29 Ekim 2021 tarihinde, Bakü’deki Uluslararası Türk Kültür ve Miras Vakfı’nda ünlü Azerbaycanlı moda tasarımcısı, Azerbaycan Milli Giyim Merkezi Başkanı Gülnare Halilova tarafından tasarlanan “Karabağ Ulusal Giyim Koleksiyonu”nun sunum töreni gerçekleştirildi.               

Koleksiyonun tanıtılmasındaki amaç, tüm Türk Dünyası’nın ayrılmaz parçası olan Azerbaycan'ın geleneksel giyim kültürünü daha geniş kitlelere ulaştırmaktı. Etkinliğe yetkililer, Azerbaycan'a akredite olan büyükelçiler, uluslararası kuruluşların başkan ve temsilcileri, kültür ve sanat adamları katıldı.

9 Kasım Azerbaycan’ın Bayrak Bayramı’ydı. Bu kutlu günde, iki büyük bayramı birarada yaşadık. Bir destan yazarak bizlere büyük bir gurur ve tarihi bir mutluluk yaşatan kahraman Azerbaycan ordusunu, Başkomutan Sayın İlham Aliyev’i ve Sayın Ali Başkomutanımızı kutluyoruz.  

Şuşa’da noktalanan Karabağ’ı kurtarma operasyonu sonrasında Azerbaycan, uluslararası arenada da çok önemli bir başarı kazanmış oldu. Birleşmiş Milletler’in (BM) çeşitli dönemlerde aldığı kararlarda, Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu, Ermenistan’ın işgal ettiği toprakları geri vermesi gerektiğini defalarca belirtmesine rağmen, Ermenistan, arkasına aldığı gizli açık destekler sayesinde, bu kararları duymazdan geliyordu.  

Güvenlik Konseyi’ni oluşturan küresel aktörler de, Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanması yönünde bir adım atmıyorlardı. Uluslararası hukuk göz göre göre çiğneniyordu. Bu da yetmiyormuş gibi, 1 milyon insanın yıllarca yaşadığı yurdunu terk etmesine neden olunan Karabağ’ın sahip olduğu yeraltı kaynakları, madenleri Karabağ’ın güvenliğini sağlamak amacıyla kurulan Minsk grubu üyesi ülkeler tarafından yağmalanıyordu.  

8 Kasım günü, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, televizyonlardan canlı yayınlanan konuşmasında, Karabağ’ın kalbi, Ermenistan ile Karabağ arasındaki en önemli irtibat merkezi olan Şuşa’nın Azerbaycan’ın kahraman ordusu tarafından işgalden kurtarıldığı açıkladı. Başta Azerbaycan ve Türkiye olmak üzere bütün Türk Dünyası’nda bir bayram yaşandı.  

1752'de Penahali Han tarafından kurulan Şuşa, yalnızca stratejik konumuyla değil, hem çok sayıda tarihi esere sahip olduğu için hem de çok sayıda seçkin bilim ve kültür adamının doğum yeri olmasından dolayı, Türk kültür tarihi açısından çok  önemli bir kenttir. Şuşa’nın kurtuluşunu müjdeleyen Aliyev, "Şuşa'nın Azerbaycan tarihinde özel yeri var. Şuşa sadece Azerbaycan'ın değil, tüm Kafkasya'nın incisidir. 28 yıl sonra Şuşa'da ezan sesi duyulacak" diyordu. 

Yıllarca bu müjdeyi bekliyorduk. Sözlerini Ahmet Cevad’ın yazdığı Üzeyir Hacıbeyli’nin ”Çırpınırdı Karadeniz” adlı bestesini, özlemlerimizi dile getiren bir marş olarak okuduk. Her okuyuşumuzda da, “Azerbaycan bayrağını Karabağ’a asacağız” diye yeminler etmiştik. Ahmet Cevad/Üzeyir Hacıbeyli’nin  “Çırpınırdı Karadeniz” adlı eseri 28 yıl boyuca dillerimizde bir umut türküsü olmuştu. 

Allah nasip etti, bu büyük mutluluğu bütün Türk Dünyası birlikte yaşadık. Bize bu tarihi mutluluğu yaşatan Azerbaycan’ın kahraman ordusunu ayakta alkışlarken, şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi saygıyla anıyoruz.  

BM KARARLARINA RAĞMEN 28 YIL SÜRDÜRÜLEN İŞGAL 

Karabağ’ın, BM karalarına rağmen, 28 yıl işgal altında tutulması, uluslararası hukukun küresel çapta saygınlığını yitirmesine, terörün hortlamasına, yeni yeni terör örgütlerinin oluşmasına neden oluyordu. Bilim adamlarının uyarmalarına rağmen, bu gerçek nedense dikkate alınmıyordu.  

Hatırlayın, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında tek kutuplu kalan dünyamızda, uluslararası hukuk giderek saygınlığını kaybetti. ABD’nin, 1991’deki I. Körfez Savaşı’yla başlattığı tek kutuplu yeni bir dünya düzeni kurma operasyonları, küresel çapta bir kaos ortamının doğmasına ve giderek yaygınlaşmasına neden oldu. Ortadoğu coğrafyası, küresel aktörlerin terör örgütlerini kullanarak örgütledikleri vekalet savaşlarıyla, birbirlerine üstünlük sağlamaya çalıştıkları bir arenalara dönüşmüştü. İşte bu küresel kaos ortamının doğduğu yıllarda Ermenistan, Rusya’nın yönlendirmesi ve desteği ile, Azerbaycan’ın öz toprağı olan Karabağ’ı işgal etmişti.  

Yüzyıllar boyu, Batı’ya akan Türkler ile atayurtları arasında köprü oluşturan Azerbaycan coğrafyası, BM 5’lisi tarafından kontrol altına alınmak isteniyordu. Onlar açısından Azerbaycan, “Türklerin kontrolüne bırakılamayacak kadar kıymetli bir coğrafyaydı”. Tarihin akışını değiştiren Kavimler Göçü’nün, tarihi İpekyolu’nun Batı’ya açılan en önemli geçidiydi Azerbaycan. Çok önemli jeopolitik konumunun yanı sıra, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri açısından da çok önemli bir ülkeydi Azerbaycan. Ayrıca, petrolün ilk bulunduğu ve kullanılmaya başlandığı bir coğrafyaydı Azerbaycan. 

MİNSK Grubu üyelerinin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü korumak gibi bir kaygıları yoktu. Karabağ’ın 28 yıl boyunca işgal altında tutulmasının çok başka nedenleri vardı. Mesela Karabağ’daki madenler Rus ve Fransız şirketleri tarafından yağmalanıyor, bu hukuksuzluğa bu soyguna hiçkimse dur demiyordu.  28 yıl işgal altında tutulan Karabağ’ın Kelbecer bölgesinde 112 ton civarında saptanmış altın cevheri vardı. Bu muazzam kaynak, Karabağ’daki kıymetli maden yataklarının büyük bir kısmını kontrolü altında tutan Rus GeoProMining Gold şirketi tarafından işletiliyordu. Bu muazzam serveti kaybetmek istemeyen Rusya, aktardığı çok sayıda paralı askerle, bölgeyi kontrolü altında tutmaya çalışıyordu.  

Paşinyan’ın peşine takılıp yeni maceralar arayan Ermenistan, yalnızca katlettiği Karabağlı Azerbaycan Türklerinin değil, işgal altında tuttuğu topraklardan yağmalanan tonlarca altının da hesabını verecektir.  

KARDEŞLİK DAYANIŞMASINDAN BAŞKA BİR AÇIKLAMASI OLMAYAN OLAYLAR..  

Kardeşiz biz.. Tarihin derinliklerine de gitmeye gerek yok. Osmanlı’nın,  I. Dünya Savaşı’nın en kritik günlerinde Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’yla Bakü’ye koşarak katliamı önlemesinin, Kurtuluş Savaşı’nın en zorlu günlerinde, dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Neriman Nerimanov’un, kendinden ödenmek koşuluyla maddi yardım isteyen Mustafa Kemal Paşa’ya, “Kardeş kardeşe borç vermez, yardım eder” demesinin, ünlü Kazak şairi Mağcan Cumabayev’in onbinlerce kilometre uzaklardan, “Uzaktaki Kardeşime” diye seslenerek Kurtuluş Savaşı’mıza destek vermesinin, Hindistan’ın bugün Pakistan olarak andığımız bölgesinde yaşayan kadınların kollarıdaki bilezikleri, kulaklarındaki küpelerini çıkarıp Ankara’ya göndermelerinin, dönemin Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca’nın (Kocaoğlu) Timur Han’ın hazinesinden 100 milyon altın ruble karşılığında altın külçe göndermesinin “kardeşlik dayanışması”ndan başka bir açıklaması var mıdır?  

Kardeşiz biz, hem kan kardeşi, hem de can kardeşiyiz.  Sonsuza kadar yanyanayız, cancanayayız.   

Çok yaşa can Azerbaycan, çok yaşa!

KOSTÜMLERLE KARABAĞ DEFİLESİ

29 Ekim 2021 tarihinde Uluslararası Türk Kültür ve Miras Vakfında ünlü Azerbaycanlı moda tasarımcısı Gülnare Halilova tarafından tasarlanan Karabağ ulusal giyim koleksiyonunun sunum töreni gerçekleştirildi.               

Koleksiyonun tanıtılmasındaki amaç, tüm Türk Dünyası’nın ayrılmaz parçası olan Azerbaycan'ın asırlık giyim kültürünü daha geniş kitlelere ulaştırmaktır. Etkinliğe yetkililer, Azerbaycan'a akredite olan büyükelçiler, uluslararası kuruluşların başkan ve temsilcileri, kültür ve sanat adamları katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Uluslararası Türk Kültür ve Miras Vakfı Başkanı Günay Efendiyeva, sunumun Büyük Zafer'in kutlanmasına çok yakın bir tarihte gerçekleştirildiğini vurguladı. Vakıf Başkanı Efendiyeva ayrıca, Türkiye'de Cumhuriyet Bayramı'nın 98. yıl dönümünün kutlandığını belirterek, bu vesileyle, Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı’nın şahsında, Türk devletini ve halkını tebrik etti. Günay Efendiyeva, Vakfın bir diğer kurucu üye devleti olan Kırgızistan'ın Bakü’deki Büyükelçisi Kayrat Osmanaliyev'i de Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na itimatnamesini takdim ettiği için tebrik etti ve bundan sonraki çalışmalarında başarılar diledi.

AZERBAYCAN MİLLİ GİYİM MERKEZİ BAŞKANI GÜLNARE HALİLOVA’NIN MUHTEŞEM DEFİLESİ

Azerbaycan Milli Giyim Merkezi Başkanı Gülnare Halilova'nın hazırladığı ulusal kostüm koleksiyonunun Azerbaycan kültüründe özel bir yeri olduğunu vurgulayan Günay Efendiyeva şöyle dedi: "Bu koleksiyon bir tarihtir, çünkü Karabağ'ın 12 tarihi şehrini içeriyor. Koleksiyondaki her giyim parçası Karabağ'ın bir bölgesini somutlaştırıyor ve o bölgenin canlı bir görüntüsünü oluşturuyor. 

Aynı zamanda bu koleksiyon bir Hafızadır. Türk Dünyası'nın en eski yazılı anıtlarından biri olan ‘Kitabi-Dede-Korkut’ destanından başlayarak, yüzyıllar boyunca oluşan milli geleneklerin yeniden canlandırılmasıdır, manevi değerlerin yaşatılmasıdır, muğamların söylenmesidir, gazellerin ve rubailerin seslenmesidir.”

Vakıf Başkanı Efendiyeva, Ağabeyim Ağa ve Hurşidbanu Natevan gibi Karabağ’ın aydın kadınlarının güzel desenler, özel unsurlarla süslenmiş ve halk sanatının özelliklerini yansıtan giysiler giydiğini söyledi ve “Bu koleksiyon Karabağ'ın dönüşüne, Başkomutana, Muzaffer Azerbaycan Ordusuna, bize bu unutulmaz duyguları yaşatan Şehit ve Gazilerimize bir İthaftır” dedi. 

Günay Efendiyeva, Uluslararası Türk Kültür ve Miras Vakfı'nın Türk Dünyasının kültürel ve manevi değerlerini yansıtan projeleri her zaman desteklediğini kaydetti.

“TEŞEKKÜRLER SAYIN EFENDİYEVA”

Bu anlamlı kültürel etkinlikte bir konuşma yapan Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür Bakan Yardımcısı Sevda Memmedeliyeva ve Azerbaycan Milli Giyim Merkezi başkanı, moda tasarımcısı, Sanat üzerine Felsefe Doktoru Gülnare Halilova, etkinliğin düzenlenmesinin öneminden bahsederek, özenle hazırladıkları koleksiyona özel destek veren Uluslararası Türk Kültür ve Miras Vakfına teşekkür ettiler. 

Etkinlikle ilişkin konuşmaların ardından, "Karabağ Ulusal Kostüm Koleksiyonu” sergilendi. Koleksiyondaki her bir örnek, Karabağ'ın 12 şehrinin (Ağdam, Ağdere, Cebrayıl, Füzuli, Hankendi, Hocalı, Hocavend, Kelbecer, Kubadlı, Laçın, Şuşa ve Zengilan) ismini taşıyordu. 

Davetlilere, defile anısına Uluslararası Türk Kültür ve Miras Vakfı tarafından bastırılan ve koleksiyonda sunulan kıyafetleri, Karabağ'ın 12 şehrini tanıtan kataloglar armağan edildi.