Sevgili okuyucularımız hep deriz ya “hayatın içinde her şey var”...kader mi desem? ya da hayatın içinde vücut bulurken tesadüfler mi? Bizleri bir araya getirir sorgulamasını daha fazla yapmak istemiyorum. Çok değerli bir hocam tarafından yakın zamanda tanıştığım sosyolog, araştırmacı, yazar ve daha nice tiltleri olan Semra Eren Nijhar hanımın Gurbet’teki Türkler ile ilgili araştırma yaptığı her mezhepten göçmenler ile olan röportajlarını içeren duyarlılık, farkındalık ve bilgilendirme sağlayan sosyal sorumluluk projesi dahilinde hazırladığı kitabı hakkında bilgi vermek istiyorum.
Uzun yıllar bir sosyolog olarak, anlamı çevrildiğinde “yuvadan uzak bir yer” olan “Gurbet” kavramı üzerine araştırma yapan yazar Semra Eren Nijhar ile Türkiye’den Avrupa’nın değişik bölgelerine göç eden göçmenlerin dramatik hikayelerinin yer aldığı Artık Gurbet Yok (mu?) Araştırma kitabı hakkında yaptığım röportajı siz değerli okuyucularımıza ışık tutması için paylaşmak istiyorum.

Sayın Semra hanım öncelikle sizi okuyucularımıza tanıtmak isterim? Bize kendinizden bahseder misiniz?
Sosyolog, yazar ve belgesel yapımcısıyım. Uzun yıllar İngiltere’de yaşıyorum. 2001 yılında Oxford Üniversitesi’nden ayrılarak SUN-CUT Danışmanlık ve Yapımcılık şirketini kurdum ve 2001 yılından bu yana yöneticiliğini yapmaktayım.
Akademisyen ve aynı zamanda yönetim danışmanıyım. Kültürel farklılıklar, kamu politikası oluşturma, Avrupa Topluluğu’nu özellikle Almanya, İngiltere ve Türkiye ‘yi kapsayan sosyal araştırmalara yönelik stratejik danışmanlık alanında uzmanlık yapmaktayım.
Uluslararası konferanslarda özellikle göç, kadın, gençlik, Avrupa Topluluğuve politikaları, Avrupa’da yaşayan Türklerle ilgili sorunları içeren sunumlar yaptım. Son 30 yıldır Avrupa ve Türkiye’de kamu politikası alanında çalışmalarda bulundum. Sivil toplumun oluşturulmasında ve sosyal engellerin yok edilmesi yönünde gerekli organizasyonların kurulmasına aktif bir şekilde destek sağlayarak Lordlar Kamarası’nda danışmanlık yaptım.
Öncelikle kişisel portreler ve biyografilere yönelik fotoğraf çekimleri yaptım. İngiltere, Belçika ve Türkiye’de değişik fotoğraf sergileri açtım.
2004 yılında Millennium Awards Fellowship tarafından toplum içinde gösterdiği başarılarından dolayı yetenek ve başarı ödülleri aldım. 2015 yılında yaptığım çalışmalarımın farkındalık, kalite ve yenilikçiliği temsil etmesinden dolayı Uluslararası Avrupa Kalite ödülü aldım.
Son kitabımı da eklersek 9 tane basılı kitabım var.

Uzun yıllar yurtdışında yaşayan bir sosyolog olarak edindiğiniz bilgilere dayanarak okuyucularımıza Avrupa’da yaşayan Türkler ile ilgili altını çizerek neler söylemek istersiniz?

Ooo...aslında o kadar çok söylenecek şey var ki; en önemlisinin altını çizerek söylemek istiyorum. 70 yıla yakın zamandır Avrupa’da yaşayan Türkler hakkında detaylı çok şey bilinmiyor.
Avrupa’daki Türkler denilince; gurbetçiler oluyor. Ama ben gurbetçiler kelimesini hiç sevmiyor ve kullanmak istemiyorum. Gurbet’te bulunan kişi Gurbetçi olarak adlandırılıyor. Fakat özde ana vatandan uzak olarak Avrupa’nın sosyo-ekonomik, politik ve kültürel hayatına değişik yollardan katkı sağlıyorlar. İngiltere’de sadece restoranlarda ya da otel sektöründe çalışarak değil, kendi alanlarında işadamı-işkadını, sendikacı, aktivist, yerel yönetimlerde politikacı, doktor, öğretmen, üniversitelerde akademisyen,sanatçı, fil yapımcısı veya senaryo yazarı olarak katkıda bulunmuşlardır ve devam etmektedirler. Ne kadar konusunda duayen olsalarda maalesef Türkler “gurbet” te hep yabancılaştırılmışlar ve kendilerini hep gurbette yaşayan göçmen olarak nitelendiriyorlar. Türkiye’den Kürtçe, Türkçe ve Kıbrıslı kadınlar ile yaptığım röportajlarda hep aynı tema işleniyor. Gurbet; insanın kendini yalnız hissettiği ne olursa olsun benimsenmediği ve benimsemeye çalışsada mücadele ettiği yer oluyor.
Konuyu daha fazla detaylandırmak istemiyorum. Okuyucularımız merak edecek ve bilgi edinmek için belki de kitabımı edinme isteği duyacaklardır.

Artık Gurbet Yok (mu?) adlı gurbetçilerin sorunlarını işlediğiniz kitabınız okuyucularımıza ne kadar ışık tutabilir ve aydınlatıcı olabilir?

Bu kitap çalışmamda Avrupa’da yaşayan birinci nesilden beşinci nesile kadar göç eden Türkler ile görüşmeler yaptım. Burada okuyucuların nesiller arası gurbet vurgusunun nasıl değiştiğini ve gurbetçi kavramının kişiden kişiye hatta nesilden nesile sınıf ve eğitim farkı olarak değişkenlik gösterdiğini öğrenebilmeleri için Gurbet Yok diyerek yola çıktım. Ama alan çalışmalarında aldığım verilerde (mu?) ‘yu ekleme gereğini duydum. Çünkü; gurbet’in vaar olduğunu birçok değişik platformlardaki kişiler ile yaptığım röportajlar sonucunda kanat edindim. Ve okuyuclarıma gurbette neler yaşanıyor ve ne mücadeleler veriliyor teması ile karşı karşıya kaldım. Muhakkak okuduklarında kendi vatanlarında her konuda meslek sahibi olarak faydalı olabilirliklerini de röportajların sorucunda kanaat gerdim.

Adım Artık Gurbet Yok (mu?) diye adlandırdığınız kitabınızı yazmaya iten nedenler nelerdi?

Avrupa’da yaşayan Türklerin genel çağrışımı Almancı oluyor. Aslında bu kalıplaşmış ve kimliği ile özdeştirilmiş kişiye münhasır negatif kavramın yanlış olduğunu yıllardır yaptığım çalışmalar ile dile getirdim. Gurbet çalışmasında benimsenen düşüncenin ortadan kaldırılmasının öneminin altını çizerek okucuya ve ilgili kitlelere değişim ile ilgili bir sosyo-politikaların mesaj olmasını benimseyerek yön göstermesini ilke edindim.
Artı Avrupa’da yaşayan Türklerin arasında hala aynı anlamı taşıyan “Gurbet” konusuna odaklanmak isteyerek bu kavramın Türk Diasporası’nın bir parçası haline gelmesinin kırılmasını istedim. Okuyucularınız eğer ilgi duyarlarsa kitabımdan daha fazla bilgi edinebileceklerdir.

Kitabınızın hazırlanmasında hangi katagoriye dikkat ettiniz? Mesela kapak? Enteresan!

Avrupa’da yaşayan Türklerin bir bütünüde oluşturduğunu göstermek için kitap kapağımı Avrupa’da yaşayan sanatçıların eserlerinden faydalanarak bütünü oluşturdum. Ayrıca; gurbet konusunu daha da irdeleyebilmek için göç ve gurbet konusunu işleyen karikatüristlerden eserler koydum.
Gurbet 2 kitabımda aynı zamanda Türk şiirine yansıyan gurbet konusunu işleyen şiirlerde ekleyerek konunun bir bütünlük sağlamasını istedim.

Sayın Semra hanım son olarak okuyucularımıza kiatbınız ile ilgili eklemek istedikleriniz var mı?

Kısaca; merak eden okuyuculara şunu söylemek isterim. Gurbet’e çıkmadan önce kendilerine güven ve inancın dışında katlanabilir miyim sorusunu da yönelterek ve düşünerek hareket etsinler. Çünkü; “gurbet” uzak olmak oluyor. Kendi bulundukları vatan toprağındaki yapabilirlikler ve edinimlerle belki de kimbilir daha mutlu ve başarılı olacaklardır...
Size çok teşekkür ederim Zambak hanım bana değerli zamanınızı ayırdığınız için.
Sevgi ve bilgiyle kalınız.

Biz size teşekkür ederiz. Toplumsal yaralar sadece Türkiye’deki yaşayan vatandaşlarımız için değil, yurtdışında yaşayan “gurbetçi” demek istemediğiniz vatandaşlarımız içinde  fazlası ile var.