Bir Garip Orhan Veli olmak vardı şimdi.. İstanbul’u dinlemek gözlerim kapalı.. Ne güzel şey bir şehri dinlemek, aşık olmak adına, bulduğuna! taşına, toprağına..
Herkese memleketi güzel derler, bana İstanbul, Velii’ye İstanbul. Hiçbir detayını bilmeden, memleketim bile değilken, neyine bu vurulmuşluk, gönlümde kurulmuşluk?
Ah İstanbul adına yazılan şarkılar ne güzel, nakış nakış işlenmiş taşın ne güzel, burcu burcu kokan tarihin, sevişmelerin, ayrılığın, savaşın, barışın ne güzel, Konstantinoupoli……
Ey kutsal mekan, cennet-i ala.. Al ateşine yüreğimin nağmelerini, çevir cehenneme. Çelişkilerinden doğarım belki de, Veli misali.
Ben bir garip kulum Tanrının nezrin de, ve garip bir hayranınım sende. Sen bilmesen de, ayağım değmese de tenine, ben sende sabahladım çok gece düşlerimde. İstanbul! Gözyaşlarımın büyük hatırası, eksik bir sevdanın son kapısı, en uzağımdaki en yakın, şehr-i bahar, çeşm-i ela… Konstantinoupoli……
Kız kulesinde geçti ilk aşk gecem. Bir fantastik efsunlu karmakarışık rüya, hayal-i alem.. Aziyede haber gönderdi aşklarla yıkan; kulenin en dibinde zindan, üzümlerle gönderildi yılan! Aklım takıldı, zorlukların için de saklanmış hazzın; aşkın en dibine! Kulenin mateminde indim yüreğinin karanlık dehlizlerine.
Bir Garip Orhan Veli misali, düştüm İstanbul, hiç yürümediğim yollarına.. Yine sendeyim, bir gece daha.. Hadi sen de beni bul, ey güzel İstanbul
Ah deli yüreğimin ince çizgisi; kalbime inen kan! Hayat damarlarım gibi boğazından akan serin suların.. Fenerin feri gözlerimin! Al beni sar sarmala tarihine ihanetlerine, yangınlarına, küllerine! Sarnıçlarında yıka beni gizli gizli aşkınla.
Savaşlarından mütevellittir kıyımların, her millette, her dine ve dahi her ırka!
İnsanoğlu insanca yaşasa sende, elbette sende cevap vereceksin tüm güzelliklerinle KONSTANTİNOUPOLİ…….. İSTANBUL