Türk dili son yıllarda İngilizce’nin istilasına uğradı. İngilizce’nin “emperyalizm”inde elbette ki bilgisayar’ın da etkisi çok büyük. Artık günlük konuşmamızı birkaç sözcükle sürdürürken, birbirimizle olan iletişimimizi daha çok el işaretleri ve garip homurdanmalar ile geçiştiriyoruz. Sözcüklerden bu kadar korkmamızın sebebini henüz anlayamazken, kendime “Taş devrine geri mi dönüyoruz?” şeklindeki bir soruyu sormadan edemiyorum. Söylediğim gibi Bilgisayar, günlük konuşmamızı da köreltti. Şimdi artık sözcükleri kısaltıyoruz. Slm, naber, bye… İşte günlük dilde konuştuklarımız bu kadar… Fakat dil, bilincin ve zekanın en önemli aracıdır. Bunu söyleyen bir Alman dilbilimci.Bu durum kendimize “Yoksa zekamıza mı bir şeyler oluyor?” sorusunu yöneltmemizi sağlıyor. Biz zaten çok okuyan bir millet değildik. İngilizce ve bilgisayar sayesinde de bunu daha çok körüklemiş olduk. Tüm bu endişelerden dolayı Genelkurmay Başkanlığı “Önce Türkçe” ifadeli bir afiş yayınlandı. “Q,W,X” harflerinin üzeri çizilen afişte, “Tabelalarda, ilanlarda, reklamlarda önce Türkçe” yazısı yer alıyor. Bu kampanya’ya basının da öncülük etmesi gerekir. Çünkü dilimizdeki bu kirlilik yüzünden insanlar kendilerini Türkiye’de değil Amerika’da zannediyorlar. Dükkan isimlerine kadar yansıdı bu kirlilik… Bakın kırk yıllık “Berber Mahmut” artık “Coiffeur Mahmut” oldu. Hele gene ev tekstil ürünleri satan mağazalar tabelalarına “Home&Consept” yazmıyor mu? Hemen ilgili mağazalara şu soruyu sormak istiyorum: Niçin “Ev teksil ürünleri” ya da “Ev araç-gereçleri” yazmayıp bu İngilizce sözcükleri kullanmak istiyorsunuz? Yoksa Türk dilinden mi utanıyorsunuz? En son beni kızdıran bir iş yeri tabelası gördüm. Malum yer bir kebapçı. Bakın tabelada şöyle yazıyor: “Kebap is by…” Burada üç nokta koyduğum yere bir özel isim geliyor. İş yerinin reklamı olmaması açısından yer vermedik. Özetle şöyle diyor tabelada: “Kebap … usta tarafından yapılır(üretilir)” Bunu yazıp gülünç olmanın ne alemi var diye soruyorum. Yani bazen İngilizce sözcükler Türkçe ile kaynaştırmaya çalışılırken ortaya komik şeyler çıkıyor. Bu da onlardan biri… Nitekim, konuşamıyoruz, yazamıyoruz dolayısıyla birbirimizle anlaşamıyoruz.İnsanı insan yapan konuşma yetisidir. Ve ortak dil sayesinde birbirimizi anlayabilir, anlaşabiliriz. Burada TBMM’yi eleştirmek gerekir. Dilimizin kullanılmasıyla ilgili etkin çalışmalar başlatmalı. Ayrıca insanların bu sessizlikten çıkıp konuşmaya başlaması için Radyo ve Televizyon Üst kurulu’na çok iş düşüyor. Televizyonda bizi konuşturacak, merak edip daha fazla bilgi almamız için araştırma yapmamızı tetikleyecek programların olması gerekir. Ve Belediyeler… Lütfen tarz yaratayım derken kendini batıran iş yerlerini ne kadar komik oldukları yönde uyarınız. Ayrıca bırakalım şu ağız burun hareketleriyle tamamladığımız el işaretlerini de konuşalım! Zira 21.yüzyıldayız. Ve Taş devri çok geride kaldı…