KKTC Cumhurbaşkanlığı makamına geldiği tarihten bugüne yaptığı her açıklamasıyla, Kıbrıs müzakereleri süresince attığı her adımla eleştirilen, gündeme damgasını vuran bir siyasetçi…

          Yıllardır ülkemizin yaşamış olduğu terör sorununu adeta görmezden geliyormuşçasına öyle bir açıklama yaptı ki, yine gündeme oturmayı başardı!

         KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı’dan bahsediyorum…

          Suriye sınırımızın dibine yerleşen, iş birliği yaptığı Amerika’nın da desteğini alarak burnumuzun dibinde bir devlet kurmanın hayalini kuran PKK-PYD-DEAŞ terör örgütleri üçlüsünü bu bölgeden temizlemek amacıyla ülkemizin başlatmış olduğu SURİYE’DEKİ BARIŞ PINARI OPERASYONUNU ‘’savaş’’ olarak nitelendiren Mustafa Akıncı bununla da yetinmeyerek, 1974’te yapılan KIBRIS BARIŞ HAREKÂTINA DA savaştı diyerek; bu operasyonu yapmak yerine ‘’karşı tarafla diyalog’’ kurulmalıydı demiştir.

          Suriye’deki Barış Pınarı Operasyonunu yapmış olduğumuz karşı taraf; bebek katili PKK Terör örgütü ve yan kuruluşları, Kıbrıs Barış Harekâtını yapmış olduğumuz karşı taraf ise adada yıllarca Kıbrıs Türk’ünü katleden eli kanlı EOKA terör örgütüdür.

         Bu nasıl bir açıklamadır ki? Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör belasını ortadan kaldırabilmek adına bu terör örgütleriyle diyalog kurmalıdır denebiliyor?

          Hiç böyle bir şey olabilir mi? Binlerce yurttaşımızı katleden, yıllardan beri ülkemizin kanını emen bu vampirler çetesiyle Türkiye hiç diyalog kurar mı?

         Türkiye şu anda yapması gereken en doğru şeyi yapmış. Başlatmış olduğu bu operasyonla vatanımıza musallat olan kelle avcılarıyla, kan emicisi terör örgütlerini yok etmenin gayretindedir.

         KKTC Cumhurbaşkanı yapmış olduğu o talihsiz açıklama ile yüreklerimizi sızlatmış, özellikle de Kıbrıs Barış Harekâtının özüne bir kez daha gölge düşürmüştür.

         Sn. Akıncı, bundan 45 yıl önce eli kanlı terör örgütü EOKA’nın adada bir tek Türk kalmayıncaya kadar girişmiş olduğu katliamları, 1955-1974 arasındaki acılı yılları, 15 Temmuz 1974’te adada gerçekleştirdiği Yunan Cuntası destekli kanlı darbe girişimini unutmuş olamaz.

        O tarihte Türkiye adadaki soydaşlarımızın yardımına koşmamış olsaydı, bugün adada Kıbrıs Türklerinden bahsetmek mümkün müydü?  

       Kurulu bir Türk devleti olacak mıydı? Hele ki kendisi de şu anda o devletin Cumhurbaşkanlığı makamda oturabilecek miydi?

       Bu açıklaması olsa olsa tarih bilincinden yoksun, kabul edilmesi mümkün olmayan, sadece kendi düşüncelerini içeren bir yorumudur ancak.

       Bundan dört yıl önce de seçildiği ilk gün yapmış olduğu açıklama ile: ‘’Biz hep yavru olarak mı kalacağız?’’ diyerek, Anavatan-Yavru Vatan birlikteliğini, Kıbrıslı kardeşlerimizle olan bağlılığımızı başka bir boyuta taşımanın ilk mesajını veren bu siyaset ağzıyla,  günümüzde yapılmış olan böylesine talihsiz bir açıklamanın yadırganmaması gerekir diye düşünüyorum.

     Sn. Akıncı bu açıklamasından sonra bugün basına düşen bir köşe yazısında, Türkiye’den konuyla ilgili bir gazeteciyle yapmış olduğu telefon görüşmesinde/röportajında, yapmış olduğu açıklamanın yanlış anlaşıldığını belirtmişse de; söylediği sözlerle milyonlarca kalbin kırıldığı gerçeğini değiştiremez.

     Bunun yanı sıra KKTC’de mevcut hükümeti temsilen Başbakan Sn. Tatar; Cumhurbaşkanı Sn. Akıncının bu açıklamasının kabul edilemez olduğunun altını çizerek, hem hükümet olarak, hem de Kıbrıs Türk Halkının büyük bir çoğunluğunun Türkiye’nin başlatmış olduğu bu operasyonu desteklediğini, Mehmetçiğe başarılar dilediği açıklamasını yapmıştır.

     Ancak şurasını bir kez daha hatırlatırsak; Kıbrıs adasında ülkemizle iş birlikteliğini içine sindiren, Kıbrıs Türk’ünün geleceğinin bu birliktelikle yaşayabileceğine inanan bir Cumhurbaşkanı KKTC’de seçilmediği sürece; gerek Akdeniz’de, gerekse adada Türkiye’nin milli menfaatlerini savunmak her zaman kolay olmayacaktır.

     KKTC’de altı ay sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktır. Sn. Akıncı büyük bir ihtimalle yeniden aday olacak, belki de bir kez daha seçilecektir…

    Eğer bir kez daha seçilecek olursa adada başlaması olası yeniden müzakereler sürecinde Türkiye’deki yöneticiler ile nasıl bir süreç yaşanacaktır?

     Adada KKTC Başbakanıyla dahi uyuşamayan, hemen, hemen her konuda ayrı düşen Sn. Akıncı ile Türkiye’deki yönetim uyum içinde nasıl çalışacaktır?

     Hele ki, Sn. Akıncının Suriye’de devam eden Barış Pınarı Operasyonu ve Kıbrıs Barış Harekâtıyla ilgili yapmış olduğu o kabul edilemez açıklamasından sonra…