Aklımıza bir sorunu takıp kafamızda o sorunu yoğurduğumuz zaman, tedirginlik üzüntü, sıkıntı dediğimiz şeyler ortaya çıkıyor. Peki, insan, üzüntüden, sıkıntıdan, tedirginlikten kendini kurtarabilir mi diye bakalım. Her şeyden önce sorunların kafamızda kök salmasına izin vermemeliyiz. Bir kere zihnin ne olduğunu biliyor muyuz? Filozofların en büyükleri zihnin yapısını araştırmak için nice yıllar harcamışlar, ne kadar çok kitap yazılmış bu konuda. İnsan, tüm dikkatiyle zihni izlerse, zihnin ne olduğunu keşfetmesi oldukça kolaylaşır. 

Şimdiye dek tek öğrendiğiniz, belleğinizdeki küçük yaşantılarınızın anıları, ananızdan, babanızdan, öğretmenlerinizden duyduklarınız, kitaplarda okuduklarınız ya da çevrenizdeki dünyada görüp gözlemledikleriniz. Gözlemleyen, öğrenen, ayırt eden, erdem adını verdiğimiz şeyleri geliştiren, korku ve istek içeren düşünceleri üreten şey işte bu zihin adını verdiğimiz şey. Yalnız yüzeyde görüp izledikleriniz değil, aynı zamanda bilinç dışının derin katmanlarında saklanmış ırkçı emeller, amaçlar, dürtüler, çelişkiler, iç çatışmalar.

Bunların hepsi bilinç adını da verdiğimiz zihin denen şey. Zihin bir şeylerle didişmek istiyor. Örneğin bir anne çocuğu için üzülüyor, bir kadın mutfakla ilgili konuları kendine dert ediniyor. Politikacıysa seçmenlerinin beğenisi korumak ya da millet meclisindeki durumuyla ilgili sorunlarla dertleniyor. Zihin sorunlarla didişip boğuştuğu sürece hiçbir sorunu çözecek gücü olmaz. Ancak zihin sakinse, alınacak sonuçlarla didişmiyorsa, bir sorunu çözebilecek bir rahatlık içindeyse üzüntülerle sıkıntılarla yıpranmamış yorgun düşmemişse o zaman bir sorunu anlayabilir.

Şöyle bir zihninizi izleyin ne kadar huzursuz, ne kadar kıpır kıpır olduğunu, nasıl durmadan bir şeylerle didişip durduğunu görecekseniz. Dün birinin söylemiş olduğu bir şey, şimdi duyduğunuz bir şey, yarın yapacağınız bir şey ve daha bunun gibi sayısız şeyi zihin durmadan evirip çevirmektedir. Hiçbir zaman boş kalmaz. Zihin bir şeylerle uğraştığı birtakım düşünceleri evirip çevirdiği sürece, zihindeki düşünceler çok yüksek seviyede de olsa sıradan şeyler ya da aşağılık düşünceler de olsa, hiç fark etmez. 

Zihin küçük ve değersiz bir şeydir. Böyle değersiz küçük bir zihinse sorunları çözemez, olsa olsa onlarla didişir. Sorun çok büyük ve önemli bir sorun da olsa zihin onu çözerken değersizleştirir. Ancak zihin, düşüncelerle dolu değilse ve bunun içinde rahat ve taze yıpranmamış durumdaysa sorunlarla baş edebilir, sorunları çözebilir.