ANKARA - Müzik dalında ödüle layık görülen Ahmet Kaya'nın ödülünü alan Gülten Kaya, törende yaptığı konuşmaya, "Sözü susturulmuş, kalbi incitilmiş bir sanat insanının cümlelerini, bu atmosferde dillendirmenin bir vicdan borcu olduğunun anlaşılmasını isterim" diyerek başladı.

Eşinin, Paris'te geçirdiği dönemi "fiili sürgün zamanları" olarak niteleyen Gülten Kaya, o dönemde Ahmet Kaya'nın sesini ülkesine duyurmak için şu ifadeleri kullandığını aktardı:

"Dünyanın bütün kültürlerine, dinlerine ve dillerine eşit mesafede duran, kendini hiçbir yere ait göremeyecek kadar dünya vatandaşı hisseden ancak bir kimlik aidiyeti ifade etmek gerektiğinde Kürt asıllı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Sanat disiplin kaldırmayacak kadar özgürdür ve kendi içinde parti ve örgütler üstü bir disipline ve hayatın hep ileriye doğru gitmesi yönünde bir işlevselliğe sahiptir. Özellikle de muhalif sanat. Ben, benden kendisine sadakat göstermemi isteyen tüm sistemleri reddedecek kadar özgür bir ruha sahibim. Ben, bu ülkenin yakın ve uzak tarihinin tüm yıkıcı sonuçlarını silmesini ve bunu hayatın her alanına yaymasını istiyorum. Benim mücadelem, dünyanın neresinde olursa olsun yok sayılan bütün halkların ve bütün kültürlerin varlığı kabul edilinceye kadar bitmeyecektir. 

Benim beklentim, insanlığın içine düştüğü kaosun, 2000'lerde başlayan yeni insanlık tarihinin düzenlenmesi ve hayatın insana en yaraşır hale getirilmesi yönündedir. Benim lanetim, insanlık suçu işleyenler, hayatı bölenler, değerleri hoyratça harcayanlar, insanları örseleyen ve onlara acı yaşatanlaradır. Hukuk tarihi, beni yargılayan ve bana ceza verenleri kendi gurur tablosuna elbette ekleyecektir. Bunu biliyor ve hayatın adaletine daha çok inanıyorum. Yeni bir çağın eşiğinde, ben, acı ile sınanmış, başta Kürt halkı olmak üzere bütün dünya halklarının artık yüzlerini dağlara dönüp ağlamasını istemiyorum. Beni anlayabiliyor musunuz?"

"Toplumlar çok hızlı yol almıyorlar"

Bu cümleleri bugünün ruhu üzerinden algılamakta zorlanan olduğunu düşünmediğini dile getiren Kaya, eşinin bunları sadece 13-14 yıl önce söylediğini de hatırlattı. Kaya, "Sanırım o zaman algılanamayan asıl şuydu, sanat dediğimiz alan kendi öngörüsüne sahiptir ve verili olana değil, kendi yaratmak istediği estetik ve güzel dünyaya doğru koşar" diyerek, bunun aynı zamanda hayatın ileriye doğru akışına hız kazandırma koşusu olduğunu belirtti.

Kendisinin törende bulunmasının bir temsiliyeti ifade ettiğini kaydeden Kaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Onun aramızdayken de aldığı son ödülün de bir başka temsiliyeti simgelediğini yine kendi cümlelerinden biliyoruz. 'İnsan hakları' diye başlamış, 'Türkiye halkları' diye bitirmişti. Bana düşen de, onu etkileyen, sarsan, vareden, ona şarkı yazdıran değerler adına bu ödülü almaktır. Onun kurduğu insanlık düşüne, değiştirmek istediği ve özlediği dünyaya bu ödülle tek bir adım dahi yaklaşıyorsak bundan eşim adına da kendi adıma da onur duyarım. Bu nedenle ben bu ödülü, onun değerlerini, bu topraklarda yaşamış ve onun gibi incitilmiş, kırılmış tüm kadim kültürlere, eşim şahsında bir vefa selamı, incelikli bir selam olarak algılayıp, 'Aleyküm selam, bizden de merhaba' demeye geldim. Bu ödülün, hayatı ve bizleri sanata, düşünceye, insanın kendisini özgürce ifade edebilmesine bir adım daha yaklaştırmasına vesile olmasını istiyor, kalplerimizdeki güzel şarkıların hayatı iyileştiren gücüne olan inancımızı pekiştirmesini diliyor ve insana en yaraşan sisteme, demokrasiye bizi daha da yaklaştırmasını arzuluyorum. Tabii ki hayallerimizi ve dünyayı değiştirme inancımızı parklardaki ve dağlardaki çocuklarımızınki kadar temiz ve taze tutarak."

Gülten Kaya, törenin ardından bir basın mensubunun "Biraz geç kalmış bir ödül diyebilir miyiz, sitem de vardı konuşmanızda" sözleri üzerine "Maalesef toplumlar çok hızlı yol almıyorlar"  dedi. Gezi Parkı odaklı gelişmeler sonrasında bazı sanatçıların tepkiyle karşılaştığının ifade edilmesi karşısında da Kaya, "Dağlardaki ve parklardaki çocuklar dedim konuşma metnimde. O metni esas alırsanız..." ifadesini kullandı.   

Törende, Ahmet Kaya'nın hayat hikayesinin anlatıldığı kısa bir film de gösterildi.