“Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mekke’yi fetih eylemiş, 

     Kâbe’de put ilâhlarını bir bir temizlemiş ve Kâbe’nin anahtarlarını,

     Hz. Ali’den gidip almasını ve kendisine getirmesini istemiştir.

     Kâbe’nin anahtarları o an için müslüman olmamış 

     Ve hâlâ müşrik (Allah’a ortak koşucu) olan Osman b. Talha’dadır. 

     Hz. Ali Peygamberimizin bu isteği üzerine Osman b. Talha’yı bulur 

     Ve Kâbe’nin anahtarlarını geri vermesini ister. 

     Kâbe’nin anahtarlarının yıllarca kendi soylarında olduğunu 

     Ve Kâbe’nin korumalığının kendi sülâlesi tarafından yürütüldüğünü, 

     Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna da inanmadığını açıkça söyleyerek 

     Kâbe’nin anahtarlarını vermeyi ret eder.

     Hz. Ali ısrarlı davranır ve bu isteğin, Hz. Muhammed’in emri olduğunu 

     Osman b. Talha’ya hatırlatarak, ‘Bu anahtarı her ne şartlarda olursa olsun alacağını’ söyler.

     Osman b. Talha’nın bileğini bükerek, anahtarı elinden alır. 

     Canı yanan Talha anahtarı vermek mecburiyetinde kalır.

     Anahtarı Osman b. Talha’nın elinden zorla da olsa alan Hz. Ali, 

     Hızlıca Efendimizin yanına gelir ve anahtarı uzatarak Efendimize verir. 

     Peygamber Efendimiz anahtarı Hz. Ali’den teslim alır. 

     Anahtarı tekrar geriye Hz. Ali’ye uzatarak, bunları gerisin geriye tekrar teslim etmesini ister.

     Hz. Ali şaşkınlık içerisinde kalır ve Efendimize sorar: 

     ‘Ey Allah’ın Resulü! Biraz önce emrinizle gidip anahtarları alıp getirdim ve size teslim ettim.

     Şimdi de emrinizle yine aynı şahsa anahtarları götürüp teslim etmemi emrediyorsunuz. 

     Bunun sebebi hikmeti nedir o zaman?’

     ‘Ya Ali! Sen anahtarları yolda bana getirirken Cebrail bana vahiy getirdi:

     ’Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında 

     Hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder...’ (Nisa: 58) 

     Emaneti ehline vermek sünnettir. 

     Kâbe’nin anahtarları uzun süreden beri Osman b. Talha’nın soyunda idi. 

     Onlar Kâbe’nin nasıl temizleneceğini ona nasıl sahip çıkılacağını çok iyi bilirlerdi. 

     Emanetin ehilleri onlardı. 

     Git ve anahtarları emanet ehli olan Osman b. Talha’ya teslim et.’ buyurdu.

     Bunun üzerine Hz. Ali, Osman b. Talha’yı bulur. 

     Önce helâllik ister ve sonra da anahtarları ona teslim eder. 

     Bu defa hayret etme sırası Talha’dadır. Anahtarları teslim alan Talha sorar: 

     ‘Ya Ali! Anahtarları az önce elimden zorla ve canımı acıtarak alan sen değil miydin? 

     Niçin geri getirdin?’ der. Hz. Ali olanları Talha’ya anlatır. 

     Peygamberimize (Allah size, emanetleri ehline vermenizi...emrediyor. - Nisa / 58 – mealinde)

     Vahiy geldiğini, gelen vahye göre de anahtarları sana geri gönderdiğini söyler. 

     Osman b. Talha bu olay üzerine...müslüman olur.” (Mehmet Kaçar)

     Hz. Muhammed, aldırdığı Kâbe’nin anahtarlarını, 

     Sırf o işin ehli ve lâyığı olduğu için, yine Osman b. Talha’ya geri verir. 

     Evet değerli okur! Osman b. Talha müşrik olduğu, putperest bulunduğu  halde, 

     Sırf işin ehli olduğu için, Hz. Muhammed, onu eski vazifesine / görevine iade eder. 

     Bu muhteşem bir örnek. 

     Hz. Muhammed, işin ehli oluşunu, her şeyin üzerinde tutar. 

     Meselâ şöyle demez: “Eğer müslüman olursan, anahtarları tekrar sana verebilirim. 

     Ama dediğim gibi müslüman olman şartıyla...”

     Hayır böyle bir şart şurt ileri sürmüyor o büyük, fahri kâinat / kâinat ve evrenin övüncü olan

     Efendiler Efendisi Muhammed Mustafa Hazretleri.

     Ehil oluşunu yeterli buluyor, hepsi o kadar.