Reklamcılık, ek küçük yalanlardan büyük yalanlar üretmektir.

Reklam projesi oluşturulurken algı farkı yaratma felsefesiyle hareket ederler. Temel hedef bu marka beni anlıyor benim gibi düşünüyor duygusu vermektir.

Algı farkı yaratma dönemdeyiz artık ürününü değil tüketicinin övgüsünü yapmak gerekiyor. En birinci biziz söyleminin işe yaramadığı kanıtlandı. Zaten hizmetlerin övülecek tarafı da yok hepsi birbirine benziyor. 

En iyi olduklarını onlar değil etrafındakiler söylemeli. 

Bu ülkede kötü olmak itibar getiriyor. Tek başına da popülarite yetmiyor. İkna etmek önemli. Ürün hakkında her şeyiyle bir tortu bırakıyorlar. Tortu ikna edici ise insanlar o markayı beyinlerinde öne çıkarıyorlar. 

Araştırmalara göre insanlar uzman olmadıkları konularda en fazla üç markayı akıllarında tutabiliyorlar. 

Reklam nasıl marka yaratıyor? 

Bunun matematiksel cevabı bulunmuyor. Söylenenler doğru değil. Kurallarla fark yaratmaya çalışıyorlar, yaratamıyorlar. Ancak algıda fark yaratmanın 3 kuralı var: 

Düş, tebessüm ve risk: 

Düş, insanların hayallerini tahrik etmek onlarla oynamaktır.  

Tebessüm, marka adına sundukları işlerde mutlu olmalarını sağlamaktır. 

Risk kaygı taşımadan mesaj vermektir. 

Bu kuraları uygulamazlarsa algıda fark yaratamıyorlar.