İSTANBUL

NEDRET HOTUN

MEHMET GÜLERYÜZ’ÜN ÇİZİMLERİYLE KÜRŞAT BAŞAR’IN ARTIK KÜLTLEŞEN “İSTANBUL ÜÇLEMESİ”  İLK KEZ TEK CİLTTE ÖZENLİ BASKISIYLA EVEREST YAYINLARI’NDAN OKUYUCUSU İLE BULUŞACAK.

Kürşat Başar her kuşağın severek okuduğu, adeta kültleşmiş üçlemesini ilk kez tek ciltte, bir arada sunuyor. İnsanın en doğal hallerine, ilişkilerin en tarafsız izahlarına ve yaşamın çıkmazlarına dair en özgün ve çarpıcı cümlelerin ustası Kürşat Başar, zamansız anlatı ritmiyle hâlâ günceli yakalıyor. “Dışarda Kötülük Vardı” dün, bugün ve yarın için…

“Bir zaman hep onu düşündüm. Düşünmek denebilir mi buna, bilmiyorum, hani durup dururken bilinçte parıldayan bir görüntü, bir sözcük, bir imge, bir ses, işte hep öyle oldu, sayısız resim silindi zihnimde. Şimdi, bunca zaman sonra o resimlerin hepsi sisli, kimbilir ne kadar değişti, bana ondan kalanların tümü yanlış imgeler olmalı. Yine de o yanlış imgelerin içinde, gece yatağımda dönerken, birdenbire ona dokunmak, çocuk yüzündeki o ağır anlamı görmek, yüzümü, sakallarının henüz çıkmaya başladığı yüzüne sürmek geliyor içimden. Bazen bir düşte çıkıyor karşıma, ne yapsam unutamıyorum.”

– Kış İkindisinin Evinde

“Zaman bizi sertleştiriyor, eski, çocuksu heyecanlarımız, ilk karşılaşma anlarının yarattığı o gizlenmez sevinç yerini kuşkulara, hep aynı olanla çarpışmanın bıkkınlığına, yaşamın geçip giden hızına asla yetişemeyeceğimizi anlamanın verdiği bulantıya, acımasız bir kendini yok edişe, sonsuz bir gizlenmeye, içe kapanmaya dönüşüyor.”

– Konuştuğumuz Gibi Uzaklara

“Kendimizi herkese başka türlü sunuyoruz, büyük, anlaşılmaz parçalanmalarımız, kimsenin, en yakınımızdakilerin bile bilmediği bulanık düşresimleriyle belirip yiten iç görüntülerimiz, yalanlar, küçük oyunlar ve içinden çıkılmaz, karmaşık sözdizimleri var. Sonra zaman. Zamanın insanlarda,olaylarda, mekanda ve eşyada oluşturduğu farklılıklar, kendi bilincimizde uyanan ve gerçekliği bir öncekinden ayırdedilemeyen düşünceler... her an yeni biçimler alan, değişen değerler, yeniden keşfedilen bağlantılar, anılar, hiçbir anlam kazanmayan rastlantılar, asla birleşemeyecek puslu görünümler.”

– Sen Olsaydın Yapmazdın Biliyorum