Önce "Kürt Açılımı" sonra "Demokratik Açılım" dendi, en sonunda "Milli Birlik Açılımı" adı verildi, demokratikleşme sürecine. Türkiye'nin Doğu ve Güney Doğusu'nda 230 civarında aşiret var. Bu aşiretlerden bir kısmı devletin yanında, bir kısmı da PKK'nın yanında yer almaktadır. Silah dağıtılan korucular, devletin yanında yer alan aşiret mensuplarından oluşmaktadır. Türk'ün ve Kürt'ün kardeşliğine inanan aşiretler, devlet güçlerinin yanında yer almakta ve PKK ile silahlı mücadeleye devam etmektedirler. Korucuların silahlarının toplanması sadece parasal ve ekonomik bir sorun değildir. PKK'nın safında yer alan silahlı teröristler, bugüne kadar onları engelleyen, onlara karşı çıkan ve devletin yanında yer alan koruculara ve ailelerine saldıracaktır. Devletin yanında yer alan korucu ve aileleri, bölücülerden nasıl korunacaktır. Korucuların silahlarının toplanması, cinayetlere yol açacaktır ve telafisi imkansız acılar oluşacaktır. Hükümet üyeleri, korucuların silahlarının toplanacağını ama maaşlarının devam edeceğini açıklamaktadırlar. Umarız hükümet bu kararını yeniden gözden geçirir ve sağlıklı bir karar verir. Zaman zaman korucuların da suça karıştığı bilinmektedir ama bu durum güvenlik güçleri arasında da görülebilen bir durumdur. Ağalık ve şıhlık düzeni kolay kolay düzelemeyeceğine, feodal yapı ortadan kaldırılamayacağına göre, bu açılımı en az zararla atlatmanın yoluna bakılmalıdır. Lozan Barış görüşmeleri esnasında İngilizler Kürtlere azınlık statüsü verilmesine gayret ettiler. Önde gelen Kürt Aşiret liderlerinin verdiği ortak imzalı deklarasyonda, Türklerden ayrılmak istemediklerini vurgulamışlardı. Ama dış güçler hiç boş durmadı ve dış desteklerle bugünlere ulaşıldı.