12 Mart 1921 Türk Milleti’nin milli marşı olan İstiklâl Marşı’na kavuştuğu gündür. Şöyle 98 yıl gerilere gidersek Mehmet Akif İstiklâl Marşı’nın ilk kıtasına şöyle başlıyordu:

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Akif’i çekemeyenler O’na yetişemeyenler hatta onun gibi olmak isteyip de olmayanlar, şiirin “Korkma!” nidası ile başlamasını bir nevi küçüklük olarak görse de, “Korkma” kelimesinin altında çok daha derin bir mana yatıyor. 1500 yıl önce Ebu Cehil'in baskısıyla hicret etmeye zorlanan Peygamber Efendimiz, en yakın dostu Hazreti Ebubekir ile yola çıkar. Sevr Mağarası’na sığınırlar. Ebubekir, bir an korkuya kapılır. Yakalanacakları hissi ile tereddüte düşer. Peygamber Efendimiz, onun bu haline görünce, şöyle der:

“Korkma ya Ebubekir. Allah bizimledir.” Binlerce kişilik Ebu Cehil ordusuna karşı yalnızca iki kişi olan Peygamber Efendimiz ve dostu Ebubekir, her şeye rağmen Allah'a sığınmış ve korku yerine O’na güvenmişlerdir. İşte Milli Şairimiz Mehmet Akif, bunu düşünerek şiirine “Korkma!” diye başlar.

Mehmet Akif Ersoy ilk mısrayı yazdıran duyguyu Eşref Edip'e şöyle anlatmıştır:

“Boş odaya girdiğimde benim bugünkü sıkışıklığımda bir Müslüman daha yaşadı mı diye düşündüm. Ülkenin her yanı düşmanla boğuşuyor diye düşünürken Peygamber Efendimiz’in Mekke'den Medine'ye yanında sadece Hz. Ebubekir ile Hicret'ini hatırladım. Ebu Cehil’in yanında binlerce insan vardı. Mağaraya sığındıklarında Ebubekir'in endişelendiğini fark edince; “Korkma Ebubekir. Allah bizimledir” sözünü hatırladığım zaman Peygamberimizin daha büyük bir zorlukta teslim olmayışı aklıma geldi ve böylece ilk mısrayı yazdım.”

Nihayet Birinci İnönü Zaferi sonucunda, Türk Milleti ve ordusu büyük bir moral sahibi olmuştur. 1. Meclis milletvekilleri, halkın bir marşa ihtiyacı olduklarına karar verir ve durumu İsmet Paşa'yı bildirirler. Sonrasında yarışma açılır, ödül olarak 500 lira belirlenir. Ancak yarışmaya 724 şiir katılmasına rağmen hiçbir şiirin kabul edilmemesi üzerine, Hamdullah Suphi, Akif'in yakın arkadaşı Hasan Basri'ye:

“Akif'e söyle bizi uğraştırmasın, şu şiiri yazsın” der ve verilen söz üzerine Mehmet Akif şiiri yazar. Bir yazısında verilen sözü tutmamanın tek gerekçesinin ölüm olduğunu söyleyen Akif, arkadaşının verdiği söz üzerine İstiklal Marşı'nı bir gecede yazmıştır. İlk mısra Hasan Basri’nin evine çay içmeye gittikleri sırada, bir sağa bir sola giden Akif'in sonra boş bir odaya geçip içeriden bir çığlığıyla ortaya çıkmıştır. Hasan Basri odaya girdiğinde kâğıt olmadığı için duvara yazılmış; “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” dizesini görmüştür. Sonrasında Akif hızla oradan ayrılır ve kaldığı Tacettin Dergâhı’nda insanın ruhunu zelzeleye tutuşturan şiiri yazar.

Mehmet Akif Ersoy yarışma için biçilen 500 liralık ödülü almamıştır. Bu Görevi ordu ve millet için yerine getirdiğini söylemiştir. Mehmet Akif milli marşı Ankara’daki “Taceddin Dergahı'nda” yazmıştır. Bu sürece tanık olan oğlu babasının milli marşı yazarken büyük ıstıraplar çektiğini, günlerce uyumadığını anılarını derlediği kitapta anlatmıştır.

Peki, Mehmet Akif kimidir diye kısaca özetlersek; Mehmet Akif 1873 yılında doğmuştur. Babası Tahir Efendi Hicri 1290 yılında doğan oğluna ebcet hesabına göre, 1290 eden kelime “Ragîf’” olduğu için bunu isim olarak koymuştur. Fakat insanlar “Ragîf” adını yanlış söylem zannederek kendisini “Akif” diye çağırmışlardır.

Mehmet Akif, 1908 Temmuz'unda sokağa fırlayan mitingcileri eleştirdiği için, “hürriyete düşman zavallı,” Halide Edip’in önerdiği Amerikan mandasına karşı çıktığı için, azınlıklar tarafından “ortaçağ kafalı tehlikeli adam,” Mısır’da entari giyip dolaşmak yerine ceket, pantolon ve frenk gömleği giydiği gerekçesiyle “Hıristiyan Akif, gâvur Akif” olarak tanımlanıyordu. Mehmet Akif hakkındaki iddialardan biri de, Akif’in şapka giymemek için Mısır’a gittiğidir. Oysa Mehmet Akif’in Mısır’a gittiği yıllarda, şapka devrimi henüz yapılmamıştı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin milletvekilleri fes giymekteydi.

Bugün büyük bir gururla söylüyorum ki; Mehmet Akif bu tanımlarının hiçbirini hak etmeyen; dürüst, göz tok, inancı sağlam, vatanperver ve milli şairliği bir yana büyük bir düşünürdür.

Kısacası, Mehmet Akif hakkında; kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazsın; O, ilahi bir lezzete sahip “İstiklâl Marşı’nın” mimarıdır ve de ilelebet rahmetle anacağımız “Milli Şairimiz’dir.”

Son not: Ezan’a karşı çıkanlar bilsinler ki; “köpekler ne kadar ulursa ulusun; Allah’ı zikr eden bülbüleri(ezanı okuyan müezinleri) susturamazlar.”

Çünkü yine Akif’in dediği gibi; 

“Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.”