ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak taşıma kararı, zaten karmakarışık olan Ortadoğu’yu malumları yeniden karıştırdı. Sokağa dökülen Filistin halkı yeni bir intifada. Yani ayaklandı.

İsrail'in sert müdahaleleri, ölüler ve yaralılar.

Trump'ın bu yeni hamlesi dünyada da pek kabul görmedi. ABD'de İsrail lobisi bile kararı zamansız olarak niteledi. Başta Türk halkı olmak üzere dünyada bütün müslümanlar ABD ve İsrail'i protesto etti. 

İslam Birliği Teşkilatı (İİT) Başkanı olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Liderler Zirvesi'ni topladı. Malumları Zirve'ye 57 üyesi olan İİT'nin 16'sı devlet ve hükümet başkanı olan 48 ülke temsilcisi katıldı.

Değerli okurlarım, Filistin meselesinin malumları 20’nci yüzyılın başından beri çeşitli zirvelerden geçerek bugünlere gelişini kısaca hatırlayalım.

Avrupa'da 15. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Filistin'de bir Yahudi devleti kurma çalışmaları 1897'de Basel'de toplanan ilk Siyonist Kongre'de bir siyasi hedef olarak belirlenmiş, Yahudilerin de Filistin'e göçü başlamıştır. Ardından 1917'de Yahudilere bir yurt temini için açıklama yapan İngiltere; Birinci Dünya Harbi ile bölgeyi ele geçirdikten sonra 1920'de Filistin Manda İdaresini kurmuş, 1937'de de Filistin'in Yahudiler ve Araplar arasında taksimini öngören bir plan yayınlamıştır.

Gerek Filistin Manda İdaresi'nin kurulması, gerekse Filistin'in taksimi planı Araplarla Yahudilerin çatışmalarına neden olsa da bölgeye Yahudi göçü de devam etmiştir.   

İkinci Dünya Harbi sonunda İngiltere'nin başvurusu üzerine BM Genel Kurulu; Filistin'in Arap ve Yahudi devleti ve Kudüs bölgesi olarak üçe taksim edilmesini, iki yıllık bir denemeden sonra Arap ve Yahudi devletlerinin bağımsız olmasını, Kudüs'ün BM vesayeti altında olmasını 29 Kasım 1947 tarihinde kararlaştırmıştır. Bu kararın hemen ardından İngiltere bölgeden çekilince, Filistin’de Arap - Yahudi çatışması başladı.

Günümüze kadar devam eden bu savaşların önemlileri 1948-9, 1956, 1967, 1973, 1982 savaşlarıdır.

İlk savaş 14 Mayıs 1948'de İsrail Devleti'nin ilanı ile çıktı. Mısır, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın katıldığı savaş bir yıl kadar sürdü. İsrail'e saldıran Araplar ağır bir yenilgiye uğradı ve İsrail, Filistin'in dörtte üçüne yakınını ve Kudüs'ün de yarısını ele geçirdi.

İkinci savaş Mısır'da Nasır’ın Süveyş kanalına el koyması ile ortaya çıkan bunalımda İsrail'in 29 Ekim 1956'da Mısır'a taarruzu ile başladı. 5 gün içinde Sina yarımadasını kontrol altına alan İsrail, Akabe Körfezinde deniz ulaşımı temin etmişti.

Üçüncü savaş, altı gün sürdüğü için Altı Gün Savaşı denmektedir. Nasır idaresinde Mısır, İsrail'in Kızıl Deniz'e çıkışını önce kontrol altına alıp ardından kapatmış, 5 Haziran 1967'de de İsrail, Mısır, Suriye, Ürdün ve Irak'a saldırmıştı. Önce hava alanları ve uçakları tahrip eden İsrail ordusu kısa sürede Mısır, Ürdün ve Suriye ordularını teker teker mağlup etmeyi başarmıştı. 7 Haziran'da Ürdün'e, 8 Haziran'da Mısır'a, 10 Haziran'da da Suriye'ye ateşkesi kabul ettiren İsrail; bu zaferle de topraklarını dört misli daha genişletti. 

Altı Gün Savaşı'ndan sonra da barış anlaşması yapılamadığından çatışmaların önü alınamamıştır. Bu defa Araplar taarruz için hazırlanmakta idiler. Nitekim 6 Ekim 1973'te Mısır ve Suriye kuvvetleri İsrail'e saldırdı. Başlangıçta ağır kayıplara uğrasa da İsrail; Suriye topraklarına girmeyi ve hemen ardından Mısır'a yüklenip Süveyş Kanalının batısına geçerek Mısır ordusunu da kuşatmayı başardı. Sonunda Mısır’la, Süveyş Kanalını terk edip kanalın doğu yakasını da boşaltarak anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, ABD arabuluculuğunda Mısır'la 1978'de yapılan Camp David anlaşması için kapıyı aralamış ve Mısır'ı artık devreden çıkarmıştı. Suriye ile araya BM'nin kontrol ettiği bir tampon bölge edilerek sadece ateşkes yapılabilmiş, Mısır dışında Araplarla anlaşma yapılamamıştır.

Osmanlı'nın 400 yıl barış ve sukunet içinde yönettiği topraklara kan ve ateş hakim olmuştu.

Bir türlü önlenemeyen İsrail - Filistin gerginliği üzerine İsrail Ordusu 6 Haziran 1982'de bu defa Lübnan'a girdi. Beyrut'a kadar ilerleyip Suriye ve Filistinli gerillaları kuşattı. Daha sonra BM'nin de müdahalesi ile dört ay süren beşinci Arap - İsrail Savaşı da Arapların büyük zayiatları ile sonuçlanmıştır. 

Bu savaşların ve çatışmaların hepsinde de İsrail - Filistin topraklarının bir kısmını ele geçirip yerleşmiş halen de yerleşmektedir. İki taraf arasındaki düşmanlıklar, özellikle İsrail'in baskıları ve katliamları durdurulamamaktadır. ABD Başkanı Trump'ın kararından sonra da gerginlik had safhadadır. Ve bilindiği gibi Türkiye'nin teşebbüsü ile toplanan İİT; Filistin Devletini tanıdığını, Doğu Kudüs'ün de bu devletin başkenti olduğunu ilan etmiş ve ABD'yi Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararını desteklemekten imtina etmeye ve diplomatik misyonlarının da Kudüs'e taşınma kararını geri almaya davet etmiştir.

Bu ara ABD'nin diplomatik misyonlarının Kudüs'e taşınmasının birkaç yıl sürebileceğinin açıklamasını, İslam aleminin tepkisinin dikkate alınması olarak değerlendirilmekte ve ABD'den daha önce alınmış BM kararlarına sahip çıkmasını beklemektedir. 

Konu, halen BM’ye intikal ettirilmiştir. Bekleyip göreceğiz.

KANLI NOEL'İN 54. ANMA GÜNÜ

Değerli okuyucularım, malumları 54 yıl önce 21 Aralık'ta Kıbrıs'ta Rumlar, Türkleri katletmek ve Ada'dan kovmak için başlattıkları saldırı her yıl Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) İstanbul İl Başkanlığınca tertiplenen etkinliklerle anılmaktadır. Ve yine malumları Noel'e rastladığı için KANLI NOEL olarak anılan bu soykırıma, bu katliama, Kıbrıslı soydaşlarımız kahramanca karşı koymuş direnmiş, azgın Rumlara geçit vermemiştir.

Bu yıl KANLI NOEL'in 54. yılını 24 Aralık günü saat 13.30’da Kadıköy'de KOZYATAĞI KÜLTÜR MERKEZİ'nde anacağız.

Açılış ve açılış konuşmasını müteakip TESUD Genel Başkanı Em.Hv.Korg. Erdoğan KARAKUŞ konuşmasını yapacak bilahare Kıbrıs'tan bu program için gelen kahraman mücahit kardeşlerimizden Çetin SEREZ, Ali ÇINAR, Ertan ALP, Gözkamaş ERGÜNEŞ, Bülent SELENT, Dr. Ayten BERKALP ve Zehra Bilge ERAY anılarını anlatacaklardır.

Daha sonra TESUD TSM Korosu'nun şef Nisa GÜRTUNA yönetiminde konseri izlenecektir.

KANLI NOEL'i, kahraman mücahitlerimizi gururla, şerefle anacağız. Bu soykırımı, katliamı unutmadık, unutmayacağız.

Halkımız davetlidir.