Ben küçükken; okullar tatil olduğunda bizim köyün imamı yani, uzaktan amcam olur da, camide Kur’an Kursu açmıştı. Annem bir gün elimden tuttu camiye götürdü.
- Hoca efendi bu kız sana emanet, gari. Sokakta aylak aylak dolaşacağına bir şeyler öğretirsin. 
Bende bir heyecan bir heyecan, bir baktım bizim mahalleden, okuldan arkadaşlarım da var. İşte buna çok sevinmiştim. Yalnız kalmayacaktım yine hep beraber olacaktık. gerçi cami imamımız benim ilk okul öğretmenim hem de uzaktan amcam olurdu. Köyümüzde devletin gönderdiği bir imam yoktu. Ya da gelmemişti galiba. Tam bilmiyorum.
İlk Kur’an Kursuna gittiğim gün, uzun kollu gömleğimi giydim ayağımda uzun etek başımda annemin oyalı bir tülbentini bağladım. Kolumun altında, babamın bana almış olduğu detaylı Kur'an Alfabesi, kırata kırkta gittim.
O zamanlar bizim camimiz çok küçüktü ama iki katlıydı. Yukarı katta kadınlar, alt katta ise erkekler namaz kılardı. Bizim ders göreceğimiz yer ise, alt katta tam şerefenin önünde. İmam gelmeden önce kızlar bir tarafa, oğlanlarda karşı tarafa daire şeklinde oturduk. Heyecanla bekliyoruz kalbim küt küt atıyor. Neyse ki İmam amcam geldi hepimize hoş geldiniz çocuklar dedi. Kalktık hepimiz teker teker elini öptük. Hepimiz aynı köyden olduğumuz için isimlerimizi de biliyorduk tek tek söylememize gerek kalmamıştı zaten bir birimizin akrabasıydık. İmam efendi amcam her kesin aynı yerde her gün öyle oturmamızı söyledi yer değişikliği olmayacaktı sonrada bizi bilgi yoklaması yaptı. Kim neler biliyor bilmiyor. Abdest almayı, namaz kılmayı biliyor muyuz. İslam’ın şartı nelerdir, imanın şartı nelerdir bunları okulda öğrenmiştik ama orada bir genelleme daha yaptık. 
Yarın ancak Arap alfabesine başlayacağız. Önce bizim neler bildiğimizi neler bilmediğimizi açıkladık.
Aradan 1 ay geçmişti Kuranın harflerini artık çözüyorduk. Oğlanlar o cılız horoz gibi sesleriyle, Ezan bile okumaya başlamışlardı. Ben eve gidip kursta ne öğrenmişsem hepsini evdekilere anlatıyordum. Babam benim adımı Küçük imam koymuştu Bana “küçük imamın” diye hitap ediyordu bu da bana gurur veriyordu. Daha bir heyecanla öğrenmeme neden oluyordu.
Unutmuyorum, bir gün İmam amcam aslında kendisini imam olmadığını, KÖYENSÜTÜSÜ mezunu bir öğretmen olduğunu söyledi. Ama okulda o kadar şey öğretmişlerdi ki, imam olmadığında, köyde imamlık yapacak kadar, bilgisi vardı ki, muhtarın olmadığında muhtarın görevini yapacak kadar.
Tarım alanında da, hayvancılıkta da, hatta köydeki arıcılık yapanlara o ders verdiğini, bu da yetmezmiş gibi iyi bir hukukçu, iyi bir katip çok iyi de sporcu hatta güreşçi olduğunu söyledi. O kadar çok şaşırmıştım ki bir insan bu kadar çok işleri nasıl bilebilirdi. 
Akşam babama öğretmen olmak istediğimi söyledim babam güldü “Tatbiki de olabilirsin ama imam amcanın mezun olduğu okul çoktan Kapatıldı kızım. ”neden baba” 
- Köydeki vatandaşlara çok faydası dokundu da ondan