On beş yıldır sürdürdüğü yayın hayatında yerel tarih ve kültüre destek veren Abalıoğlu Vakfının desteği ile yayın hayatına devam eden “Geçmişten Günümüze Denizli” dergisi ile ilgili daha önce yazmıştım.

Bölgesel çalışmalar yapılmadan ulusal çalışmaların eksik kalacağını savunur ve bu anlamda yerel çalışmalara elimizden geldiğince destek vermeye çalışırız. Ancak çoğu zaman yerel çalışmalara ya yeterince sahip çıkılmaz ya da ulusal planda görmezlikten gelinir. 

Yerel çalışmalara destek veren resmî kurumlar kadar sivil toplum kuruluşlarının sayısını ne kadar arttırabilirsek çalışmaların sayısı ve niteliğin de o derece artacağına inanırız. 

Her şehrin sembol isimleri, aileleri ve sanayicileri vardır. 

Şehirlerinden aldıkları enerjiyle bölgesel, ulusal ve uluslararası alanda kendilerinden söz ettiren örnek sanayici ve iş insanlarımız vardır. Bunlardan ilk aklıma gelenlerden Sanko, Elginkan, Abalıoğlu, Tiryakiler… bir kaçıdır. Anadolu kaplanı olarak ticari hayatta isimlerinden sıkça söz ettiren ve dünya çapında marka olmuş böylesine önemli isimlerin öncelikle doğup büyüdüğü şehirleri, daha sonra ülkeleri ve insanlığa olan görevleri vardır, olmalıdır. Söz konusu sanayici ve iş insanlarının görevleri bir yanda üretim ve sanayi alanında devam ederken öte yandan kültürel çalışmalara destek vererek bölge ve ülke kültürünü dünden bugüne, bugünden yarınlara taşımak olmalıdır.

Şehirleri adına kültür-sanat hizmeti verenlerin ortak derdi yeterince sahip çıkılmamak, görülmemek, duyulmamaktır. Şehirlerini omuzlarında taşıyan kültür insanı diyebileceğimiz insanlar şehirler ve bölgeleri adına bir değer olması gerekirken yeterince sahip çıkılmıyor, görülmüyor ve duyulmuyor; adeta yok sayılıyorsa burada bir sıkıntı var demektir.

Ancak verebileceğimiz onlarca olumsuz örneğe rağmen olumlu örnekler de yok değildir. Ülkeye örnek teşkil edecek kültürel hizmetlere destek veren gönül insanlarının yaptığı hizmetleri kendi şehrinin insanları takdir etmektedirler. 

Kültüre, tarihe, sanata; kısaca insana dair her ne varsa her türlü çalışmaya omuz veren sivil toplum kuruluşları arasında Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim Vakfı’nın yeri ayrıdır. Kültüre, tarihe, sanata olan desteği kendi şehrinin sınırlarını aşmış ülkeye ve dünyaya mal olmuştur.

Abalıoğlu Vakfı velev ki hiçbir çalışma yapmamış olsa bile on beş yıldır “Geçmişten Günümüze Denizli” dergisini yayımlayarak şehre ve kültüre olan katkıları her şeye bedeldir. 

18 Kasım 2020 tarihinde telefonumda kayıtlı olmayan birisi aradı. Nazik ve kibar bir beyefendiydi. Kendisini tanıttı. 16 Kasım 2020 tarihinde yazmış olduğum “Yerel Tarih Çalışmaları/Denizli Dergisi Örneği” yazım için teşekkür ediyordu. Mehmet Ali Abalıoğlu’ydu arayan şahıs!

Abalıoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Abalıoğlu ile ilk kez konuşuyorduk. Sanayiden, yatırımlardan, ülke gündeminden falan konuşmadık. Konuşmamız kültür, sanat ve tarihi çalışmalara olan yaklaşımlar üzerineydi. Bir sanayiciyle yerel tarih, kültür- sanat konuları konuşabilmiş olmayı öncelikle şaşırmadım diyemem. Ancak Mehmet Ali Abalıoğlu Beyin Denizli, bölge ve tarihe olan yaklaşımlarını öğrenince Denizli ve yöresinde araştırma yapan yerel araştırmacılara, tarihçi ve kültür insanlarını gıpta ettiğimi itiraf etmeliyim.

“Denizli Faciası” olarak tarihe geçen ve Demirci Kaymakamı, Kuvayı Milliye Komutanlarından Demirci Mehmet Efe’nin karıştığı olayla ilgili detaylı bilgilere sahip. Bu konuda “Demirci Mehmet Efe’nin Demirci Baskını” adıyla sempozyumda bir konuşması mevcut. 

Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Başkanı olan Mehmet Ali Bey aynı zamanda Doğa ve Çevre Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın Denizli Şubesi’nin de kurucularından. Mütevazı, hoş sohbet. Kültüre hizmet için koşturmaya, araştırmaya, projeler üretmeye devam eden bir gönül insanı.

Doğup büyüdüğü, havasını soluduğu, ekmeğini yediği, şehrinin, bölgenin ve ülkesinin kaderiyle kendi kaderini aynı gören, bu amaçla her türlü çalışmaya destek veren, ruh ve anlam katan insanların varlığını bilmek ve onlardan birisini geç de olsa tanımış olmak ne büyük bahtiyarlıktır.