Ülkelerin en değerli kültür varlıkları arasında yer alan koleksiyonlar; tarih, bilim, sanat ve kültürün en önemli kaynaklarındandır.

Sanat ve edebiyat insanı büyüten, bakış açısını genişleten bir yatırımdır. Eser, yeri geldiğinde toplumun içinde yaşadığı durumu yansıtır, günceli barındırır, geçmişi onurlandırır, geleceği şekillendirir. 

Doğruyu, yalnızca doğruyu aktarabilmek için bolca kaynaklar ile desteklenmelidir. Gerçek değerini aktarabilmek, iyi olabilmek için de bu işe çok vakit ayırmak gerekir.

Tarih alanında bir eserin koleksiyon eser olarak kabul edilebilmesi için akademik danışma kurulu lazımdır. Çalışma bitince uluslararası hakem heyeti onayından geçer. Ekip üyelerinin en az üç dil bilmesi tercih edilir. Ben yaptım oldu değil, sanat kurullarından geçerek koleksiyona kabul edilir.

Mesela, Petro’nun koleksiyon eser çalışması 47 yıl sürmüş ve toplamda 5 bin civarında akademisyen çalışmıştır.

III. Murad’ın oğlu III. Mehmed’in 990’da (1582) yapılan on beş gün süren sünnet töreni için Âlî Mustafa Efendi’nin ve İntizâmî’nin yazdığı değerli eserlerdir. 

3. Ahmed’in koleksiyon eseri ise 17 yıl sürmüş ve 500 civarı akademisyen çalışmıştır.

Sultan III. Ahmed’in 1720 yılında dört şehzadesi için yaptırdığı 23 gün süren sünnet törenini anlatan Hâfız Mehmed Efendi’nin “Sûr-ı Hümâyûn”u “Sûrnâme”si, Lâle Devri’ne ve Osmanlı’nın şenlik kültürüne dair zengin bir malzeme içerir.

Ayrıca koleksiyonun değer yaratmak, paylaşmak ve kültürel üretime destek olmak gibi paha biçilemez getirileri de vardır.

Bu bağlamda eser sahibi, o değerlerin transferi için bir aracıdır. Sosyal sorumluluk boyutu dikkate alındığında geçmişi onurlandırmayan aksine utandıran, gerçeği çarpıtan, geleceği yanlış şekillendiren belge eserden çok çöptür.