"Scream for me Sarajevo" (Benim İçin Çığlık At Saraybosna) filminin yönetmeni Tarık Hodzic, "Film, Bruce Dickinson'un 1994'te, kuşatma altındakiSaraybosna'ya gelmesi ve konser vermesini anlatıyor. Konser, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenlik uyarılarına rağmen yapıldı. Dickinson bir anlamda hem kendi hem de grup üyelerinin hayatını riske atarak Saraybosna'ya geldi" dedi.

22. Saraybosna Film Festivali'nde dünya prömiyerini gerçekleştiren belgesel türündeki filmi AA muhabirine anlatan Hodzic, 10 yıldır yönetmenlik yaptığını ve bu filmin, tamamen profesyonel şartlar altında çektiği ilk filmi olduğunu belirtti.

Hodzic, film fikrinin yaklaşık dört yıl önce ortaya çıktığını aktararak, "Senaryonun yazarı Jasenko Pasic beni aradı ve (Iron Maiden'ın solisti) Bruce Dickinson'un Saraybosna'ya geldiğini biliyor muydun dedi. Bosna Savaşı zamanında U2'nun buraya gelip konser verdiğini biliyorduk ancak Dickinson'ı duymamıştık. O dönem Iron Maiden'ın bateristi, kendi internet sayfasında Saraybosna konserini paylaşmış. Bu da Pasic'in filmi yazması için son derece etkili olmuş. İçimden, 'çok güzel bir hikaye' dedim. Bir hafta sonra filmi çekme kararı aldık." diye konuştu.

Pasic'in film öncesi gereken araştırmaları yaptığını dile getiren genç yönetmen, şu bilgileri verdi:

"Film, Bruce Dickinson'un 1994'te, kuşatma altındaki Saraybosna'ya gelmesi ve konser vermesini anlatıyor. Konser, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenlik uyarılarına rağmen yapıldı. Dickinson bir anlamda hem kendi hem de grup üyelerinin hayatını riske atarak Saraybosna'ya geldi. Film, hayatları değiştiren bir konserin hikayesi aslında. Konser, başta Bruce olmak üzere grup üyeleri, BM Koruma Gücü Askerleri (UNPROFOR) ve konsere gelen herkesin hayatını değiştirdi. Hikaye, tüm bu insanların etrafında dönüyor. Bu film, savaş filmi değil. Savaş filmleri artık çekilmiyor. Savaş zaten insanların sürekli hafızalarında olan bir olgu. Bu, savaş filmi değil. Bu, savaş zamanını yaşayan insanların filmi."

"Filmin yapımından bu yana geçen üç yılda, inanılmaz maceralar yaşadık"

Tarık Hodzic, konsere gidenlerin bile daha sonra konserden çok söz etmediğine dikkati çekerek, "Dolayısıyla kuşatma altındaki Saraybosna'da yapılan bu etkinlik mutlaka bir film olmalı diye düşündük. Hikayenin son derece iyi olduğuna yürekten inandım. Filmin yapımından bu yana üç yıl geçti ve bu üç yılda inanılmaz maceralar yaşadık. Bruce Dickinson'ı da aradık. Hikayeyi bir de ondan ve grup üyelerinden dinledik. En önemlisi de o zamanlar çocuk yaşta olan ve konsere katılan kişileri bulduk ve hikayeyi onların şimdiki hallerinden dinledik. Hepsi o günü tekrar yaşıyormuşçasına anlattılar konserde hissettiklerini." ifadelerini kullandı.

Filmin kendiliğinden olduğunu sözlerine ekleyen yönetmen Hodzic, şöyle devam etti:

"Hiçbir zorluk veya sıkıntı çekmedik. Ne istediysek, ne dilediysek gerçek oldu. Hatta konser kaydına ulaşamayacağımızı düşündük bir ara ama Martin Morris, Londra'dan elinde konser kaydıyla geldi. İnanılmaz bir serüvendi. Saraybosnalıların o gün ne hissettiğini, kuşatma altındaki şehirde yaşayan vatandaşların neler düşünebileceğini olduğu gibi beyaz perdeye yansıtmaya çalıştım. Bu, Saraybosnalıların sağduyularını korumak için neler yaptıklarını anlatan bir film. Saraybosnalılar sanat ve müzikle olan bağlarını asla koparmadılar ve sağduyularını korumayı başardılar."

Hodzic, dünyanın en önemli heavy metal vokallerinden biri olarak görülen Dickinson'ın onayıyla filmi çektiklerini ve filmi ona da yolladıklarını söyleyerek, "Filmin harika olduğunu söyledi bize. Bruce maalesef prömiyere gelemedi ancak filmi mutlaka bir gün beraber izleyeceğiz." dedi.

Filmdeki karakterlerin hepsinin bir birinden çok farklı olduğuna değinen yönetmen Hodzic, "Filmdeki insanların yüzündeki dürüstlüğü çok kolay fark edebilirsiniz. Onlar konuşurken hatıralarının tekrar nasıl canlandığını mimiklerinden okuyabilirsiniz. Bu bağlamda film son derece duygusal. İnsanlar unuttuklarını sandığı bir anı, aslında tüm ayrıntılarıyla hatırladıklarını gördü. O zaman hissettikleri korku ve telaş yüzlerinden okunabiliyordu. Filmde kuşatmanın ne kadar acımasız olduğunu gösteren birçok sahne var. Bunun dışında Vanja isimli bir karakterimiz var. Kendisi filmin bir sahnesinde 'Savaş zamanı hayatımın en güzel günleriydi' diyor. Bu, insanı son derece ikilemde bırakan bir açıklama. Sorunun cevabı ise filmde gizli." değerlendirmesinde bulundu.

"Dickinson, hiçbir koruma olmaksızın konsere geliyor"

Filmin prodüktörü Adnan Cuhara ise dünya prömiyerini festivalde gerçekleştirdiklerini kaydederek, "Belgesel yarışmasının açılışını yaptık ve üç yıllık çalışmanın sonundaki başarılı prömiyerden dolayı oldukça memnunuz. Filmimizin biletlerinin tamamı, satışa çıktığı gün tükendi. Bu da bizi mutlu etti. Film, (savaşın yaşandığı dönemde) dünyanın en iyi ve en ünlü şarkıcılarından Bruce Dickinson'un, ekibiyle birlikte Saraybosna'ya gelip, Saraybosna halkı için konser vermeye karar vermesinin harika hikayesini ele alıyor. Dickinson, hiçbir koruma olmaksızın konsere geliyor." diye konuştu.

Konserin, Bosna Kültür Merkezi'nde gerçekleştiğini aktaran Cuhara, Pasic ve Hodzic'in film projesini kendisine ilk anlattıklarında çok sevdiğini dile getirerek, şunları belirtti:

"Dünya prömiyerinin ardından, izleyiciler, sadece o konserin değil, bu filmin de çok önemli olduğunu fark etti. Film, insanların işgal altında nasıl yaşam sürdüğünü ve dünya yıldızı Bruce Dickinson'ın, Saraybosna halkına destek için buraya gelmesinin onlar için ne anlam ifade ettiğini gösteriyor. İzleyiciler de bunu fark etti ve bugüne kadar alınmış en iyi derece olan 4.98 puanı aldı filmimiz. Yani neredeyse 5 tam puana yakın. Filmimizle gurur duyuyoruz."

Prodüktör Cuhara, Bosna savaşı ve işgalini anlatan çok fazla film yapılmadığını sözlerine ekleyerek, "Son 20 yıla bakarsanız, çok fazla film ya da iyi film yapılmadığını görürsünüz. Biz bu konuyu kullandık. Bir dünya yıldızının o dönemde buraya gelmesini ele aldık ve hem işgali hem de işgal sırasında buraya gelmiş olmasını, alışılmışın dışında bir şekilde anlattık. Dünya izleyicilerine, burada gerçekte ne olduğunu anlattık." ifadelerine yer verdi.

Bruce Dickinson'ın 30 yılı aşan müzik kariyerinde, dünya çapında dinleyicileri olan bir sanatçı olduğuna vurgu yapan Cuhara, bu filmle dünyaya farklı bir mesaj verdiklerinin altını çizdi.

Filmde, Bruce Dickinson, Alex Elena, Chris Dale, Jasenko Pasic, Feda Stukan ve Erol Gagula da yer aldı.