NEZAHAT GÖÇMEN

Zonguldak'ın tarihi kasabası Filyos'ta denize doğru yürüdük. Denizden gelenler, Mehmet Türkçelik'in elinde hayat buluyor. 

Tasarım ve mask sanatçısı emekli öğretmen Mehmet Türkçelik, Çaycuma Filyos beldesindeki atölyesinde deniz dalgalarının kıyıya attığı dal, ot, kök, odun parçaları, deniz canlılarının kabukları, türlü çeşit taşlar ve her şeyi tasarlayıp, biçimlendiriyor.

     

      

Deniz kokulu atölye

-Evet, benim atölyem deniz kokar. Karadeniz’in ürkütücü fırtınaları benim bereketimdir. Ormanlardan derelere, nehirlere ve denize sürüklenen ağaç parçaları aylar süren yolculuktan sonra fazlalıklardan arınır. Kıyıya vuran bu ağaç parçalarına bizim buralarda (Filyos) çatuk derler. 

     

Çoğu kişi yakacak olarak toplar. Bana da göze hoş gelen daha narin parçalar kalır. Atölyemde topladığım çatuklarla anlaşa anlaşa, konuşa konuşa bir şeyler yaparım. Birbirimizi üzmeyiz. 

         

Denizin işçiliğinden geçmiş cam parçaları, çakıl taşları, kolay işlenebilir inşaat artıklarından yüzler yaparım. Nedense yüzler yapmak çok hoşuma gider. Onları bazen süsler, giydirir; başına ot parçası, kilim ipleri, balık ağı parçaları koyarım. Olur sana saçı. Bir gün atölyemde işime yoğunlaşmış çalışıyorum. Bir ses: “Burası deniz kokuyor”. Filyos’ta arkeolojik kazıya katılan hocalardanmış. Kapıdan başını uzatmış, atölyemdeki objelere bakarak, bu sıcacık, beynime kazınan sözü söylüyor.

       

Kendimi tanıtmayı unuttum. Adım Mehmet Türkçelik. Emekli ilkokul öğretmeni. Emekli olduktan sonra, doğduğum büyüdüğüm kasabaya, Filyos’a döndüm, yerleştim. 

   

      

Filyos’u anlat bize

      

-M.Ö 7.yüzyılda Miletoslu Rahip Tios kurmuş bu şehri. O zamanlar Filyos; limanı, antik tiyatrosu ve basılı parası olan bir ticaret kenti. Tarihle, denizle, ormanla iç içe olan bir kasabanın yaşayanı olmak, insanda mutlaka bir iz bırakır diye düşünüyorum.

    

Sadece bu değil ki. 1200 kişinin çalıştığı Sümerbank’a ait Ateş Tuğla Fabrikası, biri açık hava olmak üzere 3 tane sinema, golf, tenis, basket sahaları. 2 tane futbol kulübü. Kışları balo, yaz akşamları caz. Yani gündüz tarla, harman; akşam eğlence. Böyle bir ortamda büyüdük.

    

 Çocuklar ve Dünyanız

       

-Çocukken, çakıyla düdük, kaval yapardık. Ortaokulda sınıftan tebeşir aşırır, onları kazır Tommiks Teksas’ta gördüğüm Kızılderili totemlerine benzetmeye çalışırdım. Elli yıl sonra hastalığım tekrar nüks etti galiba. Güzel havalarda oturuyorum deniz kıyısında, sağımda solumda köpeklerim acayip acayip yüzler oyup duruyorum. 

Kendime bir atölye kurdum. Kurunca ve yaptıklarımda derli toplu durunca ilgi çekmeye başladı. Filyos’a gezmeye gelenler, ilgi gösterip ziyaret etmeye başladılar. Sevindim, hoşuma gitti. Yazılı ve görsel basında yer almaya başladım. 

Bazen atölyeme çocuklar gelir. “Mehmet Amca biz de bir şeyler yapalım mı?” diye sorarlar. “Canıma minnet, yapın tabii ki”. Hayal dünyaları müthiş. Hiç aklıma gelmeyen objeler çıkarırlar. Ne yalan söyleyeyim, kopya çekerim çoğu zaman onlardan.

 Sosyal sorumluluk projelerinden sizi en çok etkileyen olay nedir?

     

-Sosyal sorumluluk projelerinde de yer almaya çalışırım. 8 Ocak 2013’te Zonguldak-Kozlu grizu faciasında,  bir dağ köyü olan Çırgan Köyü’nden 8 madenci şehit oldu. Köy acıdan yandı, tutuştu.

     

Sevgili İbrahim Akyürek ve Zonguldak Sergi Odası şemsiyesi altında her yaz başında o köye gider, çocuklarla doğayı boyarız.  Bir nebze de olsa acılarını hafifletmek ve yalnız olmadıklarını hissettirmek için.

    

Atölyeme gelenlerin yüzleri gülüyor, heyecanlanıyorlar.   Onların da ruhunun temizlendiğine inanıyorum.  Bu zamanda insanların ruhunu temizleyecek bir şeylerle uğraşması, üretmesi bence çok değerli. 

     

****

 Haydi, siz de buyurun Filyos’a 

Filyos’ta deniz kokan atölyeye

 Sevgili Mehmet Türkçelik bu güzel sohbet için teşekkürler…

            

     

Fotoğraflar: Muhammet Yıldız