Yenilikçi yaklaşımlarıyla, klasik resim anlayışından 20. yüzyıl modern resim anlayışına geçişin kilit figürlerinden olan Post-Empresyonistler, Arkas Kolleksiyonu’ndan bir seçki ile eylül ayında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi iş birliği ile İstanbullu sanat severlerle buluşuyor.

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden 48 sanatçı ve 102 eserin biraraya geldiği Arkas Kolleksiyonu’nda Post-Empresyonizm sergisi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi iş birliğiyle Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi Beş Kubbe Salonu’nda 13 Eylül’den 6 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek.

Serginin açılışına Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, MSGSÜ Rektörü Prof. Yalçın Karayağız ve Arkas Sanat Danışmanı Niko Filidis ile iş ve Sanat dünyasından çok sayıda davetli katıldı.

Lucien Arkas açılışta yaptığı konuşmada, “2011’de İzmir’de kapılarını açan Arkas Sanat Merkezi’nin ilk sergisi Arkas Kolleksiyonu’nda Post-Empresyonizm“idi çünkü Post-Empresyonistler’in yaratıcılıkları ve azimleriyle sanat tarihinde edindikleri kilit konum yıllardan beri özenle oluşturduğumuz kolleksiyonumuzun yapı taşlarından olmalarını sağladı. Aradan geçen yedi sene içinde,büyük bir çaba ve yatırım sonucu kolleksiyonumuzu eşsiz parçalarla zenginleştirdik. Bunu gerçekleştirirken iki hedef gözettik: Birincisi Fransa dışındaki ülkelerde gelişen akımları temsil eden sanatçılara da yer vermek;ikincisi ise,sanatçıların tarzlarında farklı dönemlerden eserler edinerek dönemin biçim zenginliğini yansıtmaya gayret göstermek. Ulaştığımız bu noktada, “Post-Empresyonizm”başlığı altında bir sergi düzenlemek ve bu kapsamlı kolleksiyonu sanatseverlerle paylaşmak gönlümüzde yatan bir projeydi” diyerek Arkas kolleksiyonu’da Post-empresyonizm’in önemine vurgu yaptı.

Lucien Arkas, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile 2017 yılında Vasarely sergisi ile başlayan iş birliğinin devamı niteliğindeki bu sergi için de, “Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi kapılarını bir kez daha bizlere açtı. Coşku ve hevesle bir araya getirdiğimiz birbirinden değerli eserleri meraklıları ile buluşturmanın bana sağladığı mutluluğa aracı olmaları nedeniyle kendilerine içten teşekkürlerimi sunmak isterim” dedi. Arkas, sözlerini “sanatseverlerin ise kendilerini resmin dilini farklılaştırma ve zenginleştirmeye adayan bu sanatçıların yaratılarını izlerken duyduğum hayranlığa ortak olacaklarına eminim. Sergi 6 Kasım’a kadar devam edecek. Ardından Ocak ayında İzmir’de Arkas Sanat Merkezi’nde olacak” diyerek sözlerini bitirdi. Arkas kollesiyonu’na yıllara yayılan titiz bir araştırma, büyük bir gayret ve yatırımlarla kazandırılan Post-Empresyonist eserler sadece Fransız ressamları değil,Paris’ten yayılan fikirlerin etkisiyle modernist yaklaşımı benimseyen ve bunu kendi kültürel öğeleriyle harmanlayan pek çok Avrupalı sanatçıyı da bünyesinde barındırıyor. Kolleksiyonun bir başka önemli noktası, üretken bir ortam içinde birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan sanatçıların kariyerleri boyunca denedikleri farklı tarzlardan örnekler barındırıyor olması. Pierre-Auguste Renoir, Louis Anguetin, Maxime Maufra, Theo van Rysselberghe, Paul Serusier, Suzanne Valadon, Edouard Vuillard, Leo Putz, Louis Valtat, Maurice de Vlaminck, Kees Van Dongen, André Derain, George Brague,ve André Lhote ziyaretçilerin yapıtlarını görme imkanı bulacakları sanatçılardan sadece birkaç tanesi.

Uzun geceler

Sergide, çalışanlar da düşünüldü. Mesai sonrası gezmek isteyen sanatseverler için sergi Eylül ayı boyunca Salı, Cuma ve Pazar günleri 10:00-17:00 saatleri arasında,Çarşamba,Perşembe ve Cumartesi  günleri ise 10:00-19:30 saatleri arasında açık kalacak.Ekim ve Kasım aylarında sergiyi gezmek isteyenler ise Salı, Cuma,Cumartesi ve Pazar günleri 10:00- 17:00 saatleri arasında, Çarşamba ve Perşembe günleri ise 10:00-19:30 saatleri arasında Post-Empresyonistlerin eserlerini görme fırsatı yakalayacak.3 Kasım Cumartesi gününe özel olarak sergi 10:00-19:30 saatlerine kadar kapılarını açık tutacak.

Post-Empresyonizm hakkında

19. yüzyılın ikinci yarısında, modern anlayışla şekillendirilen şehirlerin ilk örneklerinden olan Paris, sunduğu sosyal ve entellektüel ortam ile geleneksel resim anlayışının çizdiği sınırların dışına çıkmayı hedeflemiş cesur sanatçıların ilham ve etkileşim merkezi oldu. Resmin ifade biçimlerini zenginleştirme çabasına ivme kazandıran Empresyonist kuşağın Fransız resim sanatını ulaştırdığı yeni hareket Post-Empresyonistlerin, başlangıç noktası oldu.

1880’lerden 1900’lerin ilk çeyreğine uzanan süreçte, sanatsal belleklerini bilim-felsefe-edebiyat dünyasının güncel fikirleriyle besleyen genç ressamlar,kişisel ve benzersiz bir tarz anlayışı içinde, ruh ve düşünce dünyalarını desen ve renklerle yansıtmanın birbirinden farklı yöntemlerini geliştirdiler. Ortak dertleri, kendilerinden önceki nesillerde kemikleşmiş olan dış dünyayı objektif gerçekliğe en sadık şekilde resmetme eğiliminden koparmak ve sanatçının yaratım sürecinde duyum ve düşüncelerinin ön plana çıkarmak oldu. Amaç; iç dünyasında yarattığı gerçekliği, kısacası kişisel bakış açısını, tuvale yansıtmaktı. Özellikle Cézanne, Van Gogh, Gauguin ve Seurat’nın; perspektif, renk, doku ve form gibi temel öğelerinin nasıl kurgulanması gerektiğine dair teorileri bu yeni kuşak sanatçıların temel başvuru kaynağı oldu. Metot ve yaklaşım anlamında birbirinden farklı rotalarda ilerleyen sanatçılar Pont-Aven Okulu, Nabiler gibi toplulukları ve Divizyonizm, Konturculuk,, İntimizm, Fovizm, Kübizm, gibi akımları oluşturdular. Teorileri ve pratikteki uygulamaları 20. yüzyıl modern sanatının şekillenmesinde etkin oldu. 

FİKRİYE KESTİ ÜNKER