Edith Szabo

Evrensel krizin ilişkimize yansıması nasıl olacak ? Birlikte mi boğulacağız yoksa birlikte mi nefes alacağız ?

Kriz içinde olan ilişkilere bu dönem nasıl yansıyor ? Belirsizliklerle dolu bu günlerde ilişkimiz nasıl ilerliyor ? Evde kaldığımız günlerde eşimize, ailemize olan düşkünlüğümüz ve cinsel isteklerimiz çoğalıyor mu yoksa ilişkinizde önceden mevcut gerginlikler artarak ilerlerken; eşinizden, evinizden uzaklaşma hisleriniz artıyor mu ? 
Son günlerde yaşadığımız değişimler, büyük ölçüde ilişkileri de etkiliyor. Gelişen durumlar çiftlerin alışık olduğu "ev hallerini" tamamen değiştiriyor. Gerçek olan şu ki hepimiz bu dönemde hayatımızın gidişatını temelden ve yeniden değerlendiriyoruz. Virüsün varlığı temel bir endişe yaratıyor ve bu endişe gün boyu her dakikamıza damgasını vuruyor. Gün  boyu güvenimiz pek çok kez sarsılıyor.
Bu küresel krizle nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda maalesef hiç birimizin yeterince tecrübesi olmadığı gibi; krizin etkilediği ilişkilerde ortaya çıkan sorunların çözümü için farklı kurtuluş stratejileri oluşturuyoruz.

Bazı çiftler, daha sıkı bir aile birliği oluşturmaya yöneliyorlar. Ailenin ekonomik imkanlarının daha verimli kullanılmasından tutun da krizin etkilerinden korunmak amacıyla nasıl davranmaları gerektiğine yönelik değişik stratejiler oluşturuyorlar. "Ortak düşmanı" birlikte yenmeye yönelmeleri bu dönemde bağların güçlenmesini sağlıyor. İlişkileri, ortak düşmana yönelince bir süreliğine de olsa yenileniyor, nefes alıyor ve yeniden düzene giriyor.
Bazı çiftler, daha çok kaygıya düşüyor. Bu kaygı kimi zaman o kadar artıyor ki eşler birbirlerinden bile izole olmaya çalışıyorlar. Sevdiklerinin moralinin bozulmaması için kendi kaygılarını saklıyorlar veya kaygı yaratacağını düşündüğü haberlere ulaşmasını engellemeye çalışıyor. Birbirleriyle olan ilişkide odalarını bile ayırıyorlar. Onlar birbirlerine zarar vermemek için uzaklaşıyorlar. Gizliliğe yöneliyorlar.

Bazı çiftler ise daha çok cinselliğe yönelirler. Duygusal alanları derin olan çiftler, sarılmayla ve cinsellikle krizin yarattığı olumsuzlukları atlatma yolunu seçiyorlar. Belirsizlik cinselliği destekliyor. Belirsizlik ve kaygı cinsel istekleri destekliyor çünkü cinselliğin stresi çözücü etkisi var. Birbirleriyle duygusal bağlarını güçlü tutan çiftler, bu tür krizleri en çok fırsata çevirenler oluyor ve ilişkileri güzel bir boyuta geçiyor.
Belki siz de bu örneklerden birini seçtiniz veya yeni örnekler oluşturuyorsunuz. Unutmayın ki kriz olmasa da bir ilişkiyi korumak ve ayakta tutmak için iki kişiye ihtiyaç vardır. Eşlerden birinin çabası çoğu zaman yeterli olmuyor.
İlişkide kriz yaratan veya krizin çözülmesini zorlaştıran; aşağıda açıklamaya çalıştığım beş unsuru ve çözüm önerilerini bu dönemde lütfen göz özünde tutun ve ilişkinizi birlikte koruyun.
İletişim eksikliği : Duygularınızı ve düşüncelerinizi açıklıkla dile getirin. Sade, anlaşılır biçimde ve sesinizi yükseltmeden anlatın.    
Suçlu aramak / sorunu başkasında aramak : İlişki sorunları genelde her iki kişinin hataları ve ihmaliyle gelişir. Kendi sorumluluklarınızı kabul etmeye ve hatalarımızı dinlemeye hazır olun. Dinleyin, değerlendirin belki söylenenlerde haklılık payı vardır. 
Eski sorunları ve kırılmaları gündeme getirmek : Bu tür ilişkiler geçmişte takılı kaldığı için, eski sorunları ve kırılmaları tekrar ederek ilişkinin ilerlemesini sağlamak mümkün değildir. Sürekli geçmişinizi dile getirmekle, ilişkinizin geleceğini zehirlersiniz. En doğrusu yaşadığınız zamanda yaşadığınız sorunları ve kırgınlıklarınızı uygun bir dille ifade etmektir.
İlişki krizi boşanma ile eşdeğer değildir : Sorunlarınızdan korkmayın ancak gereğinden daha fazla anlam yüklemeyin. İlk olarak boşanmayı düşünmeyin. Birbirinize korkutucu ve kaygı yaratan cümleler kurmayın. Önce ilişkinizi ortaklaşa tamir etmeye çalışın, sabır geliştirin.
Uzaklaşma : Uzaklaşma samimiyeti öldürüyor ve iletişim kanallarını çalışamaz hale getiriyor. Uzaklaşan çiftler zamanla yaklaşmanın yollarını bulamayabilirler. Bunu aşmak için eski anıları ve fotoğrafları kullanabilirsiniz.
İlaveten; ailenizde bir sorun ortaya çıktığında veya beklentiniz karşılanmadığında, eşinizi acele karar vermeye zorlamayın ve duygusal şantaj uygulamayın. Eşinizin düşüncenizi okuyabileceğini düşünmeden, duygu ve düşüncelerinizi sade bir dille siz anlatın. Hayat tecrübesi olan ve eğitimli insanların, sorunların çözümü için çaba göstereceğini ve beklentilerinizi anlamaya çalışacağını düşünerek biraz sabırlı olmakta her zaman yarar vardır.
Unutmayın ki ilişki ve evlilikte eşlerin "haklı" veya "haksız" olmasından daha önemli olan mutlu bir ilişkinin varlığıdır. Evlilik ve ilişkide "haklı" değil "mutlu" vardır.
Konuşulmayan ve çözümü için çaba gösterilmeyen sorunlarınızın katlanarak çoğalmasına izin vermeyin.