönetmenliğindeki “Devrim Yolcuları” isimli belgesel de seslendirmeye katkı sundum.
Gazetecilikte ise; karanlık odadan sayfa sekreterliğine, muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine kadar her kademesinde görev yaptım. Önceden gazetecilik zor bir meslekti, ancak çok onurluydu. Mesela reklam haber yoktu. Cesur ve bağımsız gazeteciler vardı. Şimdi insanlar gazetecilik yaparken korkuyu ön planda tutmaya başladı. Sistem, gazete ve gazeteci sayısını çoğaltarak, bu değerli gazetecileri aralarda kaybetti. Haberi kurmayı bile beceremeyen, gerçek haber dururken yüzeyseli ön plana çıkaran insanlar gazeteci oldu. Yerel ve küçük gazetelerde yaşayabilmek için sırtını dayayacakları yer aramaya başladılar.”
Hülya ASLAN: Peki sizce siyasetin sanata etkisi?
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: “Sanat, siyasetinde üzerinde olan bir değerdir. Tüm siyasiler olumlu ya da olumsuz olarak sanata el atmak isterler. Kimi yıkmaya, kimi de yaşatmaya çalışır. İnsanlar sanatın bir ucundan tutsalar, sanata sahip çıksalar, zaten şikayet ettiğimiz sistemlerin yaşama şansı kalmaz. Onun içinde sanatımıza ve kültürümüze sımsıkı sarılmak zorundayız.”

Hülya ASLAN: Yoğun programınız içerisinde bize zaman ayırıp, sorularımıza samimiyetle cevap verdiğiniz için, sanata katkınız için teşekkür ederiz.
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ: Hülya Hanım bu güzel sohbet için sana ve ÖNCE VATAN gazetesine sonsuz teşekkür ediyorum.