Latin Amerika ülkelerinde ebru dersleri veren ve Türk müziğiyle terapi seansları düzenleyen Uruguay asıllı Türk vatandaşı Meryem Quiolla, ebru sanatını "insanlar arasında antik ve manevi bir kanal" olarak niteledi.

Quiolla, Kolombiya'nın başkenti Bogota’nın tarihi merkezi La Candelaria'daki küçük bir atölyede verdiği ebru dersinin ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

İtalyan asıllı bir ailenin çocuğu olarak Uruguay'da doğduğunu anlatan Quiolla, ailesinin kökenini araştırırken Türk kültürü, sanatı, müziği ve felsefesiyle tanıştığını ifade etti.

Quiolla, Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubunun (TÜMATA) geçen yıl temmuz ayında vefat eden kurucusu Prof. Dr. Rahmi Oruç Güvenç'in davetiyle 1989'da ilk kez Türkiye'ye geldiğini ve bu süreçte İslamiyet'i seçtiğini kaydetti.

Birkaç yıl önce Türk vatandaşlığına geçtiğini belirten Quiolla, Latin Amerika'nın birçok ülkesinde özellikle kadınlara yönelik çalışmalar yürüttüğünü, ebru dersleri verdiğini ve Türk müziğiyle terapi seansları düzenlediğini söyledi.

"Ebru, manevi bir kanal"

"Ebrunun insanlar arasında açılan antik ve manevi bir kanal olduğunu düşünüyorum." diyen Quiolla, sözlerine şöyle devam etti:

"Suyla dolu tepsi, sudan oluşan insan vücudu gibi. Çok eski bir sanat olan ebru, hem bu yönü hem de esnekliğiyle insanla iletişim sağlıyor ve ruha çok iyi geliyor. Ebruda renkler suyun üstüne düşüp yayılıyor ve görenlerde bu yayılmanın kendi içinde de olduğu gibi bir his bırakıp çok tesir ediyor."

Ebru derslerine bu sanata ilgi duyanların yanı sıra kendilerini ifade etmekte zorlanan ya da kararsızlık yaşayanların da katıldığını belirten Quiolla, "Ebru, insanlara sonuçlarından çekinmeden karar alma fırsatı sağlıyor çünkü karar almaktan korkan ve bu konuda kendi içinde çatışma yaşayan insanlar var. Dolayısıyla kadın olsun çocuk olsun ebrunun icrasında herkes kendini özgür hissediyor." diye konuştu.

Türkiye ve Latin Amerika'daki çalışmaları

Türkiye'de bulunduğu dönemde otistik ya da konuşmakta zorluk çeken çocuklarla ilgilendiğini ve ebru derslerinin ardından bu çocuklarda büyük ilerlemeler kaydettiğini anımsatan Quiolla, Latin Amerika'da özellikle kadınlara yönelik çalışmalar yaptığına, bölgedeki kadınların en büyük sorununun "kendini değersiz hissetmek" olduğuna işaret etti.

Quiolla, "Çoğu zaman erkekler, aile içinde sorumluluk almaya korkuyor dolayısıyla kadınlar büyük huzursuzluk yaşıyor. Ev geçindirmek ve çocukların eğitimi ile ilgilenmek kadınlara kalıyor." dedi.

Bu durumun kadınların kendilerini geliştiremeyeceklerini düşünmelerine yol açtığına dikkati çeken Quiolla, kadınların ya ümitsizlikle baş başa kaldığını ya da bir çıkış yolu olarak kişisel gelişim yöntemlerine ilgi göstermeye başladığını anlattı.

Bolivya’daki kadın öğrencilerini örnek veren Quiolla, şöyle devam etti:

"Bolivya'daki kadınların sorunları bana biraz daha derin gibi geldi. Öyle ki öğrencilerim arasında psikologlar bile vardı. Ebru ve musiki ile terapi alanında gerçekten başarılı çalışmalar yaptık. Mesela öğrencilerimden biri yaptığı ebru eserlerini sergileyebilecek bir seviyeye geldi ardından Fransa'da sergi açtı."

"Öğrencilerimden İslamiyet'i seçenler oldu"

Şili'de Sağlık Bakanlığı ile 2 yıl çalışmalar yaptığını söyleyen Quiolla, 6 hastanede doktorlara yönelik program düzenlediklerini belirtti.

Quiolla, "Ebru derslerinden sonra Türkiye'yi ziyaret edip İslamiyet'i seçmeye karar veren ve Türkiye'de yaşamaya başlayan öğrencilerim oldu." dedi.